Tarihi 9 Temmuz 2017

CHP Haber Ajansı

Erdoğan Türk siyasi tarihinde en çok kumpasa, darbe girişimine, siyaset dışı müdahaleye muhatap olan lider oldu. Kendinden öncekilerden farklı olarak bunların hiçbirisine pabuç bırakmadı. Her müdahaleyi milli iradeye yaslanarak boşa çıkardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir diğer destekçisi ise yerli ve milli medyaydı.
Öncüllerinin aksine siyaset dışı odaklarla mücadele ederken Erdoğan'ın yanında sayı olarak karşısındakiler kadar kalabalık olmasa da medya desteği vardı.
Zaten tam da bu nedenle milli iradeyi darbelere karşı savunmakta Erdoğan'ın yanında yer alan medya organlarına darbecilerin yanında esas duruşta hizalanan medya organları tarafından "yandaş medya" dendi.
Bir sektör olarak medya ve bir meslek olarak gazetecilik her türlü siyasi, ideolojik, toplumsal ve ekonomik tarafgirlikten azade yapılabilirmiş gibi milli irade yolunda Erdoğan'a destek olan medya gruplarını yandaş medya olarak isimlendirerek küçümsemeye ve itibarsızlaştırmaya çalıştılar.
Yandaş medya isimlendirmesinin bir diğer işlevi de kamuflaj oldu. Erdoğan'a sınıfsal bir kibir ve öfke ile düşman olan medya organları milli irade için Erdoğan'ın yanında yer alan medya organlarını yandaş medya olarak isimlendirerek kendi yandaşlıklarını ve taraftarlıklarını gizlemeye gayret ettiler.
Yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali bir çaba ile yıllardır "objektif gazetecilik" namı altında darbelere, siyaset dışı müdahalelere, patronun ekonomik çıkarlarına nasıl hizmet ettiklerini perdelemeye ve unutturmaya çalıştılar.
Eleştiri maskesinin altında gazetecilik ilke ve ahlakını ayaklar altına alarak yaptıkları AK Parti'yi ve Erdoğan'ı yıpratma faaliyetlerini "objektif gazeteciliğin" gereğiymiş gibi sundular.
Sanki medyanın eleştirelliğin ötesinde bir siyasi unsur gibi hükümete muhalefet etmek hem de bu muhalefeti ilkesizce ve pespaye bir şekilde yapmak gibi bir sorumluluğu varmış gibi kendilerini bu sorumluluğu yerine getiren ve dolayısı ile "kaliteli" gazeteciler ilan ettiler.
Karşı taraf dedikleri "yandaş medya"ya da bu denklemde "kalitesiz" olmak düşüyordu.
Muhafazakar camianın bazı eli kalem tutanları, okumuş yazmışları bile yerli ve milli medya organlarına burun kıvırmaya başladılar. CNN Türk'e akşam kuşağında konuk olup, karşılarına dizilen 4-5 tane Erdoğan karşıtı konuk ve tabii ki programın moderatörü tarafından türlü imaya, iğnelemeye, saldırıya muhatap olarak konuşmayı yerli ve milli medya kuruluşlarının yayınına çıkmaya tercih ettiler ve maalesef azalsa da hala ediyorlar.
Kaliteli ve prestijli gördükleri medya organları ise "yandaş" olanlardan daha yandaş bir yayın politikası izliyor ama karşı mahalle tarafından takdir toplama kompleksi öyle boyutlara ulaşmış ki bunu göremiyorlar.
Objektifliğe çok düşkün olan bu eli kalem tutan, okumuş yazmışlara Doğan Haber Ajansı'nın sosyal medya hesabından Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü hakkında geçtiği haberlerin sıklığına ve içeriğine bakmalarını tavsiye ederim. Yürüyüşün neredeyse her anını fotoğraflayıp bir foto galerisi oluşturan DHA, galerideki her bir fotoğrafı ayrı ayrı sosyal medyadan paylaşıyor. Doğan Haber Ajansı'nın sosyal medya paylaşımları arasında ne fazla 5-10 dakikada bir tane Kılıçdaroğlu yürüyüşü haberi yer alıyor. Aynı haberi farklı cümlelerle tekrar tekrar paylaşmaktan çekinmiyorlar.
Bu satırların yazıldığı esnada DHA'nın bir saat içerisinde Kılıçdaroğlu'nun yürüyüşü hakkında tam yedi tane paylaşım yaptığını söylesem meramımı anlatmış olurum.
Dinleyen konuşandan, okuyan yazandan arif gerek. Okuyucular meramımı anlar ama kompleks ateşiyle kavrulan bir kısım muhafazakar okumuşyazmış anlar mı?
Maalesef, hayır!