Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 8 Ocak 2020

Operasyon ‘Kanal İstanbul’...

'Kanal İstanbul'a mutlaka mani olacaksınız' emri almış olduklarını düşünebileceğimiz birileri, hiç ara vermeden faaliyetlerini sürdürüyor.

Bunlardan bazıları, kendilerinden beklendiği gibi doğrudan karşı çıkıyorlar. Vaktiyle Keban Barajı'na, Boğaz Köprülerine, Marmaray'a, Avrasya'ya, Osmangazi'ye, İstanbul Havalimanı'na ve benzeri büyük projelerin tamamına anlamsız bir şekilde karşı çıkışları dolayısıyla, tanıdık bir zihniyet bu.

Bunlardan bazılarının da içinde olduğu bir kesim, güya kamuoyundan saklanan ama kendilerinin bildikleri birtakım şeyler varmış gibi davranarak, yani vatan millet edebiyatı yaparak karşı çıkma yolunu tercih ediyorlar.

İBB Başkanı'nın da aralarında olduğu bir kesim, projenin aslında yanlış olduğunu ve bildiklerini aktarmaları halinde projeden geri adım atılacağını savunuyorlar.

Oysa, 2011'de gündeme getirildiğinden beri, aralarında Boğaziçi ve ODTÜ'nün de bulunduğu 7 üniversiteye mensup onlarca bilim adamının yaptığı çalışmalarla yapılmasının gerekli ve uygun olduğu ortaya konulmuş bir proje Kanal İstanbul.

Yani, üzerinde yeteri kadar çalışılmış ve mutlaka yapılması gerektiğine net olarak karar verilmiş bir proje…

Türkiye açısından dev bir adım olup hakikaten geniş ufuklar açacak olması sebebiyle, dışarıdan karşı çıkanları anlamak mümkün.

Ancak onlarla beraber, daha doğrusu dış mihrakların emriyle hareket eden içeridekiler, ülkemizin lehine olan projeyi karalayabilmek için bilimsel olduğunu ileri sürdükleri birtakım yalanları birbiri ardına sıralayıp duruyorlar.

Kanal İstanbul'un çevre, tarih, su kaynakları, orman varlığı ve benzeri hususlarda herhangi bir zararının olmadığı, deprem ya da tsunami riski taşımadığı, uluslararası anlaşmalara aykırılık teşkil etmediği ve benzeri hakikaten bilimsel tespitler ise, onları ilgilendirmiyor.

EMİR YÜKSEK YERDEN!..
'Kanal İstanbul'u engelleyin' emri yüksek yerlerden olmalı ki,
yıllardır titiz bir şekilde sürdürülen çalışmalar sonucu hazırlanan 13 bin sahifeyi aşkın raporlar ve iki yıla yakın süren şeffaf ÇED süreci sonunda en ufak bir sıkıntı yaşanmayacağının ortaya çıkması gibi benzeri hususları, Kanal İstanbul karşıtları görmezden geliyorlar.

Ciddi manada bilimsel takıldıkları intibaı vermeye çalışsalar da, Kanal İstanbul karşıtları sadece kendileri gibi düşünenlerin yani Kanal'a karşı çıkanların görüşlerine değer veriyorlar.

Hedefleri Kanal İstanbul'u engellemek olduğundan, ne kadar bilimsel olursa olsun, problem olmadığını gösteren çalışmaları geçersiz, Kanal İstanbul'la ilgili olumlu görüşleri yok sayıyorlar. Görevleri projeyi engellemek çünkü…

Kanal İstanbul'un bizim değil ABD'nin işine yarayacağı, Montrö delineceği için bu ülkenin Karadeniz'e istediği gibi açılabileceği gibisinden saçmalayanlara da, Montrö'nün Boğazlar'la ilgili olduğu yani Çanakkale'yi de kapsadığını ve Kanal İstanbul'un Karadeniz'le Ege Denizi arasında yapılmadığını hatırlatmak gerekiyor.

İstanbul Boğazı'nın gittikçe artan ve daha da artacak yükü dolayısıyla karşı karşıya bulunulan riskler, onların meselesi olmasa da, Kanal İstanbul karşıtlarının, İstanbul Boğazı'ndan geçen gemi sayıları başta olmak üzere yaptıkları bilimsel(!) tespitler de çok hoş...

Gemiler gövde olarak büyüdüğü için, Boğazdan geçen gemi sayısı azalsa da yük miktarının her sene daha da arttığı gerçeği, gemi sayısının gittikçe azaldığını ileri sürerken zevkten adeta dört köşe olanların neşelerini kaçırıyor mesela.

İşin özeti şu: Kanal İstanbul'u engelleme operasyonunun başarı şansı yok…