Tarihi 16 Ekim 2023

Osmanlı’nın gözyaşları...

ABD Dışişleri Bakanı Blinken İsrail'de "Burada ABD'nin Bakanı olarak değil bir Yahudi olarak bulunuyorum" diyerek diplomatik bir aptallığa imza attı. Blinken'in bu hallere düşmesi normaldi. Balık baştan kokardı. Nitekim ABD'nin başı da kokuyordu.
ABD Başkanı Biden bile, İsrail uydurması olan ve yalanlanan "Filistinliler bebekleri öldürüyor" iftirasına sarılacak duruma geldi.
Bu algı operasyonu iftirayı sarılan ve kendi yönetimi tarafından bile yalanan bir ABD Başkanı olarak tarihe geçti. Koskoca ABD Başkanının bu kadar küçülmesi de normaldi.
Onu ulusalcı takılan Trump'a karşı, İsrail'i kuran küresel sermaye destekleyerek koltuğa oturttu.
2016 Kasım ayında NewYork'ta düzenlenen Dünya Yahudi Kongresi'nde kürsüye çıkan Biden "Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor" deyince salon alkışlarla ayağa kalktı. Bu konuşmasıyla Başkanlık koltuğu için desteği kapan Biden'e o gece siyasi Siyonizmin kurucusu olarak bilinen "Theodor Herz Ödülü" verildi. O Theodor Herz, Filistin'i Yahudi ülkesi yapmak maksadıyla satın almak için Abdülhamid Han'ın karşısına çıktığında "Biz kanla aldık, kanla veririz" cevabıyla şamar yiyerek gönderildi. O Theodor Herz gitti Jön Türklerle, ittihatçılarla ilişkiler kurdu. Onları avucunun içine alarak Abdülhamid Han'ın içeriden işbirlikçi hainler tarafından tahttan indirilmesini sağladı. Abdülhamid Han o dönemi hocasına gönderdiği mektupta bakın nasıl anlattı;
"Ancak ve ancak 'Jön Türk' ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyeti'nin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilâfet-i İslâmiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar, Arazi-i Mukaddese ve Filistin'de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler. Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüz elli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaat ettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: 'Değil yüz elli milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altın verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslâmiye'ye ve Ümmet-i Muhammediye'ye hizmet ettim.
Bütün Müslümanların ve salatin ve Hulefa-i İslâmiyeden aba ve ecdadımın sahifelerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem' diye kat''î cevap verdikten sonra hal'imde ittifak ettiler.
Nitekim masonların yayın organı Tesviye dergisinin editörü üstat Mason Celil Layiktez de "İslam Ülkelerinde Masonluk" başlıklı makalesinde Osmanlı Devleti'nde masonluğun nasıl kök saldığını yazıya döktü. Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesinde masonların oynadığı rolü anlattı. "Hareket Ordusu, masonlar tarafından örgütlendi ve yönetildi.
Sultan Abdülhamid'e tahttan indirildiğini tebliğ eden beş milletvekilinden oluşan heyettekilerin tamamı Masondu" diye yazdı.
600 yıl cihana adaletle, şefkatle, hakkaniyetle ve herkesi kucaklayarak, koruyarak hükmetmiş koskoca imparatorluk, Filistin'i vermedi diye Abdülhamid Han'ın tahttan indirilmesiyle ittihatçı Batı hayranı masonların eline geçti.
Ve o imparatorluk içerideki bu hainlerin kullanılmasıyla parçalanma sürecine sokuldu.
Bugün Osmanlı coğrafyasında kan ve gözyaşının dinmemesinde bu ihanetin vebali çoktur. İlk İslamafobinin temellerini atanlar da bu hainlerin icraatlarıdır. "İç hainlere", Selefilik yani Vehabilik gibi İslam dışı akımları, din istismarcılarını da ekleyerek, imparatorluğu göz göre göre savaşa sokarak hem de kaybedeceği belli olanın yanında yer aldırtarak Osmanlı'yı ortadan kaldırdılar. Yani üç kıtada adalet, insan hakları ve hakkaniyeti tamamen silerek, katliam tohumları ektiler. O günden beri bu coğrafya asla kan ve gözyaşı durmadı.
Bugün ABD gibi bir zalime Türkiye'den başka kimse "Ne işin var Ortadoğu'da" diyemiyor. Küresel adalet için mücadele veren tek ülke konumundayız. Mazlumların sesiyiz.
Ve tüm yeryüzünde Osmanlı'nın torunlarını bekleyen mazlumların sayısı çığ gibi büyüyor.
Yüce Allah "Zalimin hasmı benim. Ahirete bırakmam. Cezasını bu dünyada veririm" diyor. İsrailli 95 yaşındaki asker "Çocukları ve kadınları öldürün" diye gençlere talimat verirken ABD'de çok sayıda stratejist "İsrail 100. yılını göremeyecek" diye son birkaç yıldır adeta nara atıyor. İsrail zulmünün yanında duran Batı da batağa sürükleniyor. AB'nin başındaki Alman "Rusya, Ukrayna'nın elektriğini ve suyunu keserek savaş suçu işliyor" derken, İsrail'in aynı zulmü yapmasına alkış tutacak kadar iki yüzlü alçaklığa imza atıyor. Bir zamanların Ortadoğu ve Afrika'daki en büyük güçleri Almanya ve Fransa dünya siyasetinden siliniyor. İsrail'in en büyük dostu olarak bilinen Güney Afrika Cumhurbaşkanından bile "Tel Aviv soykırım yapıyor" açıklaması geliyor. Kartopu çığa dönüşecek. Zulüm, zalimleri tüm yeryüzünde bumerang gibi vuracak. Göreceksiniz...