Şişmanlığın genetik olarak anne ve babadan çocuğa geçme riskinin olduğu yıllar önce bulundu. Anne ve babadan biri şişman ise çocukların şişman olma riski %40'dır. Annenin şişman olması, babanın şişman olmasına karşı risk yüzdesi daha fazladır. Yani her ikisinin de şişman olması, çocukların şişman olma riski %80'dir. Anne ve baba şişman olmasına rağmen çocuklarının şişman olmama riski ise sadece %20'dir. Demek ki çocuklarınızın ömür boyu kilo sorunu ile mücadele etmesini istemiyorsanız öncelikle, çocuğunuzu dünyaya getirmeden önce siz kilo sorunlarınızı ortadan kaldırın. Şimdi gelelim şişmanlık bulaşıcı mı?
Çoğu hastalık bulaşıcıdır. Çevreden, temastan, aksırmadan, havadan bizlere de bulaşabilir.
Şişmanlığın bulaşıcı olup olmadığı konusunda üniversitelerde bilimsel çalışmalar yapılmıştır.
Bazı bilim adamları soğuk algınlığı ve ishale neden olan bir virüsün, şişmanlığa neden olabileceği üzerine görüş bildirmişlerdir. Deneklere bu virüs enjekte edildi. Yapılan kan testinde:
Virüs verilen şişman deneklerin %36'sı, bu virüse karşı antikor üretirken
Zayıf olan kişilerde ise sadece %4'ü virüse karşı antikor üretti.
Çıkan sonuç kafamızda bir takım soruların oluşmasına neden oluyor.
Şişmanlar niye bu virüse karşı, zayıf olanlardan daha dirençsiz? Yapılan çalışmalar; şişmanlığın bulaşıcı olma ihtimalinin yine de çok az olduğunu ispatlıyor. Ama şişman olan insanlarda, zayıflara nazaran bu virüsün vücutlarında daha kolay oluşmasına yardımcı olmaktadır. İyi ki şişmanlık bulaşıcı değil. Eğer öyle olsaydı bugün dünyada çığ gibi büyük hızla çoğalan şişmanlık, tüm insanları obez yapardı. Siz siz olun şişmanlığı hızla artıran; kötü beslenme, hareketsiz bir yaşantı, kalitesiz uyku ve stresi kontrol edememe ilkelerini asla zihninizden
çıkarmayın.