Toplu mesaj göndermenin olmadığı, yalnızca tatil olacak diye insanların sevinmediği bayramlar, bayramlarımız...
O kesilmesin diye elinden geleni yapmak.
Akşama kadar orada hiç sıkılmadan eğlenmek.
BAYRAM MESAJLARINA GÖRE KARAKTER ANALİZİ
Her bayram mesajlardan kişilik analizi yapar olduk. Teknolojiyle beraber, bayram kutlamaları da ev telefonuyla aramaktan kısa mesaj atmaya doğru gitti. Kısa mesajlar ise biçim biçim renk renk adeta.
Nasıl mı? İşte böyle.
Her fırsatı sevdiği insana ulaşmak için kullanan bu kişi için işler oldukça zordur.
Tüm belirli günler ve haftalara hakimdir.
Kurban Bayramı'nda attığı mesajın aynısı Kabotaj Bayramı'nda da atma ihtimali olan ısrarcı bir kişidir.
O da ona yeter zaten. Çünkü özünde çok yalnızdır. Çok kadın hiç kadındır demişler zamanında.
Zaten hayata geliş amacı trollük yapmaktır.
Arka planda güller, şekerler konsepte ne uygunsa yollamaktan çekinmez hatta bu yaptığını çok hoş bir jest olarak düşünür. Hoş insanlardır aslında.
Resimli tebrik mesajı atan teyzenin bir yakını olması kuvvetle muhtemeldir. Bir tık daha öne geçip hareketli bayram mesajını göndermeyi öğrenmiş ve gün yaptığı grupta havasına hava katmıştır.
Bu kişinin isminin önüne gelebilecek bir titri de olması gerekir.
Avukat, diş hekimi gibi. Yazdığı mesajın sonuna titriyle isim ve soy ismini eklediğinde görev başarıyla tamamlanmış olur. Karizmatik tavrını her bayram böyle mesajlarla tamamlar. listelist.com
YALAN
Köyün zengin ağası Dursun, canı sıkıldığı için bir oyun düzenlemeye karar vermiş. YALAN SÖYLEME YARIŞMASI.
Dursun, inanacağı bir yalana 5 bin lira verecekmiş. Köyün bütün para gözleri orda toplanmış. Tabi Temel eksik kalır mı?, Sıra gelmiş Temel'e.
Temel:
-Ula benum babam, senun babana zamanında 5 bin lira borç vermiştur.
Ama baban vermemiştur. Şimdi görevimdur ki bu parayı senden almaya celdim. DURSUN HİDDETLE BAĞIRIR:
-YALANNNN .
Çakal Temel bastırır arkasından:
-Eğer yalansa yarışma ödülüm olan 5 bin lirayı alayım. Yok doğruysa babamın babana vermiş olduğu 5 bin lirayı ver...
AT MESELESİ
Temel ile İdris, bir gün 2 tane at almış.
Ancak bir tane ahırları varmış. İki atı da aynı ahıra koymuşlar. Temel demiş ki:
-Yav İdrus, biz ha punlari kariştiriruk.
Pen penumkinin yelesini kesayum daa!
"Ha çan temamdur" demiş İdris. Aradan bir iki gün geçiyor. Bir de bakıyorlar iki atında yeleleri kesik. Temel hemen olaya el koyup, -"Ulu uşağum baksana daa. İkusinin de yeleleri kesuktur. Pen penumkinin kuyruğunu kesayum, haçan sen kesmeyesun" demiş. Temel kendi atının kuyruğunu kesiyor. Bir iki gün sonra yine bakıyorlar iki atında kuyrukları kesik. Temel de İdris de hayvanların bir taraflarını kesmekten bıkıyorlar sonunda Temel bir çözüm söylüyor:
-Uşağum İdrus cel piz şöle yapalum.
Siyah olanı sen al beyazı ben...
SERÇE
Serçenin biri, bi bahar günü dalgın dalgın uçuyomuş. Bir anda farketmiş ki, bir yolun üstünde uçuyor ve karşıdan da motorsikletli bir adam geliyor. Her ikisi de çarpışmayı engellemek için ellerinden geleni yapmışlar ama nafile, serçe 'çotaaank' diye kaska çarpıp düşmüş.
Motorcu hemen atlamış motordan.
Koşmuş serçenin yanına. Serçe baygın yatıyor, kıyamamış, bırakamamış yolda.
Almış getirmiş eve. Eskiden kalma bir de kafesi var evde. Koymuş az biraz su, biraz da ekmek. Serçeyi de koyup kafesin içine vurmuş kafayı yatmış.
Bizim serçe bir müddet sonra ayılmaya başlamış. Daha tam seçemiyor ortalığı, hafif bulanıklık var yani. Bir bakmış parmaklık, ekmek, su falan var bulunduğu yerde. Birden telaşlanmış.
"Anaaa..." demis, "Motorcuyu öldürmüşüz be !"
EŞEK
Tiyatroda, ünlü oyuncu rolü gereği uşaklarına bağırır.
-Atımı getirin! O sırada münasebetsiz bir seyirci "Eşek olsa olmaz mı? diye seslenir.
Oyuncu hiç istifini bozmaz:
-Hay hay! Buyrun beyefendi!...
AlkışlıYorum
-Yol üstünde olduğu için önce bizim eve bayramlaşmaya gelen akrabalarımıza annemin teşekkürü; ''Öncelikle beni tercih ettiğiniz için teşekkür ederim.'' Otobüs şirketi ya kendisi, canım annem...
-Bu bayram annemle sadece görünen yerleri sildik, sonra da televizyon izleyip keyif yaptık. Görüntü yine aynı görüntü.
İtiraf ediyoruz, hiç pişman değiliz!
-Dedem soruyor, "Yılbaşı ne zaman yaza denk gelecek?" "Dede sen onu bayramla karıştırdın galiba, yılbaşı her zaman 31 Aralık'ta olur, bayram 10 gün öne gelir" diyorum. Bekliyor, bekliyor... "İnşallah yaza geldiğini görmek nasip olur" diyor. Hevesini kırmıyorum "Görürsün İnşallah" diyerek konuyu kapatıyorum.
-Bayramın birinci günü aramın biraz bozuk olduğu hatun kişilikten tüm rehbere gönderilmiş izlenimi verilmeye çalışılmış bir bayram mesajı geliyor telefonuma.
"Küskünlerin barıştığı, sevenlerin bir araya geldiği, rahmet ve bereket dolu bir bayram geçirmeniz dileğiyle. Bayramınız kutlu olsun. (İstanbul'da mısın?)"
-Davulcu büyük bir ısrarla kapıyı çaldı. Oğluma dönüp "Cebimden alıp ver oğlum" dedim. 100 lira vermiş. 3 gündür İstanbul'un tüm davulcuları bizim kapıda.
Davulcular arasındaki iletişime hayran kaldım.
-Beni bayramda Miniatürk'e götürüp, sonra da "Gördün mü sözümü tuttum, sana tüm Türkiye'yi gezdirdim!" diyen kocamı, ben de buradan magmaya gezmeye yolluyorum.
-Bayramın ilk sabahı, kapı çaldı. Diyafondan "Kim o?" dedik; heyecanlı, minik, nefis bir "Bayram çocuğuuu!" cevabı geldi. Çikolatalar feda olsun sana bayram lokumu!