BUGÜN birkaç örnek üzerinden giderek olan biteni anlamaya çalışalım...
İngiltere'den başlayalım...
Eski MI6 şefi Richard Dearlove, İngiltere'nin bilim sektörünün 'kötü niyetli Çin Komünist etkisi' tarafından tehlikeye atıldığını söyledi. "Bu nedenle Çin, Covid'in Wuhan'daki laboratuvardan sızdırılmadığı yönündeki parti çizgisini papağan gibi tekrar ediyor..." dedi.
Eski MI6 patronu daha başka şeyler de söyledi...
Mesela İngiltere'deki üniversitelerin Çin fonlarına bağımlı hale geldiğinin altını çizdi.
Takip edenler bilecektir efsane isim DEARLOVE daha önce "VİRÜS İNSAN İCADI" diyerek tüm dikkatleri üzerinde toplamıştı... Konuya yakın bir de AUKUS vardı!
Avustralya, Fransa ile 37 milyar dolarlık anlaşma imzalıyor ve geleneksel DENİZALTILAR alıyordu! ABD devreye girdi. Anlaşma çöpe gitti. ABD-İNGİLTERE nükleer başlıklı en az 8 denizaltıyı Avustralya'ya verecekti...
Bu anlaşmayı duyan Macron, "Sırtımızdan bıçaklandık" diyerek tepki vermişti.
Gelelim WikiLeaks'e...
ABD'nin savaş ve insanlık suçlarını gözler önüne seren gizli belgeleri yayımlayan WikiLeaks kurucusu hakkında Britanya Yüksek Mahkemesi'nden 'ölüm ilanı' gibi karar çıktı. Mahkeme, Julian Assange'ın ABD'ye iadesinin yolunu açtı.
ABD'nin bastırmasıyla gizli belgeleri yayımlayan Assange'ın, Amerikan topraklarında casusluk suçlamasıyla yargılanmasına kapıyı araladı.
Assange'ın gazetecilik yaptığını kabul etmeyen Washington, WikiLeaks kurucusunu 1917 tarihli Casusluk Yasası'na dayanarak 175 yıl hapis talebiyle yargılayacağını açıklamıştı. 50 yaşındaki Assange'ın, casusluk, hükümet bilgisayarlarını hackleme, komplo, yayımladığı gizli belgelerde geçen kişilerin hayatlarını tehlikeye atma dahil 18 farklı suçlamadan mahkum olma durumu var. Onu neyin beklediğini yakında göreceğiz... ABD "Assange suçunu kendi ülkesi olan Avustralya'da çekebilir..." önerisi de yapmıştı...
Yıllardır ABD ile İNGİLTERE arasında sorun haline gelen ASSANGE düğümü bir anda çözülüyordu! Biden faktörü devredeydi...
İngiltere ASSANGE üzerinden ABD'ye jest yaparken aynı saatlerde Başkan Biden, 111 ülke lideriyle ÇEVRİMİÇİ DEMOKRASİ ZİRVESİ düzenliyordu...
Zirvenin amacı otoriter rejimlerdeki artış karşısında küresel demokrasiyi desteklemekti. Türkiye gibi Azerbaycan gibi Macaristan gibi ülkeler, 111 içerisinde bulunmuyordu. Tabii ki ÇİN de yoktu. Zirvede Biden alternatif medya için 424 milyon dolar ayırıyordu.
DEMOKRASİ ZİRVESİ olurken çok garip ancak çok etkili bir açıklama geldi.
Açıklamanın sahibi Putin'di... Rusya Devlet Başkanı Putin, 1990'lı yılların ortalarında hükümette CIA'in kadrolu görevlilerinin çalıştığını anlattı. Sivil Toplumu Geliştirme Konseyi toplantısında konuşan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, "2000'li yılların başında hepsini temizledim, ancak 1990'lı yılların başında, hükümet yetkilileri, danışman olarak çalışıyorlardı. Daha sonra bunların ABD'ye ait CIA'in çalışanları olduğu anlaşıldı" ifadelerini kullandı.
Putin, bu kişilerin CIA çalışanı olarak Rusya'da özelleştirme sürecinde yer aldıkları için ABD'de dahi cezalandırıldığını, bunun ABD yasalarına aykırı olduğunu ekledi.
Yani Putin, ALMAN KÖKENLİ AİLELERİN kurduğu CIA'yi hedefe koyuyor KÜRESELCİLERİ İŞARET ediyordu.
Bilindiği gibi İngiliz ekolü de FBI'ı kurarak bu yapıya cevap veriyordu. ABD içinde ya da dışında bu iki kurumu hep karşı karşıya görürüz. Nedeni İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'ndan sonraki yapılanmadır. Daha önce defalarca yazdığım gibi KÜRESELCİ ANLAYIŞA sahip olanlar yani SOROS'un başını çektiği EKOL kendi deyimleriyle 180 milyar dolara SOVYETLER'i ele geçirmişlerdi. ABD'nin CUMHURİYETÇİ kanadı Putin'e destek oluyor, petrol fiyatlarını uçuruyor Kremlin'in OLİGARKLARA yani SOROS EKOLÜ'nün emanetçilerine operasyon yapıyordu.
YUKOS'un patronu Mihail Hodorkovski bunları başında geliyordu. Petrol kralı Hodorkovski'nin AÇIK TOPLUM üzerinden Kremlin'e açtığı savaş hala sürmekteydi.
Hodorkovski'nin dışında 20 kadar OLİGARK, Putin tarafından tasfiye ediliyordu. Sovyetler'i ABD batırıyor, dağıtıyor diğer ABD ise Putin'i güçlendiriyor ayakta kalmasını sağlıyordu...
Aynı anda yani Assange iade edilmek için kapıya sürülürken, Putin bu çıkışı yaparken TRUMP için de YOLSUZLUK DAVASI açılıyordu...
Bu dengede Biden bir adım İngiltere'ye atarken iki adım da Londra Washington'a doğru atmaktaydı...
Türkiye'nin izlemesi gereken bu politikaydı...
ABD Başkanı Biden'ın Ankara'ya uzak kaldığı soğuk baktığı SIR değildi... 111 ülke davet edilirken Türkiye gibi önemli bir müttefik çağrılmıyordu. Az şey değildi bu... Her zaman bu iki başkentin BİLEŞKESİ önemliydi...
Yani Washington-Londra arasındaki trafik iyi etüt edilmeliydi... DÖVİZ KURLARINDAN FAİZ'e, BORSA'dan ENFLASYONA oradan da muhalefetin tepkilerine kadar pek çok parametreye yakından bakmakta fayda vardı.
