Fenerbahçe sıkıntılarla uğraştığı dönemde Almanya'ya gitti ve kazanıp geldi. Bu olumlu havanın dağılmaması ve geleceğe daha güvenli bakabilmek için dünkü maçın da aynı şekilde oynanıp kazanılması gerekiyordu. Maça Fenerbahçe aynı M'Gladbach'da olduğu gibi basarak, mücadele ederek, pres yaparak başladı. Beşiktaş da aynı şekilde karşılık verince belki pozisyon zengilinliği açısından doyurucu olmayan ama futbol zevk ve kalikesi bakımından heyecan veren bir karşılaşma izlemeye başladık.
Kocaman, 11'ini değiştirmedi. Bir tek sakatlığı geçen Yobo sahadayken Bekir kulübedeydi. Doğrusu da buydu. İyi giden arabanın tekerine çomak sokulmazdı. Beşiktaş'ın hücumdaki en büyük gücü Hugo Almedia..
Hava toplarında gerçekten caydırıcı bir özelliği var. Samet hoca da haklı olarak organizasyonları onun üzerine kuruyor. Bir de Fernandes'in ayağına bakılıyor. Ama bu arada Veli, Necip gibi orta sahada ofansif ve defansif görevlerini iyi yapan futbolcularını da sürpriz çıkışlarını görmekteyiz. ÇOK
İYİ ŞEYLER OLUYOR
Uğur'un önde oynaması Gönül'le eşleşmesine neden oldu. Arkadaşını iyi tanıyan ve onun defansif özelliklerini zayıf olduğunu bilen Gökhan, ileride çok iyi işler yaptı. İlk golün hazırlayışı olurken ikinci golü de kendi attı.
Tabii ki ilk golde Caner'in yaptığı asist ve Sow'un yaptığı muhteşem vuruşu Gökhan'ın Kuyt'la iyi anlaşmaları da göz ardı edilmemeli. İkinci devrede Beşiktaş 10 kişi mücadele etti. Ama iş zaten o zamana kadar bitmişti.
F.Bahçe hakederek güzel bir galibiyet kazandı. Bu sezon ilk defa 10 kişi oynayan bir rakibine karşı galip geldi.
Kadıköy'de çok şeyler değişiyor ve değişecek... Tabii ki olumlu yönde.
Maçın en kötüsü
Uğur Boral ve Olcay maçın en kötü iki ismiydi olarak dikkat çekti.
Maçın en iyisi
Sağ bek oynamasına rağmen 2 gol atıp bir de attıran Gökhan Gönül'dü..