Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 14 Kasım 2018

Kaygılanmak yetmez!..

İsrail her zaman yaptığı gibi Filistinlileri katlederken, sözüm ona hür dünya da bütün kurum ve kuruluşlarıyla seyrediyor…

Kendi vatandaşlarından birinin burnunun kanamasına bile rıza göstermemekle övünen büyük devletler de, yanlış olduğunu bile bile, İsrail'in yaptıklarını görmezden geliyorlar.

Daha da acısı, Türkiye başta olmak üzere birkaçı hariç, Müslüman ülkelerin konuya ilgisizlikleri. Birçok Müslüman ülkeden bir inilti sesi bile çıkmıyor nerdeyse…

Filistin Meselesi'nin mutlaka çözülmesi gerektiğinin ve 'Meselelerin Anası' da denilen bu konu bir şekilde halledilmeden 'Dünya Barışı'nın gerçekleşemeyeceğini bilmeyen yok oysa.

Çözümle alakalı fikirler bakışa göre değişiyor. Adalet ve hakkaniyet temelinden konuya yaklaşanların tamamı, Filistinlilerin haklarını savunuyorlar. Olup bitenlere İsrail gözlüğü ile bakmak zorunda olanlar ise yaşananlardan Filistinlileri sorumlu tutuyorlar.

Tarihte görülmemiş bir zulüm altında var olmaya çalışan Filistinlilere dönüp, 'neden İsrail'in sizi öldürmesine mani oluyorsunuz?' demiyorlar belki. Ama konuya yaklaşım tarzları tam da bu manaya geliyor…

Çoğu vatansız bir halka yurt oluşturmak üzere topraklarından kovulan, kalanları ise işgal altında yaşamaya zorlanan Filistinlilere göre çözüm, işgalcilerin def olup gitmesi!.. Böylelikle, tarih boyunca yaşadıkları topraklarda bağımsız bir şekilde hayatlarını sürdürmek istiyorlar.

Kuruluşu ve devamı her açıdan akıl ve mantık dışı olan İsrail'in hayali de akıl ve mantık dışı. 1948'den beri öldürerek, sürerek ve çeşitli zulümlerle Filistinlilerin olmadığı bir Filistin oluşturmaya çalışıyorlar.

Her şey dünyanın gözleri önünde cereyan ediyor olsa da, gerçekte neler olup bittiğini bilenlerin sayısı sınırlı. Katledilenleri suçlu, katilleri masum tanıtmaya yönelik propaganda tezgahı sayesinde olgular yerine algılar öne çıkıyor çünkü...

Gazze başta olmak üzere Filistin'de yaşananlar konusunda mutlaka bir şeyler yapması gerektiği düşünülen Birleşmiş Milletler'in tutumu, işin en vahim yanı…

Uzaylılar mı çözecek?..

"Gelecekten umudu olmayan çok sayıda mahkumun bulunduğu devasa bir hapishane…' Bu sözler BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in ait ve Gazze'yi tarif ederken kullandığı cümleden alınma… Gazze'ye 'Dünyanın en büyük açık hava hapishanesi' diyenleri doğruluyor yani.

Amaç ve ilkeleri arasında 'uluslararası barış ve güvenliğin korunması, hak eşitliği temelinde milletlerarasında dostça ilişkiler geliştirilmesi; uluslararası sorunların çözümünde işbirliği yapmak ve temel insan hak ve özgürlüklerine karşı saygıyı teşvik etmek...' gibi birçok parlak söz bunulan Birleşmiş Milletler'in Genel Sekreteri, Gazze'de yaşananları da 'aşırı derecede kaygı verici bir durum' olarak niteliyor…

Kaygılanmakta haklı belki. Ama bu 'aşırı derecede kaygı verici' durumların yaşanmaması için gerekenleri yapmanın BM'nin görevi olduğunu biliyor Guterres.

Esas garip olan da, neler olup bittiğini çok iyi bildiği halde, saldırgan İsrail'i suçlama manasına gelebilecek sözlerden kaçınıyor olması…

Patronu ya da patronları kızdıracağını ve bunun da kendisi için iyi olmayacağını düşünüyor olmalı…

Guterres'in Gazze'de yaşanan insanlık faciası için bir dilekte bulunabiliyor sadece: "Umuyorum gerilim sona erer. Aksi takdirde Gazze'de yeni bir savaş başlayacak ve devasa bir trajediyle karşı karşıya kalacağız. Bunun önüne mutlaka geçilmeli..."

Genel Sekreter, kaygılanmanın yetmeyeceğini biliyor elbette. Ancak, BM'nin yapması gerekeni uzaylıların yapmasını bekliyor sanki…