Tarihi 6 Ekim 2018

Milli siyaset nasıl yapılır?

"MİLLİ kaderimizi, tesadüflerin akıntısına teslim, akla bile getirilemez. Yegane kaygımız, devlet-millet bekasıdır. Yeni sistemi kaldıramayanlar, krize oynadı. Sandıktan ümidini kesenlerin oynamaya çalıştığı operasyondur bu. Bu bir ekonomik kriz değil, ekonomik mahiyetli Haçlı saldırısına maruz bırakılmak istendi Türkiye. Hükümetin zamanında aldığı tedbir ve müdahalelerle kontrol altına alındı, yangın küllendi. Tehditlere yönelik mütecaviz tahrik engellendi." Bu sözlerin altına imza atmayacak bir Allah'ın kulu var mıdır Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde? İmza atmam diyenlerin de vatan-millet sevdasından şüphe edin, hiç şüpheye mahal bırakmaksızın!
Bu sözleri söyleyen bir hükümet yetkilisi değil; en başından bu yana milli siyasetten sapmayan ve özellikle 15 Temmuz'daki Türkiye'yi işgal planını gördükten sonra milletin işaret ettiği Cumhur İttifakı ile içeriden ve dışarıdan tüm düşmanlara AK Parti ile birlikte göğüs geren MHP'nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözleri bunlar.
Türkiye'nin ve Türk milletinin en ihtiyaç duyduğu her dönemde partisinden önce ülkesini düşünerek hareket eden Devlet Bahçeli, Perşembe akşam saatlerinde sosyal medya üzerinden paylaştığı görüşlerinde bir kez daha milli siyaset nasıl yapılır gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte yeni kurulan ekonomi kurulunun çalışmalarında danışman olarak tutulan McKinsey şirketiyle ilgili CHP ve İP'in yaptığı ipe sapa gelmez açıklamalara tokat gibi cevap verdi Bahçeli: "Yeni Ekonomi Programı bünyesinde kurulan Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için danışmanlığa ihtiyaç duyulması, bu hususta siyasi tercih ve takdir hakkının, 60'dan fazla ülkede ofisi bulunan bir kuruluştan yana kullanılması, kendi içinde tutarlıdır.
Türkiye'ye yabancı yatırım çekilsin isteniyor ise, küresel ekonomik saldırının toz bulutunun dağıtılması arzulanıyor ise, gerek ve ihtiyaç duyulan konularda icra yetkisi, kredi verme durumu, dayatma ve şantaj planı olmayan bir denetim şirketiyle anlaşmak neden yanlış olsun ki?
Muhalefet etmek önüne geleni karalamak, gördüğüyle kavgaya tutuşmak değildir.
Muhalefet marazi olursa, muvaffakiyet hüsran olur. McKinsey IMF değil, Duyun-u Umumiye hiç değil. Sorarsanız ne IMF'den anlarlar, ne de Duyun-u Umumiye'yi bilirler. Cehalet varsa, ihanet tetiktedir, buna da kafaları basmaz!" Başka söze gerek var mı?

CHP'DE İZMİR DENKLEMİ
CHP'nin 3 dönemdir İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığını yapan Aziz Kocaoğlu'nun Mart'taki seçimde aday olmayacağını açıklamasının yankıları hala sürüyor. Uzun yıllar İzmir'de yaşamış bir gazeteci olarak ben Aziz Beyin iyi bir belediye başkanı olmasa bile, CHP içinde çok iyi bir oyun kurucu ve oyun bozucu siyaset adamı olduğunu bilenlerdenim.
O yüzden adaylığıyla ilgili hala son noktayı koymadığını, kendi istediği kişinin aday yapılmayacağını gördüğü vakit, olmazı gösterip, kendi adaylığı dahil her ihtimali zorlayacağından eminim.
Kendisinin istediği isim, Narlıdere'nin 4 dönemdir Belediye Başkanı olan Abdül Batur. Genel Merkez ve Kılıçdaroğlu ise Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer'e daha sıcak bakıyor. İşte bu yüzden Kocaoğlu, bu süreyi hiç de boşa geçirmiyor ve oyun kurma yolunda adımlarını atıyor. Bayisi olduğu grubun sahibi olan Türkiye'nin en büyük holding yöneticiyle ve eski DSP'li Hüsamettin Özkan ile İstanbul'da görüştüğü ve onlar üzerinden Kılıçdaroğlu'na baskı yapmayı hedeflediği biliniyor. Ama, CHP üst yönetiminden sızan bilgilere bakılırsa, Kocaoğlu dahil İzmir'de en az 10 ilçe belediye başkanının bu dönem aday gösterilmeyeceği kesin gibi. CHP'de 3 büyükşehirdeki aday belirleme sürecinde daha çok fırtına kopacak. Selin Sayek Böke'nin İstanbul Büyükşehir için düşünüldüğü, Gürsel Tekin'in Ataşehir için bastırdığı, Mustafa Sarıgül'ün Şişli'ye asıldığı, Mansur Yavaş'ın Ankara için nabız yokladığı CHP ile ilgili kulisler hayli hareketli...