Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 1 Aralık 2019

Kim inanır!..

Birilerince AK Parti iktidarına alternatif olarak pazarlanmaya çalışılan ve kendilerinde hakikaten böyle bir değer olduğunu vehmedenlerin ortak şarkıları hep aynı.

Onlara göre mesele aslında çok basit: Demokrat, şeffaf, adil olacak ve ifade özgürlüğünün sınırlarını alabildiğine genişlettikten sonra oturup, bütün işlerin düzelmesini bekleyeceksiniz.

Bu sözlerin tam olarak ne manaya geldiği ve 'evrensel' olduğu söylenerek altı çizilen değerlerin sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiği, önemsiz bir ayrıntı.

Tabii başta komşularımız olmak üzere, bütün ülkelerle ile ilişkilerimizi düzeltmek gerektiği de ayrı bir fasıl.

Demokrat, şeffaf, adil ve dahi ifade özgürlüğüne da sahip olup diğer ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmeye niyetlendiğinizde iş çok kolay, bu şarkıları söyleyenlere göre.

O zaman bütün problemler şıpın işi hallolacak… Hayat pahalılığı olmayacak mesela, gelir dağılımı adaleti kendiliğinde düzelecek; eğitim, sağlık, asayiş vb. aklınıza gelebilecek bütün hususlarda güllük gülistanlık bir döneme gireceğiz.

Devlet kademelerinden hâlâ temizlemeye çalışılan FETÖ mensupları ile uğraşmaya da gerek kalmayacak artık. Öyle ya demokrasi, şeffaflık, adalet ve ifade özgürlüğü olacağına göre, bu mel'un terör yapılanması Türkiye üzerine yürüttüğü faaliyetlerini tatil edecek.

Diğer ülkelerle ilişkiler de önemli bir husus. Bu ilişkilerin düzelmesi ile ABD ve işbirlikçileri Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru kurma hevesinden vazgeçecek, dahası İran ve Rusya da bu ülke üzerinde sürdürdükleri hakimiyet kavgasına bir son verecekler.

Hele sıkıştıkça ekonomik yaptırımlar ya da Ermeni tasarılarını gündeme getirerek ülkemizi baskı altına almaya çalışılan ABD, resmen kuzuya dönecek…

Hadi oradan!..

Bu arada Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki enerji arama faaliyetleri ile ilgili Avrupa ve Batı kaynaklı saçma sapan talepler de sona erecek. Yunanistan ve onunla beraber hareket edenler, Kıbrıs konusunda akla mantığa aykırı tezleri dillendirmeye artık bir son verecekler.

Türkiye'nin, güney sınırlarında karşılaştığı riskler konusunda üyesi olduğu NATO'dan –yardım bile değil-, anlayış beklememesi gerektiğini söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Macron, hatasını anlayıp 'pardon' diyecek ve uslu çocuk olacak…

Muhtemelen ABD'nin emriyle, Türkiye aleyhtarı çabalarını hemen her gün artıran Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de, 'din kardeşliğimizi' hatırlayıp, bizimle normal münasebetler kurmaya gayret edecekler.

Doğu Akdeniz'deki enerji rezervi ile ilgili konularda sömürücülerle işbirliği halinde bulunan Mısır da, Türkiye ile beraber hareket etmesinin doğru olduğunun farkına varacak…

İnanılmayacak kadar güzel bu hayaller, çok uzatılabilir… Akla gelen her konuda, aşırı iyimser değerlendirmeler yapmak suretiyle oldukça geniş bir liste elde edebiliriz.

Ancak, söyleyenler de dahil olmak üzere herkes, bunların olabilmesinin öncelikli şartının Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durma kararlılığından geri adım atması olduğunu bilir.

Türkiye olarak sınırlarınızın hemen dibinde olup bitenleri önemsemezseniz, ABD ile aranız düzelir zaten. Doğu Akdeniz'deki enerji haklarınızı birilerine ikram ederseniz, Yunanistan ve AB ülkeleri sizinle can ciğer dost olabilir…

İfade özgürlüğü ve benzeri birtakım hususlardaki talepler de, Türkiye'nin değil, başkalarının menfaatlerini savunan hainlerin işlerini rahat yapabilmeleri ile ilgili.

İşin özeti şu: 'Türkiye kendisi olma iddialarından vazgeçerse işler düzelir', diyor birileri…

Biz de diyoruz ki, hadi oradan!..