Konunun uzmanı olunmadan kaleme
alınacak bir yazı yanıltıcı olabileceği
gibi, oldukça gerçek dışı yorumlara da
yol açabilir!
Gazetecilik ilkeleri açısından pek hoş
karşılanacağı söylenemez…
…
Bu da, benim ekonomi-spor-hukuk
gibi konulara fazla girmemem lâzım
demektir, pek anlamam zira!
Oysa, köşe yazarının önemli görevi
halkın sesini duyurabilmesine aracı,
hislerine de tercüman olabilmektir!
…
İyi de, maçı izleyip görüşlerimi dile
getirebilmek için hayatımı spora mı
adamış olmalıydım?
Ayıca öğünmek gibi olmasın ama,
faul'ü-ofsaytı-korneri de yani biliriz!
Demek ki, halkın gözünden futbol da
yazabiliriz…
…
Yüksek enflasyonu yaşayarak görmüş,
devalüasyonlarda perişan olmuş bir
toplumuz ne de olsa! Tafsilat dışında,
ekonomi dediğin de, halkın iliklerine
kadar yaşadığı tecrübeler değil midir?
…
Davası kötüye gidince, hâkime rüşvet
verip beraat ettiğini söyleyenlere çok
rastladık ömrümüzde, örneğin…
Bunu yazmak için de 'Hukuk
Allamesi' mi olmak gerekir illâ?
…
Farklı anlamda kullanmış da olabilir
belki ama, yargıçların 'vicdanı ile
cüzdanı arasında sıkışıp kaldığını'
ifade eden en bilgiç hukukçunun sözü
ile yukarıdaki paragraf arasında ciddi
bir anlam farkı yoktur!
O bir 'en üst düzeyden yargıç' biz ise
'yurdum insanı bir gazeteci'…
Elbette hukuk bilgimiz kıyaslanmaz
ise de tespitler bire bir çakışmaktadır!
…
Yargıç ve Savcıların büyük çoğunluğu
geçmişte (eski moda olmakla birlikte
zaruri olarak ifade ediyorum) solcu…
Mahkeme, CHP'nin arka bahçesiydi!
…
'Sağcı Hükümetler' bu yüzden ne
herhangi özelleştirme faaliyetinde
bulunabilir, ne özellikle üst düzey
memur tayini yapabilirlerdi…
Pek çok yasa, tayin, mahkemeden
dönmüş-iptal edilmiştir!
Sırf 'Telekom'un özelleştirilmesinde
iptal ve bu yüzden gecikme nedeniyle
memleket '20 milyar dolar' zarara
uğramıştır! Bakalım 'Galataport' da
zarar bugünkü durumda ne olacaktır?
…
Yargı, adalet dağıtmak için değil,
çoğu zaman, sanki hükümetin elini
kolunu bağlamak için kasten menfî
görev yapar izlenimi vermiş, toplum
hafızasında bu tür bir yer edinmiştir…
…
Bugün her platformda avurt dolusu
üfleyip mangalda kül bırakmayan
kahramanlara bakmayın siz…
İhtilâl dönemlerindeki 'Adli Yıl Açılış
Törenleri'nde, kürsüdeki mikrofondan
çiğnenen demokrasiyi konu edip, tek
eleştiri cümleciği sarf eden babayiğide
hiç rastlanmamıştır!
Normal zamanda bile Genelkurmay'a,
'hükümeti eleştiriye' katılım için
çağrıldıklarında, hiçbir yargı mensubu
bırak tepki koymayı, davete icabetten
imtinayı bile aklından geçirememiştir!
…
Birinci Sınıfa yükselip, artık emeklilik
bekler duruma gelen çoğu hâkimin
tavrı ise bir başka inceleme konusu…
'Orhan Veli'msi olacak belki ama;
Ne puan derdi…
Ne terfi kaygısı…
Bir elinde tokmak, bir elinde dosya;
Umurunda mı dünya!
…
'Öyle yıkamadık, bir de bunu
deneyelim' diye, bunlardan bazıları
Sol'dan-Paralel'e yatay geçiş yaptı…
Alt dudağı örten pos bıyıklar kesildi,
'sahte nurani' çehreye bürünüldü!
…
Sınav oyunuyla işe giren bir takım
genç hainlerle birlikte ortak hedef,
önce iktidarı yıpratıp sonra devletin
bir şekilde ele geçirilmesine katkıda
bulunmak şeklinde güncellendi!
…
Yine de, çoğunlukta olan dürüst
yargıç-savcılara güvenimiz tamdır…
Türkiye'de onlar sayesinde ebediyen,
'Adalet Mülkün Temeli' olacaktır!