SAVAŞ AY

SAVAŞ AY

Tarihi 27 Şubat 2011

Tımarhane çoktan bitti

'Tımarhane' sözcüğü şükür ki sadece unutulmaz bir Nejat Uygur piyesinin adında kaldı yalnızca.
Türk izleyicisinin daha önce örneklerini sinemada izlediği unutulmaz kadrolu Süt Kardeşler adlı filmin tiyatroya uyarlanmış haliydi 'Alo Orası Tımarhane mi' oyunu.
Şimdi sağlık sorunları yüzünden oyunculuğuna 'antrakt' veren Nejat Uygur ustanın bu oyununda, "Bahriye askerleri arasında geçen komik durumlar işleniyor, tempo hiç düşmüyor, 2 perdelik oyun sırasında kahkahanın da ardı arkası kesilmiyordu."
Adana'da, eskinin 'Tımarhane'si, şimdiki zamanların modern, ferah, işlevsel 'Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi'.
Başhekim ve diğer yöneticiler büyük bir özgüven içinde hastanenin her bir odasını, köşesini, dilediğimiz tüm birimleri açıp gezdirdi, dolaştırdı bizi.
En ağır vakalardan, ayakta tedavi görenlere herkesle tanıştım.
Adı sanı bile belli olmayan meçhul hastaların bakım gördüğü yerlerden, yatakhanelere. Resim heykel atölyelerinden spor tesislerine, hüzünlü sohbetlerden, toplu eğlencelere kadar her bir duruma göz tanıklığı ettim. Avrupa ülkelerinde bile eşine ender rastlanacak kalitede yapılan AMATEM binasını ilk gören gazeteci oldum.

Haydi gezelim

Hay ayağımın kademini seveyim. Hastaneye sakin sükût hallerde konuşup görüşüp haber, röportaj yapmaya geldim lakin baktım 'çarşı karışmış'.
Sebep mi?..
Sebep cinayet.
Adamın biri Adana merkezde, 100 Yıl Mahallesi'nde kafayı çizmiş, "içinde cin var" diye genç güzel kız kardeşini 97 yerinden bıçaklayarak öldürmüş, "Fena mı oldu, bacımın cinlerini açtığım deliklerden dışarı çıkarttım" deyince de apar topar Ruh Sağlığı Hastanesi'ne getirmişler onu da. "Cehaletten mi?" diyorum, yanıt şaşırtıcı. "Katil zanlısı Devrim D. Ceyhan Meslek Yüksek Okulu mezunuymuş, geçenlerde girdiği KPSS sınavında 73 puan almayı bile başarmış" meğer..

Savaş Abi buraya

Başhekim Dr. Bülent Demirbek, hem eski ahbabım hem de sevip sayıp güvendiğim bir kardeş. Beni o kriminal mıntıkadan çıkarıp önce iftiharlık AMATEM binasını götürüyor. Kent valisi İlhan Ateş büyük destek verdi diye onun adını koymuşlar merkeze. 5 yıldızlı otel konforu var desem abartı olmaz. Geniş, ferah, aydınlık, temiz, teknik donanımı süper açılışına beş kalmış bir harika bina yalan yok.
Ardından demir parmaklıklı pencere ahalisinin çağrısına icabet etme durumu hasıl oluyor. Bunlar kapalı kilitli kapılar ardında, korumalı demirli bölümlerde kalan 'hareketli' hasta koğuş pencereleri. Tanıyıp adımı bağırıyor, futbolcu çağıran tribün tayfası gibi tempo tutuyorlar: "Savaş Abi buraya yumruk havaya". İşte yanlarındayım. Hafiften tırsıp, 'Yahu şimdi dellenip hülle etmesinler beni' diye iç geçiriyorum ama Kutup Dalgakıran vicdansızı karizmamı örseleyecek fotoğrafı çekmiş bile.
Endişeyle açılmış gözler, yelkeni suya inik hali anlatan vücut dili fotoğrafı o kare peeeh!..

Yarın çıkıyorum

Kimi "yerlerde yattıklarını" kimi "sigarasızlıktan perişan olduklarını" dertlenirken kimi de akıllara seza siyasi yorumlar yapıp başbakandan bakanlara, Kılıçdaroğlu'ndan Baykal'a tahliller, yorumlar, öneriler sıralıyor. Haa bir de hangisine sorsam "yarın çıkıyor."
Sonra kadınlar bölümüne doğru seğirtiyoruz. Çoğu havanın güneşli olmasından memnun, bahçeye atmış kendini. Üzerlerinde pembe, mavi, sarı, mor, sıklemen renkli eşofmanlar, tişörtler, hırkalar var.
Merakları bana ille de bir türkü söylemek. Peki diyorum, art arda patlıyor sesler. Yemen Türküsü, Kara Tren, Leylim Ley filan derken Veysel'den, Karacaoğlan'dan, Çobanoğlu'dan çıkıyorlar. Birden yanı başımda biten genç erkek hasta sitem ediyor: "Bu berbat sesli kadınları bırak da Ferdi Tayfur'u dinle ağam" deyip asılıyor; "Sen de mi Leylaaa..."
Ferdi baba dinlese kendi okuyor sanır, bu ne müthiş benzerlik.

Gelene 'Git' demeyiz

Bazı hastaların "yerlerde yatıyoruz" şikâyetine açıklık getiriyor Başhekim Demirbek...
Diyor ki; "Mevsime göre sayı artabiliyor. Malum Doğu ve Güneydoğu'dan mevsimlik tarım işçileri gelir Çukurova'ya. Zaten bölge hastanesiyiz ve gelene git deme şansımız yok. Artış fazla olunca yer darlığı baş gösteriyor. Koridorlara yatak atıp orada konuşlandırıyoruz hastaları."
Az sonra öğlen karavanasına buyur ediyorlar bizi yine şaşırarak görüyoruz ki menüde harika kızartılmış, soslanmış Norveç Somonuyla, mantarlı makarna ve kabak tatlısı var. Yine de hayretlerin en kallavisine iş atölyelerinde düşüyoruz. Ressamlıkta, ebru ustalığında, mumdan heykelcik yapımı, takı tasarımı ve ahşap oymacılığında ne yetenekli ne
marifetli hastalar var, vay vay vaay...
RUSYA'nın başkenti Moskova'da bir AVM'ye el bombası ile yapılan saldırıda intihar eylemcisi öldü. Petoraçka isimli markete Range- Rover jeeple gelen saldırgan, elindeki bombanın pimini çekerek patlattı. Saldırıda eylemciden başka kimsenin ölmediği bildirildi.