TERÖRİST elebaşı CEMİL BAYIK dünyanın en saygın ve etkili gazetelerinden biri olan Washington Post'ta yazdı. Şaka gibi ama yazdı.
Teröristbaşı Bayık köşesinde coştu...
"Şimdi Kürtler'le Türk devleti arasında barış zamanı. Bunu harcamayalım" diyerek başlayan Bayık "Uzun süredir devam eden bu sorunu kalıcı bir çözüme ulaştırmak için önümüzde bir fırsat var. Bu fırsatı kaçırırsak bir nesil boyunca benzer bir fırsat göremeyebiliriz" dedi ve ekledi: "Kürt meselesinin yalnızca Erdoğan'ın partisiyle diyalog kurarak çözülebileceğini düşünecek kadar saftık..." Bayık ABD'ye "Gel bu işi sizin katkınızla bitirelim" çağrısı yapıyordu. Yazıyı o yazmadıysa onu yöneten akıl bunun altını çiziyordu.
Bilemem. Ama benim ilgilendiğim Trump- Erdoğan yakınlaşmasına itiraz eden kimdi ve bu YAZI emrini kim vermişti?
Ben işin bilinmeyeniyle uğraşıyordum.
İlgimi çeken nokta burasıydı. Yazıyı görür görmez iletişime geçtiğim dostlarımdan bilgi akışı başladı. NET olanları alt alta koyduğum zaman işin ucu PENTAGON'a çıkıyordu. Daha da derinlere indiğimde, inmek istediğimde ise bir isim karşımdaydı.
Şaşırmadım ama yine de "Bu ne hız" diye aklımdan geçirdim. Biliyorsunuz Washington Post BAŞKAN deviren bir gazetedir. ABD DERİN DEVLETİ'nin kalbi orada atar! O nabız atışını duymak zor değildir. İşte böyle bir operasyon için JEFF BEZOS'a emir vermek şarttı.
Bunu kim yapmıştı! Takibi hassas şekilde sürdürünce karşıma WEST POINT ekolü çıktı. Pompeo'nun arkadaşı olan MARK ESPER'in yayın için yolu açtığı bilgisine ulaştım. Yazıyı isteyen ve yayınlatan aynı ekipti. Doğrudan Trump-Erdoğan yakınlığı hedef alınıyordu. Belli ki tansiyon kolay kolay düşmeyecekti... Giden isim Patrick Shanahan'dı! Arkada ANKARA'ya yazdığı sert ve yakışıksız mektup bırakmıştı. Doğrudan tehdit ettiği satırlar kalmıştı. Yerine gelen ise hiç düşünmeden PKK'yı Washington Post'a taşımıştı...
Bu konu böyle. Gelin biraz daha derinleşelim. Ve bütün bunların olma nedenini bulalım... İçerideki siyaseti de böylelikle daha rahat okuma şansımız olacaktır... AKDENİZ'e inelim...
ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu Masası'ndan eski diplomat Jon. B. Alterman, Akdeniz'i ve o bölgedeki petrolü en iyi bilen kişilerden biridir.
Şu anda Zbigniew Brzezinski Küresel Güvenlik ve Jeostrateji Başkanı olarak da görev yapan Jon. B. Alterman, Avrasya konusunda da uzmandır. Brzezinski'nin "Avrasya'yı yöneten dünyayı yönetir" sözünü unutmadan devam edelim... Alterman çalıştığı kurumdan da anlaşılacağı gibi Brzezinski'nin manevi oğludur. Aralarında çok hassas ve önemli bir bağ vardı. Bütün gizli çalışmaları ölümünden önce Jon. B. Alterman'a teslim eden de Brzezinski'ydi. Önceleri Pentagon'un soğuk yaklaştığı Alterman, kendini Büyük Amerika için adadığı konusunda silah şirketlerini de ikna etti.
