Türkiye yeni bir seçime doğru gidiyor. Seçimle ilgili en önemli meselelerden birisi terör saldırılarının durdurulması ve sandık güvenliğinin sağlanması. Terör olayları ile ilgili olarak temelde iki türlü bakış var: Birisi ve akla en yakın olanı, terör örgütünün saldırılarını durdurması ve böylelikle çatışmasızlık ortamına tekrar dönülmesi. Biraz şaka gibi gelebileceği için, böyle görüş mü olur kardeşim denilebilecek diğeri de; terör örgütü ne yaparsa yapsın, devletin bu saldırılara mukabele etmekten vaz geçmesi...
Kanın durdurulması gerektiğini, örgüte hitaben değil, daha çok devlet ve hükümete yönelik olarak söylüyor birileri. Bunların, Barış Süreci'nin belirli aşamalarında, kendilerinden akıl sorulmadığı için ya da başka bazı sebeplerle, PKK'ya ' sakın silahını bırakma' diyenlerden oluşuyor olması işin en dikkat çekici yanı.
Yazılarında ya da konuşmalarında sureta haktan gözükerek, 'durdurun kanı' diyor bunlar. Ancak, bunu söylerken kan akıtılmasının müsebbibi olan terör örgütüne değil, devlete ve hükümete sesleniyorlar. Bu seslenmeleri de, devletin bütün gücüyle terörün üzerine gitmesi ve terör örgütünü yok ederek, kanı durdurması manasında değil. Evet, terör olaylarından bahsediyorsak eğer; bunun nasıl duracağı belli. Ve eğer terör örgütü saldırılarından vazgeçmezse, devlet tarafından durdurulması gerektiği de, açık. Ancak, terör olayları ile ilgili olarak varılmak istenen esas hedef konusunda terör örgütüyle paralel birtakım düşünceleri paylaşanlar, örgütün saldırılarını durdurması seçeneğini devre dışı bırakıyor. Devletin, gerektiği şekilde mukabelede bulunması şeklindeki son derece normal yol da hoşlarına gitmiyor. Kanın durması için başka formüller bulunması gerekli onlara göre.
Teslim ol, kurtul!..
Tam da bu aşamada, acaba akıllarında kimsenin bilmediği sihirli bir formül mü var diye düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Akıllarında sihirli bir formül filan yok bu zevatın. Bildikleri tek şey, terör olaylarının aslında Türkiye'yi zayıf düşürmek için tezgahlandığı. Ve netice olarak bu tezgahla hedeflenen şeyi onların da arzu ettiği için, devletin ve hükümetin mutlaka boyun eymesi gerektiğini düşünüyorlar.
Bin dereden su getirip, çeşitli kılıflarda anlatmaya çalıştıkları şeyi şu şekilde tercüme edebiliriz: Ey Türkiye'yi idare edenler; siz ülkenizin menfaatini esas almak suretiyle, uluslararası sistemin hoşuna gitmeyecek şekilde davranır ve bu konuda inat da ederseniz, onlar da işte böyle başınızı derde sokar; içinizden devşirdikleri birtakım örgütleri, ülkenin huzur ve istikrarını bozabilmek için maşa olarak kullanırlar.
Biraz mübalağalı bir tercüme belki.
Ama, bir terör örgütünün ülkenin huzur ve istikrarını hedef alan faaliyetleri karşısında devletin eli kolu bağlı bir şekilde oturmasını, kanın durması için gerekli tek yol olarak değerlendirenlerin, söylemeye çalıştıkları şey, bundan başka ne olabilir ki?..
Türkiye'ye verilen mesaj şu: 'Teslim ol, kurtul'!.. Türkiye de haklı olarak diyor ki: 'Hadi oradan'!..