Ergün Diler

ERGÜN DİLER

Tarihi 27 Aralık 2022

Türkiye’nin seçimi!

TÜRKİYE seçimlere giderken etrafımızda da önemli gelişmeler olmakta. İçerideki olayları sağlıklı değerlendirebilmek için DIŞARIDAN da bakmayı bilmek şarttı. Birkaç gün önce önemli bir ATIŞMA yaşandı.
Pek fazla haber de olmadı.
Çin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi oturumunda Türkiye'yi Suriye'deki PKK/ YPG mevzilerine hava operasyonları düzenlediği ve kara harekatı başlatma tehdidinden bulunduğu gerekçesiyle suçladı. Türkiye ise bu suçlamalara tepki göstererek karşı çıktı. Çin'in BM Daimi Temsilcisi Yardımcısı Geng Shuang, "Biz kararlı bir şekilde Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliğini korumalıyız.
Suriye'de güvenlik konusundaki istikrarsızlık sürüyor. Sınır ötesi operasyonlar dursun diyalogla çözüm aransın..." diyordu.
Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu ise "Hiçbir ülkenin terörle mücadelemiz konusunda bize ders verme hakkı yok.
Güvenliğimiz için her adımı atma kararlılığımız tam..." cevabını verdi. Türkiye Çin ile kontrollü gerginlik yaşarken, Tahran ise Pekin ile 25 yıllık DERİN bir anlaşmaya imza atıyordu. Geçen yıl atılan imzalarla iki ülke arasında petrol üretimi, taşımacılığı ve güvenliği sağlama alınıyordu.
Kuşak Yol Projesi kapsamında kritik olan demiryolu, karayolu ve limanların alt yapısının geliştirilmesi öngörülüyordu.
Ayrıca bankacılık işlemlerinde milli para kullanılarak, savunma ve bilgi teknolojileri gibi stratejik sektörlerde yoğun işbirliği yapılması kararlaştırılıyordu...
Yani Çin'in İran'ın petrolüne talip olduğu ve bu alandaki en büyük oyuncu olduğu SIR değildi. Yakınlaşma büyük hızla sürüyordu.
Cinping, Kazakistan'da 2013'te YENİ İPEK YOLU'nu ilan ediyor pek çok ülkede taşlar yerinden oynuyordu. Türkiye'ye de o tarihten sonra bir bakın.
Neler oldu görün.
Devam...
Yaşadığımız türbülanslara devamlı olarak yerel gözlükle bakıyoruz. Oysa yerkürede koca koca güçler çatışmakta.
Çin neden ESAD'ın yanında yer alıyor? Neden Türkiye'nin operasyonlarına karşı çıkıyor? Barış Pınarı'nda niçin "Türkiye doğru yola dönmeli açıklaması" yapıyordu?
Çin'in Suriye ile sınırı mı vardı! Elbette hayır. Ancak KÜRESEL ÖLÇEKTEN bakıldığında İran-Irak ve Suriye üzerinden AKDENİZ'de güç olmak isteyen bir Çin ve KUŞAK YOL PROJESİ görülmekteydi. Daha öncesi vardı. ABD YEŞİL KUŞAK ile Sovyetler'i İSLAMCI BİR YAPIYLA ÇEVRELEMEK İSTİYORDU. Çünkü SOVYETLER ÖTEKİ'ydi.
Konumlanma buna göre yapılıyor, roller dağıtılıyordu.
Türkiye'de de bu kapsamda bazı gruplara önemli vazifeler verildi. 1980 DARBESİ ile bunlar hızlandı. ABD, İran'daki bu görevi Şeriatmedari'ye verdi. 1960'larda ayaklanma çıkıyor ve Şah, HUMEYNİ'yi tutukluyordu. Devreye Şeiratmedari giriyor "Türkiye'ye sürgüne yollayayım" diyordu.
Fransız istihbaratı boş durmuyor ne yapıp edip Humeyni'yi Paris'e alıyordu.
