Zamanın SSK Genel Müdürü iken, 1992'de: "Yaş yükselmezse emeklilere maaş ödemem mümkün değil", 1995'te: "SSK'yı ancak geç emeklilik kurtarır, şu durumda 60 yaş şart", 1998'de de: "Emeklilik yaşı 80 de olsa, SSK kurtulamaz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, şimdi: "Emeklilik yaşının düşmesi gerek!" diyor…
Türkiye'nin kayıp yılları olarak da bilinen 90'larda, emeklilik yaşı, birbiri ardına kurulan ve bozulan koalisyon hükümetleri tarafından iyice içinden çıkılmaz hale getirilmişti. Siyasi partiler arasındaki 'rakibim ne vadediyorsa bir misli fazlasını veriyorum' yarışı, ekonomiyi ve bu arada emeklilik sistemini adeta felç etmişti.
Son olarak 1991'de karlı gözüken SSK, Kılıçdaroğlu'nun genel müdür olduğu 1992'den itibaren zarar etmeye başlamıştı. Önce milyonlarla ifade edilen zarar miktarı, yıllar geçtikçe trilyonlara ve 1999'da da milyara ulaşınca, o yıl emeklilikle ilgili halen geçerli olan düzenleme yapılmak mecburiyetinde kalındı.
SSK'nın zararının sürekli olarak artmasında, o dönem bu kurumun Genel Müdürlüğünü yapan Kemal Kılıçdaroğlu'nun rolünün ne olduğu, ayrı ve uzun bir tartışma konusu.
"Dün dündür, bugün bugündür" sözünü kullananın çok olduğu, malum. Cumhurbaşkanımızın Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) ile ilgili açıklamasının ardından söylediklerine bakılırsa, CHP Genel Başkanı da, Demirel'e ait olduğu söylenen, 'dün dündür…' sözüne itibar edenler arasında…
Muhalefet liderinin 'Emeklilik yaşı düşsün' demesi, bir ölçüde normal. Sırtında yumurta küfesi olmayan birisi tarafından, oy devşirmek amacıyla söylenmiş bir söz der, geçersiniz.
Ancak, vaktiyle popülist politikalar sebebiyle neler yaşandığını bilen ve hala o zamanlar başında bulunduğu SSK'yı batırıp batırmadığı tartışılan birisinin çıkıp da: "EYT'liler hiç meraklanmasınlar, onların sorunlarını çözeceğiz" demesi, farklı. Hele de bu kişi, ekonominin yerlerde süründüğünü iddia eden birisi ise…
Ekonomiye yıllık 100 milyar liranın üzerinde ek yük getireceği bilinen EYT'yi çözeceğini söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun, vaktiyle söylediği sözleri nasıl izah edeceği kendi meselesi.
Yine de, sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı sebebiyle söylemiş olsa da, ümide kapılacak EYT'liler yanında herhalde merak edecek kendi kitlesi için şu işi nasıl yapabileceği konusunda bazı tüyolar verseydi keşke.
Mevcut durumda, 'benim adım Kemal, ben yaparım' dışında, hakikaten EYT mensuplarını memnun edebilecek bir formül biliyorsa, söylemesi gerekir Kılıçdaroğlu'nun.
Türkiye'nin önemli meseleleri hakkında konuşmama alışkanlığını, bir kesimin beklenti içine sokulduğu EYT konusunda bozmak ve nasıl çözebileceğini açıklamak borcunda Kılıçdaroğlu.
CHP Genel Başkanı belki unutmuş olabilir. Ama muhalefet partilerinin hele de ana muhalefet partilerinin görevi, yapılabileceğini düşündüğü şeyler için illa iktidar olmayı beklemek değildir.
İktidarın 'bu haliyle çözülemez' dediği bir problemin çözümünü açıklamanın, muhalefet için hakikaten ciddi bir prestij sağlayacağı da, açık.
Evet, EYT ile ilgili çözümünü anlatmalı Kılıçdaroğlu... 'Sallamıyorsa' tabii…