NEDEN bir anda ülkede tansiyon fırladı? Gelin isterseniz dışarıdan dolanıp bakalım...
Biliyorsunuz olan biteni asla ve kat'a olduğu şekliyle kabul etmem. Arka planına bakarım. Gelin bunu bugün birlikte yapalım...
Joe Biden seçildi, BEYAZ SARAY'a geldi. En çok konuşulan konu, üzerine yemin ettiği İNCİL'di...
İncil'in boyutu ve üzerindeki işlemeler MASONLUK ve İLLUMİNATİ gibi yakıştırmalarla süslendi!
Ancak gerçek başkaydı.
Biden'ın yemin ettiği İNCİL dedelerinden kalmaydı. İngilizce konuşan Roma-Katolikleri tarafından kullanılan bir Douay-Rheims baskısıydı.
İncil üzerindeki tartışmalar asıl gerçeği yani SİYASİ MESAJI engellemeye yönelikti. O İNCİL üzerine ilk yemin eden kişi, suikastla öldürülen John F. Kennedy idi! Biden, Douay-Rheims İncili'yle yemin eden ikinci ABD Başkanı oluyordu...
İNCİL üzerinden ABDİTALYA- ALMANYA birleşiyordu! Ya da ABD ile AB diye de okuyabiliriz bu mesajı...
Zaten bu İNCİL'in gücü de PROTESTANLARIN tercümesine itirazdan kaynaklanıyordu...
Yemin eden Biden geldi, Çin'e ilk mesajını verdi. Avrupa'yı yanına alacağını açıkladı.
Zaten yemin ederken tercih ettiği İNCİL bunu söylüyordu...
Çin kontrol edilmesi gereken ülke konumuna gelince ABD'nin gölgesi gibi olan Japonya ilk tepkiyi verdi.
Japonya'nın 12 büyük markası, Uygur Türkleri'ni zorla çalıştıran Çinli şirketlerle iş anlaşmalarını iptal edeceğini açıkladı.
Bu şirketler arasında Sony ve Toshiba da var!
Biden, Çin gibi Rusya'yı da hedefe koydu. Sürpriz de değildi bu. Ancak ilginç olan bir kitaptı! Eski CBS yapımcısı Ira Rosen yeni kitabında çarpıcı bir iddia ortaya attı. Rosen, cinsel taciz ve çocuk istismarı suçlarıyla tutuklanan ve cezaevinde ölü bulunan Jeffrey Epstein'in sevgilisi Ghislaine Maxwell'le konuştu. SIR'ların prensesi Maxwell'i zor da olsa konuşmaya ikna eden Rosen, görüşmede "Epstein'in elinde Bill Clinton ve Donald Trump'a ait gizli çekilmiş videolar var" diyordu...
Rosen, 2016 seçimlerinden kısa bir süre önce Maxwell ile bir araya geliyor ve "Trump'ın gizli kasetleri olduğunu itiraf etmesi için" bastırıyordu.
Rosen, ona "Kasetleri ver. Epstein'in herkesi kameraya kaydettiğini biliyorum. Trump'ın küçük kızlarla yer aldığı kasetleri istiyorum" diyordu. Maxwell ise "Kasetlerin yerini bilmiyorum. Ancak ortaya çıkmazsa Trump seçimi kazanacak..." yorumunu yapıyordu... Maxwell görüşmeyi bitirirken "Ben bir medya baronunun kızıyım.
Sizlerin nasıl düşündüğünüzü biliyorum. Trump'ın kasetleri çıkarsa, Clinton'ın da çıkmak zorunda" sözleriyle noktayı koyuyordu... Düşünün İKİ ADAY ABD BAŞKANLIĞI için yarışıyor ancak ikisini de bitirecek olan isim JEFFREY EPSTEIN...
Şaka gibi ama değil.
Şimdi buradan direksiyonu içeriye kıralım...
Başkan Erdoğan bir süre önce MİLLİ GÖRÜŞ çizgisinin önemli ismi Oğuzhan Asiltürk ile görüştü.
Evde gerçekleşen görüşme herkes için anlamlıydı.
Benim için de... Bu ziyaret herkesin yazdığı çizdiği gibi Erdoğan'ın DESTEK ARAMASI MIYDI?
Soruyu başka türlü de sorabiliriz! Acaba Erdoğan MİLLİ GÖRÜŞ üzerinden ALMAN EKOLÜNE göz mü kırpıyordu? Hatta AK PARTİ İstanbul İl Başkanlığı için de aynı ekolden gelen isimlerin öne çıkması tesadüf müydü?
Oğuzhan Asiltürk, yaklaşık bir ay önce gerçekleşen görüşme sonrası "İttifaklar konusunda seçime bir hafta kala karar verilir. Ondan önce bunu açıklarsam bir bölünme meydana gelir" dedi. Parti içinden muhalif sesler hemen tepki verdi:
Saadet Partisi, krallıkla yönetilmiyor... Başkan Erdoğan gerçekten muazzam bir dengede muazzam bir hassasiyetle adım atıyor. Son tahlilde ya ABD-AB ittifakı ya da Londra'nın başını çektiği ittifak rahatsız olacaktı.
Ki bunu yapılmak istenecek olan ekonomik operasyonlarla görecektik.
Bu arada BAŞKAN ERDOĞAN, Berat Albayrak konusunda bir çift söz etti. DIŞARIDA birileri anında rahatsız oldu.
Bunu KURA yaptıkları küçük müdahalelerle hissettirdiler. Denge bu...
Olaylara böyle bakın!
Türkiye'nin içinden geçtiği dönemi de bunlara bakarak yorumlayın.