Derin ve karanlık terör ilişkileri

Eklenme Tarihi 25 Ekim 2011
Dün kaldığımız yerden devam ediyoruz... 17 Nisan 1992'de Kadıköy Çiftehavuzlar'daki hücre evine yapılan baskında Dev-Sol üyesi üç kişi öldürüldü. 13 Ağustos 1994'te PERPA'da DHKP-C'ye yönelik bir operasyon yapıldı, beş kişi öldürüldü. Yargısız infaz iddialarıyla dava açıldı, polisler beraat etti. 2 Mart 1995'te MİT mensubu Tarık Ümit kaçırıldı ve kendisinden bir daha haber alınamadı. 12 Mart 1995'te önce Gazi Mahallesi'nde kahve tarandı, bir kişi öldü, ardından çıkan olaylarda 17 kişi hayatını yitirdi. 28 Temmuz 1996'da Ömer Lütfü Topal öldürüldü. 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen kazada Abdullah Çatlı, sevgilisi Gonca Us, polis müdürü Hüseyin Kocadağ öldü, milletvekili Sedat Bucak ağır yaralandı. Böylece siyasetçi, mafya, polis üçgeni ortaya çıktı. 1996 ila 2011 arasında karanlık ilişki ağı önce 'özel timci' polislere, sonra Veli Küçük, Korkut Eken gibi isimlere, sonunda da Ağar'a (Emniyet Genel Müdürü olduğu dönemde cürüm işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturduğu ve örgütün yöneticisi olduğu iddiasıyla 14 Eylül 2011'de 5 yıl ceza aldı.) ulaştı. Burada anlatılan olayların hepsinde Susurluk çetesi zanlıydı. Az sayıda polis ve bazı sanıklar 1 ile 6 yıl hapis cezası aldı.
Mehmet Ağar dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra 2008'de hâkim karşısına çıktı. Susurluk davasından yıllar sonra Veli Küçük, İbrahim Şahin ve Sami Hoştan, Ergenekon davasının sanıkları arasında yer aldı.
Türkiye'de 1991-1996 yılları arasında 1500 faili meçhul cinayet işlendi. Bir iddiaya göre, devletin MGK'da aldığı kararlar doğrultusunda seri cinayetler işlendi. Bunların uygulayıcıları arasında dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü ve ardından İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunan Mehmet Ağar vardı. Susurluk sürecinde ortaya çıkan isimlerin her biri doğrudan ya da dolaylı olarak diğerlerine bağlanıyor. Esasen Kürt meselesinden beslenen, ancak Türkiye'de gerçekleştirilen pek çok kaotik olaydan güç alan (Gazi olayları, Madımak katliamı vb.) derin ilişkiler ağı, 2011 yılına kadar ciddi manada soruşturulamadı.
Ergenekon davalarıyla başlatılan, özel timcilerin tutuklanmasıyla hızlanan yeni süreçte unutmaya yüz tuttuğumuz isimler yeniden hatırlanacak gibi. İddialar, PKK'nın kuruluşunda Abdullah Öcalan'ın yanında görülen ve hâlâ yaşadığı sanılan Pilot Necati'nin de önemli bir aktör olduğu yönünde. Hakkında 1970'lerden beri çeşitli iddialar dolaşan Pilot Necati'nin oğlu İlker Kaya'nın geçen günlerde Emniyet'e başvurarak babasıyla ilgili bilgiler vermesi de bu gelişmelerin bir sonucu.
Öte yandan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın etrafındaki çember de giderek daralıyor. Geçen yıl Ergenekon davasında verdiği ifadede İbrahim Şahin, Mahmut Yıldırım'la Ankara'da görüştüğünü açıklamıştı. Aynı zamanda Yıldırım'ın adamlarının kısa süre önce Bursa'da A.S. adlı bir işadamının fabrikasına "Mahmut ağabeyimizin selamı var" diyerek el koyduğu biliniyor. Bir 'hayalet' gibi gösterilen Yeşil'in hayatta ve işbaşında olduğunun önemli bir göstergesi, bu bilgiler. PKK'nın yeni dönem eylemlerinde Yeşil adına hareket eden ekibinin aktif rol aldığı ileri sürülüyor.
Aralarında yeşil pasaportlu resmî görevlilerin de olduğu ekibin, TAK üzerinden PKK'yla birlikte eylem yaptığı iddiası da, istihbarat birimlerinin izini sürdüğü bir başka veri. 90'larda Türk İntikam Tugayı'nın (TİT) en önemli hedefi olan PKK ve çevresinin şimdi onlarla ittifak içinde olması, Çin devriminin önderi Mao Zedung'un 'Düşmanımın düşmanı dostumdur' sözünü doğruluyor.
Peki, karanlık döneme damgasını vuran bazı şahsıların yolu nerede ve nasıl kesişiyor?
Ortalardan kaybolup hayalet gibi aramızda dolaşan Mahmut Yıldırım, Pilot Necati, öldüğü söylenen itirafçı Mustafa Deniz gibi isimler ile İbrahim Şahin, öldürülen Cem Ersever ile Devrimci Karargâh davasının tutuklu sanığı Hanefi Avcı'nın yolları nerede ve nasıl kesişti? Bu isimlerin birbiriyle irtibatı neydi? Şu anda PKK'nın TAK adlı örgütlenmesinde barınan ve sayıları binlerle ifade edilen bu şahısların Türkiye'yi yeniden kaosa sürüklemek için ekiplerini sahaya sürdüğü istihbarat birimleri tarafından doğrulanıyor. Hedef ise, Ergenekon operasyonuna karşılık vermek.
Devletin istihbarat birimleri de kendilerine 'kırmızı' adını veren hayalet adamların ekibini yakalamak için düğmeye bastı. Kimin öldüğü, kimin yaşadığı yeniden inceleniyor.
Kısacası 'karanlık eller' ilk kez yeniden sorgulanıyor, itirafçılar ve kontrgerilla ekibi isim isim incelemeye alındı... Yarın da devam edeceğiz...