Tarihi 4 Ocak 2019

Rozet hiçbir şeydir siyaset her şey!

SIYASETTE çuvallayan muhalefetimiz her gün şapkadan tavşan çıkartır gibi yeni bir kavram icat ediyor. Kavramlar yeni olmasına yeni ama karşılık geldikleri anlamlar bir o kadar köhne. Muhalefetin son gözdesi de rozetsiz siyaset. Özellikle CHP'li siyasetçiler çok büyük marifetmiş gibi rozetsiz siyasetten dem vurup duruyorlar.
Furya şimdilerde adı sanı pek duyulmayan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve atanamayan genel başkanı Muharrem İnce ile başladı. Kılıçdaroğlu "Gel bakalım Muharrem" diyerek İnce'nin adaylığını ilan ettiğinde sahneye çıkan Muharrem İnce, ceketinin yakasındaki CHP rozetini çıkarttı ve Kılıçdaroğlu'na verdi. Tüm Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olmayı hedeflediğini, bunun için de partili siyaset yapmayacağını söyledi. Partili siyaset, partisiz siyaset nedir henüz anlayabilmiş değiliz. Şimdi ise CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu rozetsiz siyasetten bahsediyor. Tüm İstanbullular'ın oyunu istediğini, amacının siyasi görüş ayırt etmeksizin hepsine hizmet olduğunu bu nedenle rozetsiz siyaset yapacağını söylüyor.
Söylemesine söylüyor ama söyledikleri ne anlama geliyor derseniz, orada sıkıntı var. Kastedilen şey eğer seçildikten sonra vatandaşa hizmet götürürken parti ayrımı gözetmemekse bu bir meziyet değil her siyasetçinin üzerine düşen anayasal bir görev. Kaldı ki siyasetin doğası da bunu gerektirir.
Bir belediye başkanı düşünün, sadece kendisine oy veren mahallelere hizmet götürsün. En hafif tabir ile siyaseti bilmiyor demektir. Çünkü kendisine oy vermeyen seçmeni ikna etmek, memnun etmek ve bir dahaki seçimde onların da oyunu almak gibi bir vizyonu yoktur. Zaten çantada keklik gördüğü kendi seçmenini memnun etmekten başka düşüncesi olmayan siyasetçi günün sonunda kaybeder.
Ve tabii bir diğer mesele de rozetsiz siyasetin ne kadar mümkün olduğu.
Siyaset sadece parti rozeti ile yapılan bir şey değil ki rozeti çıkartınca mesele bitsin. Belediyelerin yol yapması hizmettir ama yapılan yola isim verirken siyaset devreye girer. Belediye başkanı kendi siyasi görüşüne göre isim verir. Kimisi Adnan Menderes ismini verir, kimisi İsmet İnönü.
Mesela CHP'nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü'nde bir caddeye 15 Temmuz şehidi Ömer Halisdemir'in isminin verilmesine karşı çıkmıştı.
Genel başkanı 15 Temmuz'a "tiyatro" diyen bir partinin belediye başkanı için şaşırtıcı değil. Hem CHP'nin hem İmamoğlu'nun 15 Temmuz'a bakışı gayet açık ve ortada. Şimdi İmamoğlu CHP rozetini çıkartınca 15 Temmuz hakkındaki görüşleri değişmiyor.
Sorulması gereken bir diğer soru da şu; bir siyasetçi siyaset yaptığı parti kimliğinden neden bu kadar kaçınır. CHP'li olmak bu kadar ayıp ve istenmeyen bir kimlikse CHP'den istifa etmek gerekir. Yok eğer CHP'li olmak iftihar edilecek bir şeyse o zaman da rozeti çıkartmaya gerek yok. Anlaşılan CHP'li olmaktan vazgeçemiyorlar ama CHP'li olarak da seçim kazanamayacaklarını biliyorlar. O nedenle ilk iş rozeti çıkartıp bir kenara koyuyorlar.
Ama rozetsiz siyaset de kazanmak için yetmiyor. Çünkü seçmen rozetin yakanızda mı yoksa başka yerde mi olduğuna bakmıyor.
Ne iş yaptığınıza, ne söylediğinize, nasıl bir profil çizdiğinize bakıyor.
Canlı örneği ise karşımızda;
Cumhurbaşkanı Erdoğan.
Yakasında partisinin rozeti, her eyleminde ve sözünde ortada olan siyasi kimliği ile seçmenin yarısından fazlasının kesintisiz desteğini alıyor.
Rozet hiçbir şeydir, siyaset her şey!