Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 31 Mart 2017

Kötüye razı olmak

Eğer meseleye olumsuz bakma niyetinde iseniz, bardağın yarısına kadar su ile dolu olması sizi pek ilgilendirmez. Bardağın yarısının boş oluşundan hareketle öyle bahaneler dile getirebilirsiniz ki, dinleyenler yarısı dolu bardakta tek bir damla dahi su bulunmadığına inanabilirler.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kökten karşıtlarına göre, ortada yarısına kadar dolu bir bardak bile yok.
Dolayısıyla yeni geçilecek sistemin özellikleri, yakında eski olacak sistemle mukayesesi gibi hususlar umurlarında bile değil. Genellikle, değişiklikle nerdeyse hiç alakası olmayan iddialarla sürdürüyorlar 'hayır' çalışmalarını.
Kökten karşı olanlar açısından, yeni sistemde kararların daha hızlı alınıp işlerin daha hızlı yürüyecek olması herhangi bir anlam ifade etmiyor.
Tıpkı bunun gibi, 2023 hedefleri, ihracatımızın artması, milli gelirin yükselmesi gibi konular da kökten hayırcıların ilgi alanı dışında.
Bunların, 'niçin hayır diyorsunuz?' sorusuna verebilecekleri en anlamlı cevap da, 'çünkü hayır diyorum' şeklinde. Şimdiye kadar yapılan hemen her şeye karşı çıkmaları ile bilinen olan bu kesimin bariz vasfı, istemediğini biliyor olması sadece.
Hiçbir şeyi istemiyorlar çünkü ve niçin istemedikleri konusunu düşünecek vakitleri olmamış hiç...
Ülkemizin kahir ekseriyetinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş konusunda heyecanlı olduğu ve büyük bir iştiyakla değişikliğin gerçekleşmesini bekledikleri malum.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere 15 yıldır sürekli başarılarını takip ettikleri bir kadronun, ülkeyi çok daha ileri noktalara taşıyabilmek için bu değişikliği yaptığını biliyorlar çünkü.
En rahat oldukları husus da, Cumhurbaşkanımızın değişikliği istikrarı sürekli hale getirmek niyetiyle istediğinden emin olmaları. Mevcut durumda cumhurbaşkanlığı makamının sahip olduğu yetkilerin değişiklik sonrası gelecek sisteme göre çok daha fazla olduğunu biliyorlar çünkü.

'En iyi', 'iyi'nin düşmanıdır

AK Parti iktidarının başından 2007'ye kadar neler olup bittiğinin ve süreçte iki başlılık sebebiyle neler yaşandığının farkındalar. 2007'den sonra, AK Parti içinden gelen cumhurbaşkanları ile makulleşen durum belli ölçüde düzelmiş olsa da, bunun ilelebet sürmeyeceğini de biliyorlar haliyle.
Tek risk kaynağı, parlamenter sistemin yapısı gereği koalisyonlarla karşılaşmak da değil. Parlamenter Sistem'de farklı görüşlerden cumhurbaşkanı ve başbakanların işbaşına gelebilmesi ihtimali her zaman var. Bunun ne demek olduğunu da yakın tarihte yaşananlar sebebiyle hepimiz çok iyi biliyoruz.
Tartışmasız bir şekilde 'evet' yanlısı olanlar, bizzat şahit oldukları ve anlatılanlardan hareketle, parlamenter sistemin sürmesi durumda şimdiki istikrarın yerini gelecekte çatışmanın alabileceğinden şüphe etmiyorlar. Konuyu anlama ve üzerinde düşünme zahmetine bile katlanmak istemeyen kökten hayırcılar ve meselenin farkında olup, gelişmenin lehimize olacağı bilinciyle 'evet' diyenler, 16 Nisan için kararlarını vermiş durumdalar. Durumu belirsiz olanlar, bardakta belli oranda su olduğunu kabul eden ve keşke biraz daha dolu olsaydı diye hayıflananlar. Bunlar daha başka müspet gelişmeler de sağlanabilirdi diyor ve 'evet' konusunda nazlanıyorlar. Çok daha müspet adımlar atılabilirdi derken haklı olup olmadıkları tartışılabilir.
Ancak, mükemmel değil diye iyiyi kabul etmemenin, bir anlamda kötüye razı olmak manasına geldiğini onlara hatırlatmak da boynumuzun borcu.