Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Yalakasyuslar

Eklenme Tarihi 30 Ağustos 2025

"Şimdi, insan doğasının en ilginç türlerinden birinin gizemli dünyasına yolculuk ediyoruz…"

Kamera, loş bir ofis koridorunda sessizce ilerler. Kapının önünde pusuya yatmış bir silüet görünür.

"İşte karşınızda: Yalakasyus. Onlar, doğal ortamlarında çoğunlukla otoritenin birkaç metre çevresinde bulunur. Her an atılacak bir fırsat cümlesini beklerler. O an geldiğinde ise… avlarına yaklaşırlar."

Bir yönetici kapıdan çıkar. Yalakasyus hızla harekete geçer:

-"Efendim, bugün çok genç görünüyorsunuz… Acaba sırrınız nedir?"

"Yalakasyuslar, avlarını överek beslenirler. Onlar için iltifat, oksijen gibidir. Ne kadar çok övgü verirlerse, yaşama şansları da o kadar artar. Bazı bireyler, gün boyunca yalnızca bu yeteneklerini kullanarak kariyer basamaklarını tırmanabilirler."

Kamera, toplantı odasına girer. Bir grup yalakasyus birbirini fark etmiştir.

"Nadir bir olaya tanıklık ediyoruz… Yalakasyuslar arası övgü düellosu. Bu, doğada sık rastlanmayan bir rekabet türüdür. Ses tonları yükselir, cümleler daha da abartılı hale gelir."

-"Siz olmasanız bu şirket yok olurdu!"

-"Hayır efendim, siz sadece şirketi değil, tüm ekonomiyi ayakta tutuyorsunuz!"

-"Bence siz, geleceğin tarih kitaplarında kahraman olarak yazılacaksınız!"

"İltifatların şiddeti arttıkça, ortamda oksijen azalır. Bu düello, genellikle en yüksek sesli ya da en yaratıcı yalakasyusun zaferiyle sonuçlanır."

Kamera, otorite figürüne odaklanır. Yönetici, gururla gülümser.

"Ve işte ödül… küçük bir baş selamı, bir tebessüm. Yalakasyus için bu, günlerce yetecek bir enerji kaynağıdır.
Onlar, bu anı tekrar tekrar hatırlayarak yaşam döngülerini sürdürürler."

Kapanış sahnesi, otoritenin arkasından koşan yalakasyusu gösterir.
"Onlar, tarihin derinliklerinden günümüze kadar var olmuş; kralların, padişahların, müdürlerin çevresinde evrimleşmişlerdir. Ve biz biliyoruz ki… otorite var oldukça, yalakasyuslar da hep var olacaktır. Bu, doğanın en istikrarlı dengelerinden biridir."

BUNU BİLİYOR MUYDUN?

18. yüzyıl Fransa'sında patates büyük bir şüphe kaynağıydı. İnsanlar onun zehirli olduğuna, hatta cüzzam yaptırdığına inanıyordu. Kimse ağzına sürmek istemeyince patates tarlaları boş kaldı. Bunun üzerine kral akıllıca bir oyun oynadı: Patatesleri yasaklı ve "çok değerli" gibi gösterdi. Tarlaların başına asker dikti, sanki kraliyet hazinesiymiş gibi koruttu.

Halk da merakına yenik düştü: "Madem kral bile saklıyor, kesin bizden gizledikleri bir sır var!" Sonunda askerlerin gözünün önünde gizlice patates çalmaya başladılar. Böylece patates, Fransa'da şüpheli bir sebzeyken bir anda milletin sofralarının baş tacı oldu.

TESPİTLİ YORUM

@elimdetuzluk Misafir kalınan evde koltuğa serilirken 'Hiç çarşafa gerek yok valla' diye incelik yapmayın lütfen. O nevresim koltuğu sizden korumak için...