Yılbaşı akşamı Taksim Meydanı'nda eğlenen 5-10 Suriyeli'nin bayrak açması mesele oldu. Öyle bir tantana koparttılar ki sanki Suriyeliler egemenlik iddiası ile bayrak açtılar. "Taksim artık Suriye toprağıdır" deyip bayrak diktiler. Tabii ki daha dikkatli olsalar, Türkiye'nin hassas noktalarını bilip ona göre davransalar daha iyi olurdu. Ancak bu işin bahanesi. Amaç, saldırgan bir amacı bulunmayan ve kutlama amaçlı açılan bayraktan seçimlere giderken mülteci düşmanlığı üretmek.
Dedik ya konu aslında ne mülteciler ne de bayrak hassasiyeti...
Mülteci meselesini provokatör bir üslupla gündeme getiren siyasetçilere bakın. Hemen hepsinin siyasi çizgisi net olmayan, çıkarcı, hırslı ancak bir o kadar da beceriksiz isimler olduklarını göreceksiniz. Mülteci düşmanlıkların sebebi de milli duygularının aşırı hassas olması değil gündeme gelmek istekleri. Ne de olsa yabancı düşmanlığı gündem oluşturmanın, kitlelerin dikkatini çekmenin en kolay yolu.
Ama hesap etmedikleri bir şey var.
O da, mülteci meselesinde bu ülkenin makul çoğunluğunun duruşu. Tabii ki mültecilerden rahatsız olan bir toplum kesimi var. Kasıtlı olarak yayılan yalan haberler, iftiralar, çarpıtmalar bu rahatsızlığın artmasına de neden oluyor. Ancak tüm bu rahatsızlığına rağmen toplumun büyük bir kesimi mültecilere karşı düşmanlık ve saldırganlık içerisinde değil. Tepkisini şiddete dönüştürmüyor. Aklıselim ile hareket edip, rahatsızlığını ifade etmekle yetiniyor. Birilerinin istediği gibi ortalığı yakıp yıkmıyor, galeyana gelmiyor, mültecilere saldırmıyor.
Bu tavır var olduğu müddetçe mülteci düşmanlığından siyasi ikbal devşirilmez. Sağduyulu toplum hangi parti daha çok mülteci düşmanlığı yaparsa oyumu ona vereyim diye düşünmez. Kızsa da, öfkelense de günün sonunda aklıselim ile hareket eder. Kendi rahatsızlıkları ile başkalarının yabancı düşmanlığı arasına net bir çizgi çeker. Mülteci düşmanlığı yaparak oy toplamak isteyenleri eli boş gönderir.
Çok şükür, bu topraklarda daha aklıselim, sağduyu, makul çoğunluk yerli yerinde duruyor!
