Allah’a giden yol

Nihat Hatipoğlu

NİHAT HATİPOĞLU

Eklenme Tarihi 26 Eylül 2025

Hz. İbrahim Allah'ın varlığına ve birliğine inanıyordu. Ancak kavminin yola gelmesi için onlardan biriymiş gibi davranarak kavminin tapındığı tabiat varlıklarını tartışmaya açtı.
Bunu yaparken akıl ve gözlemi esas aldı. Kur'an-ı Kerim Enam Suresi'nde Hz. İbrahim'in bu akıl dolu metodunu şöyle anlatıyor:
"Üzerine gece karanlığı basınca, bir yıldız gördü.
"İşte Rabbim!" dedi. Yıldız batınca da, "Ben öyle batanları sevmem" dedi." (En'am/76) Hz. İbrahim zayıf noktadan güçlü olana yol almayı daha doğru buldu. Gök cisimlerinin görünürde en zayıf halkası yıldızlardı. Sonra aya yöneldi.
"Ay'ı doğarken görünce de, "İşte Rabbim!" dedi.
Ay da batınca, "Andolsun ki, Rabbim bana doğru yolu göstermezse, mutlaka ben de sapıklardan olurum" dedi." (En'am/77) Önce yıldızları sonra da ayı kadraja aldı ve onların iflah olmayacağını belleklerine işledi.
"Güneşi doğarken görünce de, "İşte benim Rabbim!
Bu daha büyük" dedi. O da batınca (kavmine dönüp), "Ey kavmim! Ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" dedi." (En'am/78) Hz. İbrahim Rasyonelizm'in bütün ögelerini bu delillendirmede kullandı.
Bize de yöntem öğretti.
İnsanların anlayacağı bir dille konuşulması gerektiğini, bu örnekte görebiliriz. Hz.
İbrahim'in son sözü de dikkat çekicidir.
"Ben, hakka yönelen birisi olarak yüzümü, gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Ben, Allah'a ortak koşanlardan değilim." (En'am/79)

PUTLARI NEDEN KIRDI?
Kur'an-ı Kerim Hz. İbrahim'in puta tapınan insanları Allah'a yönlendirirken takip ettiği yolu şöyle özetliyor:
"Andolsun, daha önce de İbrahim'e doğruyu bulma kabiliyeti vermiştik. Biz onu iyi tanırdık. Hani babasına ve kavmine: "Şu sizin tapmakta olduğunuz heykeller de nedir?" demişti. Onlar: "Biz babalarımızı bunlara tapar halde bulduk" dediler.
(İbrahim:) "Andolsun ki siz de babalarınız da açık bir sapıklık içindesiniz" dedi. Onlar: "Bize gerçeği mi getirdin, yoksa sen oyunbazlardan biri misin?" dediler. (İbrahim:) "Hayır! Rabbiniz, göklerin ve yerin Rabbidir. Onları yaratan O'dur. Ben de buna şahitlik edenlerdenim." dedi.
"Allah'a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra putlarınıza bir oyun oynayacağım." Derken (İbrahim) onların hepsini paramparça etti, yalnızca en büyüğünü bıraktı. Umulur ki ona başvururlar. Dediler ki: "İlâhlarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir." (Bazıları:) "Onları diline dolayan bir genç var.
İbrahim adında biri" dediler.
Dediler ki: "Onu halkın gözü önüne getirin. Belki şahitlik ederler." (İbrahim oraya getirilince) "Ey İbrahim! Sen mi ilâhlarımıza bunu yaptın?" dediler. (İbrahim:) "Hayır!
Belki şu büyükleri yapmıştır.
Konuşabiliyorlarsa onlara sorun!" dedi.
Bunun üzerine kendi vicdanlarına döndüler ve:
"Gerçekten sizler zalimsiniz!" dediler. Sonra yine eski kafalarına döndürüldüler ve: "Sen bunların konuşamayacağını çok iyi biliyorsun" dediler." (Enbiya/51-65) Hz. İbrahim puthaneye girdi ve elindeki balta ile büyük put hariç diğer bütün putları paramparça etti.
Sonra da baltayı büyük putun boynuna astı. Nemrud ve yanındakiler Hz. İbrahim'e bunu sen mi yaptın diye sorunca Hz. İbrahim büyük "puta sorun" dedi. Onlar; putların konuşmayacağını ikrar edince Hz. İbrahim şöyle demişti: Öyleyse Allah'ı bırakıpta size ne fayda ne de zarar veremeyen şeylere mi tapınıyorsunuz. Ayetler bunu şöyle anlatıyor:
"(İbrahim:) "O halde Allah'ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyen şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi.
"Yazıklar olsun size de Allah'tan başka taptıklarınıza da! Siz aklınızı kullanmaz mısınız?" (Onlar:) "Eğer bir şey yapacaksanız, onu yakın da ilâhlarınıza yardım edin" dediler. Biz de: "Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve selamet ol!" dedik." (Enbiya/66-69) Hz. İbrahim putların acizliğini de yine akıl ve vahiy eşliğinde kavmine gösterdi.
Samimi olup akıl sahibi olanlar inandılar; diğerleri yani bağnaz ve akılsız olanlar yollarına devam ettiler.

SORULAR
Soru 1) Şekere Alak Suresi okunup üflenince kişi sevdiğiyle barışırmış, doğru mu?
Cevap: Böyle bir bilgi ne Kuran-ı Kerim'de ne de sahih hadislerde bulunmaktadır. Bu tür söylentilere önem vermeyin.
Dua ve Kuran-ı Kerim tabii ki gerekir, ama bu yöntemle değil.
Soru 2) Allah, kitap ehliyle savaşmamızı emreder mi?
Cevap: Yüce Allah kâinata sevgi, barış ve anlayışla bakmamızı emreder. Bir ayette şöyle buyurulur:
"Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarından da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez. Şüphesiz Allah adil davrananları sever." (Mümtehine, 60/8) Bırakınız savaşmayı, bilakis iyilik yapmayı emrediyor Yüce Allah, karşı taraftan bir zarar gelmedikçe.
Soru 3) Sünnetler, ahirette kılınamayan farz namazların yerine geçer mi?
Cevap: Evet, böyle hadisler var. Peygamberimizin bazı hadislerinde kulun mahşerde hesaba çekilmesi esnasında eksik farz namazlarının nafilelerle tamamlanacağı beyan edilmiştir. (Tirmizi, Salat 305; Nesai, Salat 9)
Soru 4) Kaza namazı olan birisinin nafile namazları ve vakit sünnetlerini kılamayacağı doğru mudur?
Cevap:
Kazaya kalmış namazların kazasıyla meşgul olmak, nafile namaz kılmaktan daha önemli ve önceliklidir. Ancak vakit namazlarıyla birlikte kılınan düzenli nafileler (revatib sünnetler) bunun dışındadır.
Bu nedenle bu tür sünnetleri terk etmeyiniz.