Tarihi 18 Eylül 2023

Aptal katillere şamar

FRANSA Dışişleri Bakanlığı "Cumhurbaşkanımız Macron Fas'ı ziyaret edecek" dedi. Fas Dışişleri Bakanlığı'ndan hemen "Böyle bir ziyaret gündemimizde yok" açıklaması geldi. Yani işin özü bu bir aşağılama ve tepkiydi. Osmanlı'nın hakim olduğu Afrika coğrafyasında sömürgecilere karşı öfke dalga dalga büyüyor. 7-8 yıl önce Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dünyanın en fakir ülkelerinden Mali'ye gitmiştik. Ülkenin neredeyse tamamı çöldü. Hava limanında her yerde zırhlı araçlar ve silahlı askerler vardı.
Her zaman rastlanan bir görüntüydü bu. Zira DEAŞ terör örgütünün yoğun saldırıları vardı.
Irak işgaliyle birlikte bu ülkede ilk kıvılcımlarını attılar bu ülkenin. İşin içinde ABD'den tutun, İsrail, İngiltere ve Fransa'ya kadar çok sayıda ülkenin istihbaratı vardı. Suriye'de pişirip, tecrübe kazandırdıkları örgütten çok sayıda kullanışlı elemanı hem Afrika'ya, hem Afganistan ve Çin'e taşıdılar. Binlerce terörist işe tarayacak yerlerde konuşlandırıldı. Mesela Çin'i altı parçaya bölerek küçültme projesi var. Çünkü Batı'nın tamamı Çin'den mal alıyor ve bu anlamda Pekin'e yüz milyarlarca dolarlık açık veriyor. Önce terörle vuracaklar burayı. Ardından Tayvan, ve diğer sorunlu ülkeler Filipinler'den tutun Hindistan'a kadar önüne gelenle savaştırarak Pasifik'i yangın çevirecekler. Hedef bu. Afrika'da da Batı istihbarat servislerinin taşeronu olarak kullanılan DEAŞ terör örgütünü öne sürerek Fransa çok sayıda ülkeye "Size asker gönderip, yardım edeyim" dedi. Aslında DEAŞ'a silah sağlayan, örgütleyen ülkelerden biri de Fransa'ydı. Suriye'de bile bir çimento fabrikası aracılığıyla DEAŞ'a milyonlarca dolar yardım yaptılar. Savaşın ortasında Fransa bayrağı dalgalandıran bu çimento fabrikası, skandal ortaya çıkınca "Devletimizin ve istihbaratımızın haberi var. Onların onayıyla para verdik" dedi. DEAŞ'a para yağdırdığı tescillenen Fransa'da bu çimentocular ellerini kollarını sallayarak geziyor.
Afrika ülkeleri DEAŞ saldırılarına karşı Fransa'yı kurtarıcı olarak görüp, askerlerin buyur etti. Üsler verdi. Ancak sonunda aslında terörü bunların beslediği ortaya çıktı.
Neredeyse tamamı bu alçak oyunu görüp, başkaldırdı. Yılda 16 Afrika ülkesinden bağımsızlık parası adı altında 500 milyar dolar haraç alan Fransa, uranyumdan, altın, elmasa, petrole kadar çok sayıda yeraltı kaynağını bedavaya ülkesine taşıyordu.
Cezayir gezimizde üst düzey bir görevli kulağımıza "Buradan Fransa'ya boru hattı döşediler. Her yıl milyarlarca dolarlık petrolümüzü bir kuruş ödemeden taşıyorlar" demişti. Merkez Bankaları vardı Afrika ülkelerinin. Ancak kasaları bomboştu.
Çünkü Fransa dayatması ile tüm paraları Paris'teki Merkez Bankası'nda depolanıyor, milyonlarca insanı katlederek kanlı sömürü düzeni kuranlar kullanıyordu. İşler tersine dönünce Avrupa Basınında peş peşe analizler gelmeye başladı. İsviçre gazeteleri bile "Afrika'da Türk hilali parlıyor, Fransa kaybediyor" diye yazmaya başladı. İngiliz basını ise "Türklerin Libya ve Somali'de askeri üsleri var. Hem bu merkezlerde hem de diğer Afrika ülkelerinde Türkler askeri eğitim veriyor. Fransa rahatsız çünkü geçmişi temiz olan ve birlikte kazanma esasına göre hareket eden Türkiye bu kıtaya ağırlığını koyuyor" diye yazmaya başladı. Madenlere ve el değmemiş enerjiyle, dünyanın kullanılmayan en büyük tarım arazilerine sahip Afrika'da, Türkiye'nin öncülüğünde muazzam bir uyanış ve başkaldırı var. Bunların hepsi bir günde sağlanmadı. Yıllar süren bir plandı. 20 yıllık plan, nakış gibi işlendi.
Ecdadımızın orada bıraktığı izler muhteşemdi.
Geçmişimiz İngilizler'in dediği gibi tertemizdi.
Ceset tarlaları kurmamıştık Afrika'da. Herkesi kucaklamıştık sevgiyle Osmanlı döneminde.
Barbarlara ve sömürgecilere karşı can vererek koruma pahasına. Şimdi de Batı'nın kanlı katillerinin öne sürdüğü DEAŞ gibi örgütlere karşı, Türkiye bu kıtadaki gönül coğrafyamıza tıpkı dedeleri gibi silah ve koruma sağlıyor.
Savunma Sanayiimizin muhteşem atılımlarıyla birlikte, Türk SİHA'larından tutun, zırhlı araçlara kadar çok sayıda silah, üzerinde "Made in Turkey" yazarak, Batı menşeili terör örgütlerini def ediyor. Böylece Batı'nın elindeki kullanışlı teröristler bertaraf ediliyor.
Kurtarıcı rolünü oynayan Fransız askerlerine artık "Defol" deniyor. Bu başkaldırıyla birlikte Afrika'daki Avrupa varlığı da sonlanıyor.
Avrupa Birliği'nin Türkiye aleyhinde yayınladığı suçlayıcı taslaklar boşuna değil. Çünkü deliriyorlar. Dünyanın geleceği olan Afrika'da buharlaşıyorlar. Tabii ki bizi birliğe almamak için yırtınacaklar. Başkan Erdoğan'ın "Biz de Avrupa'dan vazgeçeriz" sözleri de tesadüf değildir. Hem Asya'da hem de Afrika'da, tüm gönül coğrafyamızda Türkiye'ye mahkum ve muhtaç olan Avrupa'nın ta kendisidir. Aptalca attıkları tüm adımlar onların yüzünde şamar gibi patlayacaktı.