Tarihi 21 Şubat 2022

Kime ve Neye Muhalefet?

EN büyük dertlerimizden birisi yüzeysel düşünmek. Çoğu zaman Batı'dan ithal ettiğimiz kavramları arka planlarında yatan gelişmelerden bihaber dolaşıma sokuyoruz. Böylece moda kavramlar tam olarak ne anlama geldiği bilinmeden hemen herkes tarafından kullanılmaya başlanıyor. Hele diğerlerine bilgiç bilgiç üstünlük taslamak isteyenler sloganlaşmış, kavramları, kişileri, hadiseleri tekrarlayıp duruyorlar.
Daha geçenlerde adı 2023 için potansiyel cumhurbaşkanı adayları arasında geçen popüler bir ekonomi profesörü El-Kindi ile İmam Gazali'yi karşılaştırıyordu.
Ama ne karşılaştırma... Bir zamanlar Fenerbahçeliler ile Galatasaraylılar arasındaki Hagi mi Alex mi daha iyi topçu münakaşası seviyesinde.
Cehalet kötü ama tedrisat görmüş hali hiç çekilmiyor.
Bir de sanat, sanatçı, siyaset meselemiz var. Tam olarak şablonlar ve sloganlarla konuştuğumuz, meselenin özüne inmediğimiz, yüzeysel bilgi ile başkalarına ahkam kestiğimiz meselelerden birisidir.
Sloganımız belli; "sanatçı muhalif olur". Öncelikle bu önermenin nasıl bir siyasi ve tarihsel arka plandan çıktığına bakalım. Eğer liberalsivil toplumcu bir fikri temelde bulunuyorsanız sanatçıya böyle bir misyon yükleyemezsiniz. Sanatçı işini yapar, sanatını icra eder, canı isterse siyasete dahil olur, siyasete dahil olduğunda da iktidarı ya da muhalefeti değil aklına yatanı hatta çıkarına uyanı destekler. Sanatçıya muhalif olmak misyonu yükleyen soldur. İktidarı yapısal olarak alt edilecek ve mevcut toplumsal düzeni de yıkılacak unsurlar olarak gördüğü için sanatçıdan da bu "kavgaya" destek vermesini ister. Düzen karşısında yer almayan sanatçıyı da doğrudan burjuva sanatçısı olarak niteler. Yani sola göre sanatçının muhalif olması gereken AK Parti veya CHP değil, düzenin kendisidir.
Düzen yapısal olarak kötü olduğu için de sanatçı onun karşısında yer almalıdır.
Yani "sanatçı muhaliftir" önermesi herhangi bir partiye değil süregiden düzene, iktidara, güç odaklarına karşı olmayı anlatır. Peki bugün bizim karşımıza "muhalif sanatçı" kontenjanından çıkan isimler bu türden bir özellik barındırıyor mu?
Son gözdeleri popçu Tarkan.
Meseleyi azıcık bilenler "popçu" denildiğinde orada durur. Pop tabiatı gereği düzen karşıtı değil destekçisidir. Hatırladığım kadarıyla Tarkan'ın düzen karşıtı tek faaliyeti 90'larda düzenin sahibi olan cuntacı askerler ahalinin ensesinde boza pişirirken asker kaçağı olmasıydı.
O da siyasi bir tavır değil tamamen kişisel konforuyla alakalı bir tercihti.
Üzgünüm ama muhalif olmadığı gibi sanatçı da değil. Ama iyi bir popçu.
Şarkılarını trafikte dinlerim.
Üzgünüm ama Fazıl Say da düzen karşıtı değil. Sanatçılığına pek bir laf etmeyeceğim. Batı kendi müziği içerisinde bir çeşni olarak Say'ın müziğine alan açmıştır.
Müziğindeki estetik ve aşkınlığın değerlendirmesini işin ehline bırakalım. Klasik Batı müziğinin en başarıl numuneleri bile bendenizin zevkine hitap etmez. Kaldı ki Say'ı dinleyip sanatı hakkında yorum yapayım. Ama olmayan muhalifliği hakkında bir cümle kurayım müsaadenizle. Say'ın resmî ideolojiden farklılaştığı tek bir nokta yoktur. Muhalif olmak bir yana dursun, resmi cumhuriyet ideolojisi nedir sorusuna cevap olarak gösterilebilecek birisidir.
Bir de kültürel iktidar meselesi var. Şimdiye kadar okuduğunuz satırlardan pek gayrı bir şey değil ama onu da bir dahaki yazıya saklayalım.