Lütfi Albayrak

LÜTFİ ALBAYRAK

Askerlik Efsaneleri

Eklenme Tarihi 14 Eylül 2016
Bugüne kadar birçok kişiden, özellikle de askerden yeni dönen bireylerden sayısız kez duyulmuş askerlik efsaneleri.

DUVAR NÖBETİ:
- Olum.. Şu bina var ya, heh işte o, taa yıllar önce bizim paşa burada yüzbaşı olarak görev yaparken o binanın duvarları boyanıyormuş. eleman da birileri gelir iz bırakır diye korktuğu için "bir mehmetçik şurada nöbet tutsun" demiş.
Geçen yıl mı ne. Paşa gene denetlemeye gelmiş buraları, bir bakmış o duvarın başında nöbet tutan bir asker var. "O ne yapıyor orada?" diye sormuş. "duvar nöbeti tutuyor" demiş bizim bölük komutanı. Meğer o yıldan beri ikinci bir emir gelmediği için orda duvar nöbeti tutulurmuş.
(3 ayrı kaynaktan dinlenmiştir. Aynı olay hem Van'da, hem Ankara Etimesgut'ta hem de Muğla'da vuku bulmuştur.)

CEZALI TANK:
- Olum, Birinci Dünya Savaşı'nda var ya...
Tankın biri operasyonun ortasında arızalanıyor, bunlar da ceza veriyorlar tanka, direkt zincirliyorlar oraya. Hala duruyomuş o orda. hatta cezalı ağaç falan da varmış.
(Belki doğrudur. Ama henüz bir arkadaşın arkadaşı dışında o tankı veya ağacı görene rastlanmadı)

SANCAK ÇALMA:
- Olum sancağı çalarsan direkt bitiyormuş askerlik. Tabi o gün sancak nöbeti tutan adamınki hiç bitmiyomuş.
(Askeri kanunlarda böyle bir madde yok)

KOPAN DÜĞME:
- Olum askeriz ya şimdi biz. Düğmemizi koparsalar 3 aydan başlıyor.
(Ne vukuat işledin de o düğmeyi koparttırdın diye yemediğin fırça kalmaz. Çarşını kitlerler)

HELİKOPTERDEN HELİKOPETERE ATLARKEN ŞARJÖR DEĞİŞTİRME:
- Olum çay ocağı Adem var ya. Bölük komutanı bunun annesine yazdığı mektubu görmüş. Herif "Anne. bugün, göklerdeydik yine. Helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmeyi öğrendik" yazıyomuş.
(Muhtemelen zamanında yaşanmış. Ama her ortamda da aynı mektubu yazan bir şahıs olmaz ki.

FORMDA TÜRK ASKERİ:
- Olum sen bu bizim İsa başçavuşun böyle tırto durduğuna bakma. Bunlar her sene spor testinden geçiyorlarmış. Hepsi 100 alıyormuş.
Yani barfiks, ipe tırmanma, teçhizatlı koşu falan, öttürüyomuş adamlar. E tabi Türk askeri.
(Muvazzaflarda öyle bir denetleme var. ama her yıl eşofmanları giyip halı saha maçı yapıyorlar. Zaten herkese yüksek not veriliyor.)

ASKERLİĞİN İLK GÜNÜ:
- Olum bizim komutan çok iyi bir tipe benziyor. Ben tuttum.
(1-2 gün sabret, tutmana daha var)

www.eksiseyler.com

ÖKÜZ SENDROMU
Boanthropy ya da öküz sendromu ismini duyduğunuz anda aklınızda neler canlandığını tahmin edebiliyoruz. Haklı olan kısımları kesinlikle var. Bu hastalıkta olan tam olarak; bir insanın insanlıktan çıkıp öküzleşmesi.
Hastalık genelde uykuda başlıyor ve kişi kendini büyükbaş bir hayvan sanıyor. Uyanınca da hastalıktan kurtulamayan kişi dağlarda otlanmak da dahil her hareketiyle bir büyükbaş hayvanı andırmaya başlıyor.
İsmi size komik gelebilir fakat Babil Kralı II. Nebulkadnezar'ın bile zamanında bu hastalığa yakalandığı ve otlanmaya başladığı kitaplarda yer alır.
Hasta olanlar için hayatı zorlaştıran bir diğer olaysa modern hayata geçiş. Yani bu kişiler kendilerini büyükbaş olarak hissetseler de modern dünyada hayvanların ne yazık ki yaşam alanları sınırlı… Bundan dolayı da psikolojik rahatsızlıkları da ortaya çıkıyor.
Hastalığın tedavisi için tek yapılabilen şey ise psikolojik destek, kurtulma ihtimali de şansa bağlı.

PENGUEN
Temel'i elinde tuttuğu penguenlerle beraber görünce,
- Bunu hayvanat bahçesine götür, diyorlar.
Bir müddet sonra Temel'le yolda dolaştığını görünce:
- Niye hayvanat bahçesine götürmedin?
- Hayvanat bahçesine götürdüm. Şimdi sinemaya cideyruz.

BEŞ PARA
Fadime Temel'i alıp alışverişe götürür.
Fadime o kadar çok eşya almıştırki Temel de beş kuruş kalmamıştır.
Fadime'ye
- "Sen beş para etmezsun ama birsürü eşya alayirsun" der.
Bunun üzerine Fadime;
- "Ya öylemi kanıtla o zaman" der.
Temel yoldan bir taksi cevirir ve sorar
- "Uşağum beni burdan üsçüdara ne kadara cötürürsün".
- "5 TL abi"
- "Peki ya karumla peraber ne kadara cöturursun"
- "Farketmez" cevabını aldıktan sonra Fadimeye dönerek;
- "Yaa pen sana dememuşmuydum peş para etmessun diye."