Her şehirde alın teri ve ayak izleri duruyor. Kimse onun kadar çalışmamış.
Yüzündeki çizgiler çoğalmış da, ona muhalefet edenler oturdukları yerde genç kalmış.
Ya da geç kalmış!
Bir Başbakan düşünün, birçok şeyi değiştirecek gücü kendinde bulmuş.
Halk vermiş o gücü.
Derinliklere inmiş.
Gördük ki, derinlikler inilmez değilmiş.
Kimse onun kadar cesurunu görmemiş.
Bir Başbakan düşünün.
Künye taşıyan askeri araçların yolunu kesmiş. Önünü kesmiş ölümlerin.
Geçmişi kanayan, evleri yakılan insanların merhemi olmuş.
Ölümden korkmamış da, insanlardan mı korkacak demişiz.
Böyle bir Başbakan'ın yaptıkları iltifata tabidir.
Şimdi Tayyip Erdoğan'ın ayaklarına balık ağları atılırken.
Yollarına taş konurken.
Seçim mevsimi yaklaşırken, uçurumlar yaratılırken...
Amerikan ve İsrail tezgahları açılırken.
Olası bir fırtınaya sağır kalamayız.
Halk tarafından ve neden sevildiğini bilen bir Başbakan'ın içinden geçtiği zaman, şimdiki zamansa.
O zamanın içinde "Vizesiz Avrupa imzası" atılmışsa ve yollar belirleniyorsa.
Ve bu yolda durmak mümkün değilse.
Bu yollar yürünecektir.
Bu yola baş koyan biri için, yollara konan taşların hükmü olmuyor çünkü.
* * *
OLASI KATİLLER!
İzmir'de akademisyen Serpil Erfındak, eski kocasından korunma kararının bittiği gün bıçaklanarak öldürüldü.
Katil kocanın fırsat kolladığı ortadayken.
Korunma kararı verilen kocaların "olası katil" gerçeğini hesaba katmayanlar, bu cinayette hesap vermelidir.
Tehlike altındaki kadınlar, mevsimine göre korunmaz çünkü!
* * *
YARARI YOK!
Her ne kadar kadın milletvekilleri tarafından tepki gösterilen Meclis'teki küfür kıyamet hayatın önüne geçilmesi mümkün değil.
Tartışmayı bile beceremeyen, tartışırken sövmekten başka yol bilmeyen insanlar, aldıkları eğitimin ve bu topraklarda geçerli olan "duruşun" önüne geçemezler.
Ne acıdır ki küfür bazılarının yaşam biçimidir. İliklerine işlemiştir.
O yüzden ne kadar protesto edilse de bir yararı yoktur.
Kadın milletvekillerinin gösterdiği zarafete teşekkürlerimizi iletirken bu gerçeği inkar etmeyelim.
* * *
Sözün doğrusu dilin süsüdür.
* * *
Aynı bahçede oynayan çocukların oyunlarını bozmak, eskiden bu ülkede yoktu.
* * *
18 Aralık 2013
Mutluluk takvimi
* * *
Benim sevdam İstanbul'un
En büyük yangınıydı
Benim kalbim gözlerinin
Delisiydi çılgınıydı
Şimdi şehrin yalnızıyım
Gecelerin ayazıyım
İçimde cam kırıkları
Hiç dinmeyen bir sızıyım
Tanırsın beni, beni tanırsın
Bendeki acıya
Zor dayanırsın
İnkar edemezsin
Sen de çok sevdin
Halimi bir görsen
Çok utanırsın
Hakkı YALÇIN