Türkiye'nin elindeki S400'leri Ukrayna'ya vermesi durumunda belki yeniden F35 projesine dahil edilebileceği şeklindeki dahiyane (!) fikrin sahibi hala ABD Dışişleri Bakanlığındaki koltuğunu koruyor mudur, bilmem. Koruyor olması da pek şaşırtıcı olmaz. Güçlü olanların, haklı olmayı ve mantıklı olmayı önemsemedikleri bir dünyada yaşıyoruz çünkü.
ABD Patriot vermediği için Rusya'dan satın aldığımız S400'leri, ABD istiyor diye Rusya ile savaş halindeki Ukrayna'ya vermek şeklindeki deli saçması fikir, sivri zekalılığın sadece bize has olmadığını gösteriyor.
Her iki ülkeyle de eşit mesafede bulunan Türkiye'nin, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşı bitirmek için elinden geleni yaptığı günlerde, şöyle diyebilenlerimiz var mesela: 'Rusya-Ukrayna Savaşı'nı bekleyen biri vardıysa o da Erdoğan'dı diye düşünüyorum. Çünkü küçük damadı Selçuk Bayraktar'ın ürettiği, İHA'lar SİHA'lar son bir iki yıl içinde hatta müthiş patlama yapmıştır satış ihracat anlamında…'
Hemen belirtelim, bu sözlerin sahibi olan Ayşenur Arslan CHP'nin kanalındaki program sunuculuğunu sürdürüyor.
18 Mart'ta hizmete açılan dev proje 1915 Çanakkale Köprüsü ile ilgili karalama gayretlerinin en azından bir müddet yoğun bir şekilde süreceği, malum. Köprünün neden daha uzun, daha yüksek ya da mesela neden 4 şeritli olmadığı ve benzeri mantıklı sorular akıllarına bile gelmeyeceği için sadece saçmalayacaklar tabii.
Sıradan bir İstanbullu, Ankaralı ya da İzmirli'nin Çanakkale Köprüsü'nü neden kullanacağı merakına kapılanlar, işin en masum yanı. Çanakkale Boğazı'nı yalnızca özel otomobillerin kullanacağını zannedenler de ayrı bir renk.
YİD, yani Yap İşlet Devret'in tam olarak ne olduğunu bildikleri bile şüpheli olan bu kesimin, YİD'in faydasına mı inanmadıkları yoksa zaten faydasından mı rahatsız oldukları da karmaşık bir konu. Tabii bunların Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın Çanakkale Köprüsü hakkındaki çok net açıklamasını neden anlayamadıkları sorusu da önemli.
Kavrama problemine bir örnek olarak, Osmangazi Köprüsü'nün çok iyi ama geçişin pahalı olduğunu söyleyen hanım bir akademisyenin 'aslında köprünün gişelerden birisini ücretsiz geçiş için tahsis edebilirler' dediğini aktarmıştı bir arkadaş. Önce ironik takıldığını zannetmişler. Ama sonra, söyleyenin son derece ciddi olduğunu anlamışlar.
Ben de bir partinin genel başkanının, Yap İşlet Devret'in aslında iyi bir sistem olduğunu ama kendileri iş başına gelirlerse YİD'in işlet bölümünü kaldırıp Yap Devret olarak değerlendireceklerini söylediğini duymuştum. O zaman işi devletin yapması ile YİD arasında ne fark kalacağı soruma ise cevap alamamıştım tabii…
Bu örnekler, yapımını 'eser siyaseti' olarak değerlendirdiği 1915 Çanakkale Köprüsü'nü 'Çanakkale Zaferi Atatürk'le anılmasın diye yaptılar' diyebilen profesör unvanına sahip kişiyi anlama konusunda yine de yeterli değil bence…
Ne yapalım, malzeme bu…