Tarihi 24 Mayıs 2019

YSK size namussuz da demiyor!

YASETTİR bu; seçimler yapılır, başkanlar değişir.
Hayat bazen yokuş, bazen iniş.
Demem o ki CHP'li biri günün birinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olur. Nitekim CHP'li Ekrem İmamoğlu tam iki hafta başkanlık yaptı. Eğer seçime şaibe karışmamış olsaydı, başka ifade ile çalmamış olsalardı başkanlık yapmaya devam edecekti.
Ama çaldılar!
Şimdiye kadar çaldıklarını AK Parti söyledi durdu. Günlerce süren bir hukuk mücadelesi verdi AK Parti. Sonra YSK seçimleri iptal etti. Evet, seçimler iptal edildi ama seçimleri iptal eden YSK henüz gerekçelerini açıklamamıştı.
Oyları çalan yüzsüzler bu konuda da hırsızlık ve yalancılığa devam ettiler.
YSK'nın gerekçeli kararı açıklaması geciktikçe buradan da yüzsüzce mağduriyet devşirmeye kalktılar. 'YSK neden gerekçeli kararı açıklamıyor?' diye imalı imalı sorular sordular. Sanki gerekçeli kararın açıklanmasını AK Parti geciktiriyormuş gibi.
Derken bir haber geldi. Seçimin iptal edilmesi yönünde oy kullanan YSK üyeleri gerekçeli kararı yazdılar.
Ama iptal edilmesin diyen ve azınlıkta kalan dört üyenin muhalefet şerhlerini yazmadıklarını öğrendik. Yani gecikmenin nedeni 'iptal edilsin' diyenler, 'oyları çaldılar' diyenler değildi. Aksine 'oylar çalınmadı, seçimleri yenilemeye gerek yok' diyen dört üye kararın yazılmasını geciktiriyordu.
Nihayetinde onların geciktirmesi de fayda etmedi. Artan kamuoyu baskısına daha fazla dayanamadılar. Gerekçeli karar yayınlandı. Ak koyun, kara koyun belli oldu.
Mesela İstanbul'da sandık başkanlığı ve sandık kurulu üyeliği için ihtiyaç duyulanın 3 katı kamu çalışanı olmasına rağmen ilçe seçim kurullarının gerekli şartları sağlamayan kişileri sandık başkanı yaptığını öğrendik.
Bu kişilerin başkan olduğu sandıklarda, sandık sonuç tutanaklarının ve sayım döküm cetvellerinin olmadığını söyledi bize gerekçeli karar. Dahası bu sandıklarda ilçe belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği pusulaları için sayım döküm cetveli varken, büyükşehir belediye başkanlığı pusulaları için sayım döküm cetveli eksik çıkmış. Hani CHP'nin adayı diyordu ya; bir zarfa dört pusula koyuluyor. Üçünde usulsüzlük olmazken birinde nasıl usulsüzlük oluyor diye. Tam olarak böyle olmuş; ilk üç pusulayı sayıp, doğru düzgün sayım döküm cetvellerine geçirmişler. Ama dördüncü pusula için sayım döküm cetveli düzenlememişler. Demek ki oluyormuş, insan bir kere hırsızlık yapmayı kafasına koyunca yolunu buluyormuş.
220.000 kamu görevlisi varken ne hikmetse FETÖ'cü olduğu için kamu görevinden uzaklaştırılan kişilerin sandık başkanı yapılması var bir de mesela.
Koca İstanbul'da bula bula FETÖ'cuları bulmuşlar. Altı tane sandıkta ölülerin yerine oy kullanılmış. Birileri ölülerin adına fotoğraflı sahte kimlik çıkartmış ve oy kullanmış. Eh FETÖ'cü sandık başkanının olduğu yerde bu kadar sahtekarlık normal.
Bitmiyor maalesef;
Toplam 99 sandıkta tutuklu veya hükümlü olarak hapishanede yatan kişilerin yerine oy kullanılmış. Mesela adam hırsızlık yaptığı için Silivri cezaevinde yatıyor. Seçmen kaydı da Kadıköy'de. Kadıköy'deki oy hırsızları, Silivri'de yatan hırsızın yerine oy kullanmış. Nasıl olmuş demeyin. Hırsız bu yapar; biz namuslu insanlar hayal bile edemeyiz ama hırsızlar yapar!
Ve en yüzsüzünü en sona sakladım;
YSK'nın 250 sayfalık gerekçeli kararının hiçbir yerinde 'çaldılar' ifadesi geçmiyormuş. Yukarıda sayılan usulsüzlüklerin hepsini yapanlar şimdi de bunu söylüyor. Çaldık ama YSK bize hırsız demiyor, diyerek kendilerini savunuyor.
YSK size yüzsüz de demiyor, namussuz da demiyor, ahlaksız da demiyor!