Bugünkü konumuz evililikteki batıl inançlar.
En ünlü batıl inancı biliyorsunuz. Nikah kıyılırken ayağa basma herkesin bildiği bir ritüel. Ayağa basanın, evde hükmünün geçeceğine inanılıyor. Buna katılıyorum çünkü kadın artık bu konuda bayağı üstün gözüküyor.
Ev sahibinin kendisinin düğün gününün akşam üstünde hapşırmasının şans getirdiğine inanılıyor. Acaba çok hapşırsak Milli Piyango'yu da kazanabilir miyiz?
Gelinin ya da damadın kendi doğum gününde evlenmesinin de şanssızlık getireceğine inanılır. Hayır bilmiyorum da gelinin olursa bayağı masraflı olacak. Hem doğum günü hediyesi hem de evlilik yıldönümü hediyesi...
Nikah yüzüklerinin damatlar tarafından alınması popüler bir alışkanlık. Bugün biz bu tutuma çok daha romantik anlamlar yüklesek de eski çağlarda gelinlerin takıları onun kocasına ait olduğuna dair sembollerden başka bir şey değildi. Duydunuz mu zilin sesini sevgili kadınlar.
Türkiye'de ise gelin ayakkabısının altına yazılan arkadaş isimlerinden hangisi silinirse, onun kısa bir zaman içinde evleneceğine inanılıyor.
Evlenen çifte pirinç atma geleneği zamanla şereflendirilmiş olsa da bu günlerde yerini kağıt konfetiler tercih edilmekte... O yüzden bereketsiz oluyor evliliklerin çoğu sanırım. Düğüne çağrılan davetlilerin toplamı çift sayıda olması evliliğe şans getiriyormuş, genelde şanslı rakamlar tek bilinse de...
LÜZUMSUZ BİLGİLER
Tokalaşma geleneği çok uzun yıllar önce başlamıştır. Eski çağlarda, erkeklerin hemen hemen hepsi silah taşırlar ve çoğunlukla sağ ellerini kullanırlardı.
Bir erkek karşısındakine dost olduğunu göstermek için elini karşısındakine uzatıp elini sıkardı.
Karşı tarafta aynı şekilde elini uzatmasıyla aralarında bir barış anlaşması imzalanmış gibi sayılırdı. Her iki tarafta kendilerini iyice güvende hissetmek için tokalaşma süresini uzatırlardı.
NE KADAR OLDU?
Interpol tarafından tüm dünyada aranan ve cinayetle suçlanan porno yıldızı Luka M., bir "Türk" tarafından tanınınca Berlin'de yakalanalı
6 YIL OLDU
FIKRA
Bir araştırmacı sabır ve dikkatle çalışarak iki fareye acıktıkları zaman burunları ile bir zile basmayı öğretti.
Üç gün sonra bu farelerden biri diğerine şöyle diyordu: "Enayiyi amma alıştırdık yahu... Her zile basışımızda peynir veriyor!"
AlkışlıYorum
Annem telefon edip iki gün sonra yanıma geleceğini söylüyor. Bunu duyar duymaz evde sıkıyönetim ilan edip dört bir yanı köşe bucak temizliyorum.
İki gün sonra ben gelmesini beklerken bir kez daha telefonum çalıyor: "Temizliği bitirdiysen söylüyorum, geleceğim falan yok, evini biraz toparlayasın diye dedim" diyor.
