Bir gazetede dün Prof. Sedat Laçiner'in "1 Mart 2003'te
TEZKEREYE HAYIR diyerek
ABD'ye çuval geçirdik. Onlar da şimdi bizi değil PKK'yı seçti" sözlerini okuyunca gülümsedim...
Bu sözler beni bir hafta önceye götürdü...
"Dış politikada daimi dost, daimi düşman yok; daimi ortak menfaat var" diyen bir dostumla uzun bir aradan sonra İstinyePark'ta oturup karşılıklı kahve içtik. Geç saatlere kadar süren tartışmanın merkezinde
ORTADOĞU, TÜRKİYE ve
ABD vardı.
Arap coğrafyasını herkesten iyi bilen dostum,
YILLARIN POLİTİKACISI apoletiyle elindeki fincanı masaya fırlatarak daha önce hiç görmediğim bir ruh haline büründü. Ve başladı sıralamaya:
Kore'de pusuya düştük, arkamızdan kaçtılar...
Küba'da pazarlık yapıldı ihanete uğradık.
Pislikleri kaldı.
Irak'ta General Kasım ihtilal yaptı, Bağdat Paktı'nı yıktı. Pakt'ta müttefikimizdi, bizi yalnız bıraktı.
Suriye Nasır'ın kucağına atıldı; müdahale etmek istedik, yine yalnız kaldık.
Kıbrıs'ta Türkler öldürüldü.
10 yıl bir şey yapamadık. İhanete uğradık.
Yunanistan'la olan bütün ilişkilerde arkamızdan vurulduk.
Kıbrıs'a her girişimizde
"silahları kullanamazsın" uyarısıyla karşılaştık.
Rus uçaklari Sinop'a, Samsun'a geldi gitti; bir şey yapamadık.
Güneyde, Suriye'de kara ve denizde askeri üsler kuruldu.
Ağzımızı açamadık.
Ege'de 12 Ada'ya sahip olmak istedik, engellendik.
Kıbrıs konusunu konuşmak üzere İsmet Paşa'yı ABD'ye davet ettiler.
Daha uçaktayken İsmet Paşa hükümeti düşürüldü.
1950 seçimlerinde Türkiye'ye demokrasi getireceğiz diye
İsmet Paşa götürüldü.
1950'de Menderes'i getirdiler. Menderes Kore'ye gitti.
Bağdat Paktı'na, CENTO'ya girdi. Bütün taleplerini yerine getirdi. Türkiye
ÜSLERLE donatıldı.. Ama sonuçta idam sehpasına gönderildi.
1971'de Demirel bir radyo talimatı ile düşürüldü.
Binlerce kişi cezaevine gönderildi.
1980'de Demirel yine düşürüldü.
680 bin kişi hapishanelere konuldu. Paşalarımız emirkomuta zinciri çerçevesinde onların hizmetine girdi.
Haberimiz olmadan
U2 uçaklarını Rusya'nın semalarında dolaştırdılar.
Rusya ile aramız bozuldu.
***
Nefesimi tutarak dinlediğim dostumun sözlerinin bitmeyeceğini görünce iki elimi kullanarak
MOLA aldım.
"Çok doluymuşsun" dedim. Dudağına götürdüğü fincanı indirerek devam etti:
"Baskı makinesi ellerinin altında. İstedikleri kadar YEŞİL basarak dünyayı ateşe atıyorlar. Dilerim 1929'dakine benzer bir kriz yaşarlar..."
Laçiner'in söyledikleri, ABD'ye
ÖN YARGILI olmayan dostumun hiddetini ve çıkardığı
60 yıllık DOSTLUĞUN acı faturasını gözlerimin önüne getirdi.
Coca-Cola'nın gelmesine bile
HAYIR diyen ülke nelere
EVET demiş...
İşte dert dediğin böyle bir şey, girdi mi çıkmasını bilmiyor...
NOT: Dün sürmanşete taşıdığımız
ÖZEL HAREKAT haberi ses getirdi. Artık bölgede en vurucu güç, özel eğitimli bu
TİMLER olacak.
Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'in hemen hemen tümünü değiştirdiği birlik komutanları ve
MİT de bu
GÜCE destek sağlayacak... Yeni dönemde yeni
KONSEPT bu...