Tarihi 22 Şubat 2021

Devir değişti

BIDEN döneminde ABD, beklenenin aksine içe kapanmayı ve dışarıda "Silik ve daha az belirleyici" rol oynamayı sürdürecek. Transatlantik ilişkileri geliştireceğini ve dışarıda ABD'nin tekrar geri döneceğini sürekli dile getiren Biden'ın uygulamada ortaya bir şey koyamadığı ve koyamayacağı açık.
Neden mi? Hadi gelin yakın geçmişe gidelim; Obama Başkan seçildiğinde daha Oval Ofis'e oturmadan ve 20 Ocak'ta başkanlık görevine resmen başlamadan, seçim kampanyası sırasındaki söylemleri sebebiyle 2017 Nobel Barış Ödülü'nü almıştı. Sonraki 8 yıl ABD dış politikası açısından tam bir hayal kırıklığına yolaçmıştı. Bu hayal kırıklığında, 8 yıl "Başkan Yardımcısı" olarak büyük pay sahibi olan Başkan Biden'ın şimdi ABD'yi dışarıda yeniden "Daha güçlü" yapacağını sıklıkla tekrarlaması, söylemden öteye geçemeyecek.
ABD'nin dış dünyadaki itibarsızlığına ve hatta müttefikleri arasındaki güvensizliğine "Çare" olamayacaktır. Zira bunun için öncelikle Türkiye'nin güvenini kazanması ve müttefiklik ilişkilerini gerçek manada stratejik ortak olarak sürdürecek noktaya gelmesi ile mümkündür. Ancak PKK'nın 13 vatandaşımızı şehit ettiği Gara katliamı ile ilgili Beyaz Saray'dan gelen ilk açıklama nasıl bir acemilik içinde çuvalladıklarının en güzel örneğidir. ABD'nin en önemli diplomatlarından James Jeffrey bile bu açıklama için "Aptalca" yorumunu yapıyorsa gerisini siz düşünün. Biden 40 yıla yakın senatör olarak ABD Kongresi'nde Türkiye karşıtı lobilerin sesi ve temsilcisi olmuştur. Obama dönemi küresel başarısızlıklardaki en büyük pay sahibi bizzat Biden'dır. Bu kanıtlanmış beceriksizlik nedeniyle Türkiye ile ilişkileri tamir ederek olması gereken yere oturtabilmesi pek ihtimal dahilinde değildir.
ABD Biden döneminde daha da içe kapanacak, derin Amerika'nın gücüne yapışmış asalakları ve paralel yapıları tasfiye mücadelesi daha da hızlanacaktır.
Zira ABD'nin gücünü kullanan ülke, lobi, küresel sermaye etkisi ve paralel yapılar tasfiye olmadan ne ABD'nin küresel çıkarları korunabilir ne de dibe vurmuş itibarı düzeltilebilir.
Zaten derin Amerika bu durumu tam teşhis ettiğinden, Başkan Trump ile başlattığı "Sağdan" tasfiye mücadelesini etkili biçimde sürdürmekte kararlı görünüyor. Biden da bu mücadeleye "Soldan" Başkan olarak nasıl ve ne kadar katkı yapacak veya yapabilecek? Amerika'nın en büyük sorunu bu bilinmezlik.
Daha da ötesi iç politikada tahmin edemeyeceğimiz boyutta büyük kavgalar bu ülkeyi bekliyor. Bölgesinde güçlenen, ABD ve Rusya ile politikalarını dengeleyen, hemen güneyimize Afrika'ya yerleşip, Avrupa'ya çıkartma yapmaya hazırlanan Çin ile de ilişkilerini sağlamlaştıran, İngiltere ile ticari anlamda stratejik ortak olan Türkiye'yi güzel günler bekliyor. James Jeffery "Biden yönetimi Türkiye'nin GÜCÜNÜ yakında anlayacaktır" diye boşuna söylemiyor.
Avusturya Dışişleri Bakanı, Alman Die Welt'e geçen sene röportaj veriyor ve "Türkiye artık eskisi gibi söz dinlemiyor" diyordu. Bunu James Jeffrey de "Türkiye'nin hala istediğimiz şekilde davranan o eski müttefik olduğunu düşünenler yanılıyor. Artık devir değişti" diyerek tekrarladı önceki gün.
Doğru söylüyorlar. Artık "Sözümüz dinleniyor"...
O yüzden içimizde "Eski Türkiye" hasretiyle yanan muhalefetten daha çok Batı başkentleri tutuşuyor bu konuda. Ve kahırlarından ölüyorlar. Batı'dan bizim muhalefete gelen büyük desteğin en büyük nedeni bu!