Oradan verdiği destekle ABD'nin istediği İSLAMCI çizgi kırılıyor kazanan FRANSA oluyordu! Humeyni dönüyor, Şeriatmedari tasfiye oluyordu. Kazanan Fransa'nın yönettiği İSLAMİ AKIM oluyordu! Buna benzer bir gelişme burada da hayata geçiyordu. ABD kendi çizgisini kurmaya çabalarken ORDU İÇİNDE BİR KANAT rahmetli ERBAKANAVRUPA'dan ülkeye davet ediyordu. Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur işin başındaydı. "KENDİ UÇAĞINI KENDİN YAP" diyor ve ABD'ye karşı çıkıyordu. Fransız MİRAGE uçaklarını tercih ediyordu.
Aslında ABD burada da başarılı olamıyordu. O dönemlerde...
Kağıt üzerinde bakıldığında ABD'nin SOVYETLER ile şimdi de RUSYA ile DENGE kurmasına karşı çıkan güçler vardı. Fransa ile bir denge kurmasına en çok itiraz ise ABD'nin kendi içinden geliyordu. Ve bu KÜRESEL mücadeleye dönüşüyordu.
İşte o noktadan sonra ABD karşısına hem AVRUPA'yı hem ÇİN'i alıyordu... Almak zorunda kalıyordu.
ORTADOĞU'da sınırları çizen İngiltere olsa da AVRUPA özellikle FRANSA etkiliydi.
DEAŞ ve YPG meselesinde görüldü ki kendi çıkarları için her örgütle bağ kurulabiliyordu!
Bölgenin ana oyuncusu Türkiye doğal olarak bundan en büyük zararı gören ülke oluyordu.
Tahran'da 13 Eylül'de "ahlak polisi" olarak bilinen İrşad devriyeleri 22 yaşındaki Mahsa Amini'yi gözaltına aldı. Genç kız hastaneye kaldırıldı. İşkence gördüğü söylenen Amini üç gün sonra öldü ve ülke karıştı.
O günden sonra başlayan olaylarda 500 kişi hayatını kaybetti. Olaylar her şehre sıçradı. Gerginlik bir türlü azalmadı. Yine uzaktan bakıldığında AMİNİ'nin öldürülmesinden önce de olaylar vardı. 2017-2018- 2019'da da ülke türbülansa giriyordu. Mesela 2019'daki olaylar tam 24 gün sürdü. Şimdi ise bir türlü bitmek bilmiyordu.
Yerel bir nedene bağlı olsa da içerisini karıştırmak isteyenler devredeydi! İran'ın KÜRESEL POZİSYONU ortadaydı. Aynı şekilde birkaç gündür PARİS diken üstündeydi. Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne silahlı saldırı düzenlendi. Tetiği çeken 69 yaşında bir IRKÇI olaydan sonra yakalandı. Ancak olaylar patladı. Avrupa'nın çeşitli başkentlerine yayıldı. Ortalık savaş alanına döndü. Ve olaylar tüm hızıyla devam ediyordu.
PKK/YPG meselesi de KÜRESEL SAVAŞIN ODAK NOKTALARINDAN biriydi.
Avrupa da, ABD de, Çin de, Rusya da işin içindeydi. Herkes kendi çıkarı için gerekeni yapma niyeti taşıyordu. Türkiye KARA HAREKATI'nı işaret edince herkes SES veriyordu.
CENTCOM da, Çin de, Rusya da, AVRUPA da...
Çin'in tepkilerini "İRAN" diye okumak da mümkündü tabii...
İşte Türkiye seçime giderken AK PARTİ-MHP bir yanda, 6'lı masa diğer yandaydı.
KÜRESEL MÜCADELE bu seçimde hiç olmadığı kadar görünecekti. ABDAVRUPA- ÇİN-RUSYA gibi önemli eksenlerin bilek güreşi burada SANDIĞA yansıyacaktı... "ADAY KİM OLACAK?" sorusunun cevabından çok KÜRESEL POZİSYONUMUZ NE OLACAK SORUSUNUN CEVABI ARANMALI...
Çünkü Erdoğan dışında şu an ki ÇİZGİYİ sürdürecek bir isim 6'lı masada görünmüyor.
Başkan Erdoğan'ın kaybetme ihtimalini çok zayıf görsem de MASA'nın kazanması halinde Türkiye'yi nereye götüreceği bilinmeli. EN azından tartışılmalı...
Herkesin verdiği OY'un nereye gideceğini bilmek hakkı.
Bence isimleri bırakıp biraz buraya kafa yormak gerekiyor sanki...