
El salla şileplere
Galata Köprülerinin tümüne iyi davranacaksın. Bu öz, bu üvey demeyeceksin. Köprü bu, canı var, sıkılır. Tramvayları da üzmeyeceksin, trenleri de. Kamyon kasalarında umutlarını taşıtacaksın kasa kasa. Kuru yük şilepleri geçiyorsa Yenikapı açıklarından, el sallayacaksın, gören olmasın varsın. Kavak içlerinde Roman kızları midye açacak derme çatma barakalarda. İnciler çıkartacaksın düşünde midye kabuklarından. Beyaz beyaz, taneleri iri iri inciler dizeceksin düş gerdanına yavuklun Edirnekapı'nın. Bir kız seveceksen ya da bir oğlan. İlle ki soracaksın "Hey sen Beşiktaş'ın neresindensin?"
Kadınlar pazarı
Sonra şiirlerinden uyanıp gerçek parke taşlarından sekerek, Zeyrek'te alacaksın soluğu. Dalya diyeli bir yüz yıl daha olmuş bir eski konağın gözcülüğünü yapacaksın. Tek başına bir çocuk duracak kapıya yakın. Beli kırık ahşabın üzerine fiyakalı bir bez asılı olacak. "Babam felankeş paşadan aldıydı orayı, öylesine kıymetli ve gayetle tarihi bir yerdir haa!" diyen.
Rotan Kadınlar Pazarı olacak, Siirtliler Mahallesi bir nevi. Bileceksin ki Eruh'ta bile böyle güzel yapamazlar büryanı. 500 çeşit peynir arasında seçmen olmak zor zenaat anlayacaksın. Unlar, ballar, tereyağılar, ucuzcu kasaplar, tarhanalar, nohutlar arasından yürüyüp geçip keçi paçasına tıraş yapan ufak çırak çocuklara harçlık vereceksin.
Küfret herkes duysun
Bu kentte doğup büyüyüp, bu kenti bir kere bile iliğinden işlememiş zevata çatacaksın, "Tuh lan size!" diyerek.
"Gidinin moronları, şehri; Levent, Etiler, Ulus, Cadde-i Bağdat ve Nişantaş sanan eblehler gürühu tüh lan size!" diyeceksin. Buraya yazılamaz darada galiz küfürlerle söveceksin tepeden tırnağa. Horhor'a gözünüz, Draman'a kıçınız, Çukur Bostan'a eliniz değmedi, ne İstanbullususunuz siz be heeey!..