Selda hanım, sitemizdeki hanımlar sabah kahvemizi Müge Anlı'ya denk getiriyoruz. Son olay, kadın ve anne olarak içimizi titretti. Müge hanım, '30 yıl önce hacca giden ve faciada çöldü sanılan Fahire isimli bir kadının yaşadığını tespit etti.' Böyle hikayeler ancak romanlarda, filmlerde olur. Böyle bir programcı ise dünyada sayılıdır.
Bize sorarsanız, Fahire Kara'nın hayat hikayesi de acilen filme çekilmeli veya dizi yapılmalı. Düşünsenize 9 çocuğunuzu bırakıp 'döneceğim' diye gidiyorsunuz ama başınıza kaza geliyor dönemiyorsunuz.
Ve bambaşka bir yaşama mahkum oluyorsunuz! Mahkumiyetin adı; zalim yeni koca ve doğurduğunuz üç çocuk!
O arada, esas eşiniz de sizi öldü sanıyor ve evleniyor. Roman konusu değil de nedir?
İmza; Sahil Belir/Kurtköy
S.U. CEVAP; Haklısınız Sahil hanım, benim de ilk aklıma gelen 'İki Esir' adlı roman olmuştu. Bilirsiniz hikaye, 1. Dünya Savaşı'nda Sibirya'da esir düşmüş Peter ile güzel Miette'nin aşkını anlatır. Tıpkı Fahire hanım gibi birbirilerine kavuşmak için verdikleri mücadeleye tanık oluyorsunuz.
Daha sonra Peter'ın ölüm haberi gelir ve umudunu yitiren Miette'nin hayatına başka bir erkek girer. Aradan yine uzun zaman geçer, savaş sona erer. Miette ve kocası Rusya'ya geziye giderler. Bu arada Peter'ın mezarını da ziyaret edecekler...
Ama yolu şaşırırlar ve az ilerideki toprak evde yaşayan Rus aileye adres sorarlar.
Anaç bir anne, kırmızı suratlı çocuklar ve uzun sakallarıyla hayli karizmatik bir koca... Adam mezarlığı tarif eder ve arabanın içinde oturan Miette'ye 'Rus köylüsünden beklenmeyen bir nezaketle' selam verir..." Anlarsınız ki Peter da Fahire hanım gibi bambaşka bir hayata mahkum olmuş, yaşamaktadır.