Okurun tutmadığı yazar işten çıkartılınca;
"Patron baskıya dayanamadı!"...
...
Sapkın fikirlerini öteye beriye saçmaya
çalışan, yönetimden fırçayı yiyince;
"Ağzımı büzmeye yelteniyorlar!"...
...
İkazlara rağmen, iftira-hakaret gırla gidene
yazı işleri kapıyı gösterince;
"Hükümet zoruyla atıldım!"...
...
Hiç, "yoğurdum ekşi" diyeni yok!
...
İlginçtir, bunların uydurduğu hikâyelere
inanan da az değil!
...
Konunun nasıl saptırıldığına bir örnek;
...
"Doğan" grubunda yazarların hakaret-iftira
gibi sebeplerle çarptırıldığı tazminatlar şirket
kasasından ödendi yıllarca...
Bu miktar gün geçtikçe büyük rakamlara
ulaşmaya başlayınca, şirket bir karar aldı;
'Tazminata mahkûm edilen yazar, bunun hiç
olmazsa yüzde on beşini bundan böyle kendi
cebinden ödeyecektir!'...
...
Önce bir yaygara koptu...
"Sansürleniyoruz!"...
"Yazma özgürlüğü zedeleniyor!"...
...
Sonrasında ne oldu bilir misiniz?
...
Elinde, mahkemede kabul görecek belge,
bilgi olmayan, cart-curt etmeyi de bıraktı!
...
İftira, hakaret, kuştan-kediden alındığı iddia
edilen abuk-sabuk bilgiden oluşan uydurma
yazılar bıçak gibi kesiliverdi...
...
"Cep" devreye girince, konu kendiliğinden
tatlıya bağlandı!
...
Biliniz ki;
...
Bizim sektörde, özellikle yıllanmış yönetici
ve yazarlar, yüksek maaşlar ve primler
sonucu, zaten dünyalıklarını elde etmiş,
'ekmek parası' aşamasını çoktan geride
bırakmış kişilerdir...
...
"Boğazda yalı'da oturur, garibana
sağlanan imkânı eleştirir" denilenler de
genellikle bunlardır...
...
Her ne hikmetse, düşündüğünü
yazamadığını
baskı gördüğünü iddia edenler de bu avane
içerisinden çıkmaktadır... ...
Aslında, bunlar şöyle yapmalıdır;
...
Baskı gördüğü iddiasında olan varsa, kalem
ve kendi onuruna da düşkün ise istifa etmeli,
bu baskıyı da tüm detaylarıyla kamuoyu ile
paylaşmalıdır!
...
Hem baskı gördüğünü iddia edip...
Hem aynı yerde yazmaya-çizmeye devam
eden olursa, "onursuz" damgası yemekten
bundan böyle kurtulamamalıdır...
...
Ne oldu yani?
"Muhteşem Yüzyıl" yayından mı kalktı?