Durum böyle olunca haliyle kapılar sonuna kadar açıldı. Arkasına büyük bir gücü de almış oldu. Alterman, Pentagon'un birkaç ay içinde mutlaka Güney Kıbrıs'a birkaç bin askeri konuşlandırmasını istedi. Libya operasyonuyla birlikte büyük üçgeni (Güney Kıbrıs-Libya-İsrail) de sağlayacaklarını işaret eden Alterman, aksi takdirde Akdeniz'i kaybedeceklerini söyledi. Libya'da Türkiye karşıtı hareketlerin başlamasını, Kıbrıs'a bilerek füze atılmasını bir de böyle değerlendirmek gerekmekte. Akdeniz'in yeraltı zenginliklerinden çok ticaret savaşlarının da merkezi olacağını belirten Jon. B.
Alterman, "Akdeniz'i deniz veya yeraltı kaynakları olarak değerlendiremezsiniz.
Petrol ve doğalgazın yüzde 70'ini içinde veya çevresinde barındıran denizdir Akdeniz. Özellikle Akdeniz'i Kızıldeniz' e bağlayan ve günlük 10 milyon varil petrol taşımacılığının yapıldığı Süveyş Kanalı da Akdeniz'den yönetilir. Bunu görmezden gelemeyiz. Akdeniz, petrolün Avrupa'ya ulaşacağı geçiş noktası. Bunu sessizce kimseye bırakamayız. Savaş gemilerimizin Akdeniz'de olması çok önemli. Ancak Güney Kıbrıs'ta Amerikan üniforması çok değerli" dedi. Pentagon, Alterman'ı dinleyecek. Son gelinen nokta bu gibi...
Onun raporunu hemen devreye sokacak. Bunu anlamakta zorlanmıyoruz.
Tabii Pentagon içindeki bir grup bu plana karşı. Bunu da görmezden gelmemeliyiz.
Bu da görünmeyen gerçeklerden biri! İki perdeli PENTAGON! Avrupa'nın enerji vanasını elinde bulundurmak isterken, Kuzey Afrika'yı kaybetme ihtimalinin de olduğunu söyleyen çok önemli generaller var. Akdeniz kızgınlığının Washington'a büyük darbeler vuracağını söyleyen generaller çoğalıyor.
ABD'nin bugün dünyada tek süper güç olduğunu kabul edersek, attığı adımların etkisinin de o derece güçlü olacağını görüyoruz. Tabii Akdeniz en riskli bölge.
Çünkü birkaç ülke yok. Orada ülkeler, ittifaklar ve planlar çarpışıyor. Sadece Amerika'nın istedikleri olmayacak.
Ancak Pentagon sadece kendi planlarına uyanlarla adım atmaya niyetli. İşte bu da riskleri beraberinde getiriyor.
Jon. B. Alterman, bu risklere de dikkat çekiyor. Fransa'nın bile planın içinde olmasında fayda olduğunu söylüyor. Tabii Pentagon'da Fransız kelimesi tarihinin en antipatik döneminde. Fransız generallerin eğitimleri bile Pentagon'da yasaklandı.
Bilgi paylaşımları tamamen bitti. Ancak Jon. B. Alterman ısrarla Fransa ile ortaklıktan söz ediyor.
Pentagon'da Trump'a rağmen, arkasındaki güce rağmen AKDENİZ tartışılıyor. Haliyle AKDENİZ'in en güçlü ülkesi TÜRKİYE. Kimse bizi karşısına almaya cesaret edemiyor. Kolay değil bu. Ancak bizi masadan atmak için, en azından verdikleri paya razı etmek için de geleceklerdir. Bundan şüphe etmemek gerekiyor. Pentagon'da bunlar olurken, Rus denizaltısını vururken tek bir yerde KIRMIZI ALARM durumu olmuyordu.
Pekin'de, Brüksel'de, Ankara'da, Washington'da OLAĞANÜSTÜ durum ilan edilirken sadece İNGİLTERE sessiz kalıyor ve izliyordu! ABD tek başına istediği payı alma şansına sahip değil.
Tablo böyle. Pentagon'daki generallerin pek çok kısmı bunu görmekte. Ama hala TÜRKİYE'yi karşıya alarak gelmek isteyenler var. Bakalım Trump mı karşısındaki ekip mi kazanacak. ABD'nin bize karşı atacağı kesin adım önümüzdeki hafta belli olacak. Biz kazanacağız ama uğraştırmasalar...