BÜLENT ERANDAÇ

BÜLENT ERANDAÇ

Tarihi 5 Ekim 2011

Güçlü ülke için 'Dış istihbarat'ın rolü

Bir ülkenin "güç" özelliği kazanması ve uluslararası alanda gücünü pekiştirebilmesi için 7 temel parametreden söz edilmektedir.
Bu parametreler, yüksek teknoloji ürün üretme potansiyeli, barışçıl amaçlarla nükleer teknolojiye sahip olması, savunma sanayinin kendine yeterli olması ve ihracat yapabilmesi, aktif ve etkili dış istihbarat teşkilatına sahip olması, yüksek dış ticaret açığı vermemek, bütçe denkliğini sağlamak, karşılanabilir borçlanma oranı olarak gösterilmektedir.
Bu yedi parametrenin ne kadarında sağlamsak, o kadarında bölgesel gücüz. Türkiye, bu parametreleri son zamanlarda kazanmaya başladığı için "bölgesel güç" konumuna oluştu.
20. Yüzyıl güvenlik algılaması ülke sınırlarının güvenliği düşüncesinden öteye gidemezken, 21. Yüzyıl'da güvenlik çok boyutlu bir kavram olarak ele alınmaktadır.
Gelişen teknoloji ve bakış açıları nedeniyle risk ve tehditlerin de nitelikleri değişmektedir.
Risk ve tehditleri belirleyen istihbarat kurumlarının yükü daha da artmaktadır.
Peki Türkiye, küresel sorunlarda devamlı sözü dinlenen hatırı sayılır bir güç haline nasıl gelecek?
Bunun için, Türkiye'nin bu çok boyutlu güç sistematiğini oluştururken, dış istihbarat teşkilatını en yüksek seviyeye çıkarmak zorunda olduğu vurgulanmaktadır.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu çok net biçimde ne yapılması gerektiğini ortaya koyuyor: "MİT Dış İstihbarat altyapısını güçlendirmektedir. Dış politika standardı değiştirdiği gibi istihbarat da standardını değiştirecek. Standarttan kastettiğim ölçek değiştirmektir. MİT, dünyada nerede bir yaprak kıpırdasa, onu öğrenecek, değerlendirecek, siyasi otoriteye en doğru bilgiyi aktaracak."

Davutoğlu'nun stratejik kitabı

Bölgesel güç konumuna gelen, yakın çevresindeki coğrafyada yenidünya düzeninin kurulmasında etkili aktör olan Türkiye, gizli ve örtülü operasyonlarla karşı karşıya bulunmaktadır. Türkiye'nin, ulusal çıkarlarının dış tehditlere karşı korunup kollanmasını ancak kuvvetli bir dış istihbarat teşkilatına sahip olmakla sağlayacağı meydandadır. "Stratejik Derinlik" kitabının yazarı Dışişleri Bakanı Davutoğlu bu işareti veriyor. İstihbarattan kopuk bir devlet yönetimi zaten olamaz. Nereye gittiğinizi, rakiplerinizin önünüzde mi arkanızda mı olduğunuzu, ne kadar koştuğunuzu bilmek zorundasınız.
Fırsat ve tehditler zamanında değerlendirilmelidir. Risk ve tehditleri belirleyip çeşitli şekillerde değerlendiren, senaryolar üreten ve bunları karar vericilere sunan bir dış istihbaratın önemini görmemek mümkün mü? "Bölgesel güç" Türkiye, kuvvetli dış istihbaratı teşkilatını oluşturma hamlelerine başladı. Bunun hedefleri şöyle: Siyasi, askeri, teknolojik ve sanayi, elektronik, biyoğrafik, bilimsel, sosyal, siber, ekonomik, metereolojik, çevreyle ilgili, arkeolojik ve terör istihbaratı ayrı ayrı teşkilatlanacak.

Paradigmalar gerekiyor
Rakip devletlerin egemenlik hakkına sinsice nüfuz edilecek.
Rakip tarafın ikna edilmesi veya algılamasının değiştirilmesi için çeşitli örtülü baskı yöntemlerini ve propaganda tekniklerini kapsayan istihbarat fonksiyonları yerine getirecektir.
Rakiplerin moral gücünün ve motivasyonunun çökertilmesi yönünde çalışılacaktır.
Hedef ülkenin düşünme sistemini değiştirerek istenen şekilde paradigmalar oluşturması sağlanacaktır.
Dezenformasyon etkili biçimde yapılacak.
İstihbarat örgütleri tarafından çok fazla kullanılan bu yöntemin vasıtaları arasında gerçekleri saptırma, sulandırma, gerçeklerin inandırıcılığını bozmak vardır.
Rakip ülkelerin sermaye ve finans piyasalarına ve karar mekanizmalarına gizli müdahaleler yapılacaktır.
Silahlı Kuvvetler risk ve fırsatlara göre, doğrudan ya da zamana yayılmış düşük yoğunluklu savaş stratejisi içinde tutulacaktır.
Unutmamak gerekir ki; Büyük devlet olmak büyük düşünmekten geçer. Dış istihbarat faaliyetlerimizin modern zamanın gereklerine uygun olarak şekillendirilmesiyle çevremizde yeni dünya düzeninin en etkin aktörlerinden birisi olma şansımızı çok iyi kullanmak zorundayız.