Tarihi 14 Ekim 2020

Kim?

Alphonse Marie Louise Prat de Lamartine... O bir Fransız ünlü edebiyatçı ve yazar. O bir devlet adamı... Fransa'da Dışişleri Bakanlığı yaptı. Cumhurbaşkanlığına aday oldu. Çok sayıda kitap yazdı. "Her Türlü boyunduruğu kırmak istiyoruz ama bize ağırlık yapan ancak görünmeyen bir boyunduruk var. Kimse bilmiyor veya bilen var ancak kimse söyleyemiyor. Gizli cemiyetler üyesi bizler bile bu sırrı bilmiyoruz." diyordu.

Lamartine Fransa'yı yöneten bu güçleri anlatırken dünyanın en zengin ailesinden bahsediyordu. Yine onun gibi Fransa Dışişleri Bakanlığı'nı yapmış isimlerden G.Hanotouks da dünyanın en zengin ailesini gündeme getiriyordu. "Politikalarımızı yöneten, tüm dünyada diplomasi kartlarını dağıtan büyük ve gizli güç" diyordu.

Fransa'dan Ermenistan'a uçaklar dolusu silah yağıyor haberleri ayyuka çıkarken eski bakanların yaptığı bu açıklamalar aklıma geldi. 155 altın-demir-çinko madeninin yer aldığı Dağlık Karabağ'da tüm işletmeler Ermenistan tarafından bu zengin aileye verilmişti. Fransa'yı yöneten güç Ermenistan'a silah yağdırılması talimatını da veriyordu madenler aşkına. Macron'u 39 yaşında iktidara taşıyanlar da onlardı. Tıpkı son iki Ermenistan Cumhurbaşkanı gibi Fransa'da koltuğa oturan Macron da bu zengin hanedanın şirketinde çalışıyordu. O da Ermenistan Cumhurbaşkanları gibi ailenin personeli, memuruydu. Macron'u banka memurluğundan iktidara taşıyan adam da Jacques Attali'ydi. Yahudi asıllı Jacques Attali tüm Fransa Cumhurbaşkanlarının danışmanlığını yapacak kudrete sahip, vazgeçilmez bir isimdi. Mitterand, Satkozy, Holland ve Macron'un danışmanıydı. Ve tabii Rotschild hanedanının da Fransa'daki bir numaralı adamıydı. Macron'u hanedanın CIE Bank'ına yönetici olarak, Ekonomiyi Teşvik komisyonuna üye olarak atayan isim de oydu. Macron bankayı yönetirken onun sayesinde hanedan çocuk maması ve yiyeceği olan Nestle ve ilaç şirketi Pfizer'de kontrolü zirveye taşıdı. Jacques Attali kullanışlı bu hizmetkarı Cumhurbaşkanı Holland'a önerdi. Cumhurbaşkanının genel sekreteri ve sonrasında Ekonomi Bakanı olmasını sağladı. Finalde de Cumhurbaşkanı seçtirdi.

Jacques Attali siyonistti düşünceleri vardı. "Kudüs, yeni dünya düzeninin başkentidir" diyordu. Fransa'daki Yahudi organizasyonlarının çatı kuruluşu olan "CRIF" tarafından gizli kapılar ardında düzenlenen "CRIF'' yemeklerinde baş köşede Cumhurbaşkanlarını seçen ve Fransa'yı perde arkasından yöneten Attali oturuyordu. Kardeşi Bernard Attali de hanedana ait Bank of America'dan maaş alan bir danışmandı. Macron'un kendisinden 25 yaş büyük karısı Brigitte'nin ilk eşi "Louis Auziere" de bankerdi. Hanedanın adamıydı. Brigitte'nin ailesi de hanedana müteşekkirdi. Çünkü dünyanın en zengin ailesinin desteğiyle "Macarons d'Amiens" adlı çikolota fabrikasının sahibi olmuşlardı.

Beyazsaray'ın resmi yayın organı bile Macron için "Rotchildlerin iktidara taşıdığı parlak çocuk" diyordu. O Macron da "Sorunumuz Erdoğan ile" diye açıklama yapıyordu. Çünkü Macron'u iktidara taşıyan hanedanın Fransa kolu siyonist Jacques Attali "Dünyayı yönetmek Akdeniz'i yönetmekten geçiyor." diyordu her yerde. Elemanı ve hizmetkarı Macron da boş mu duracaktı. O da sınırlarından çok uzaklardaki Doğu Akdeniz için harekete geçiyor, "Sorunumuz Erdoğan ile" diyerek Yunanistan'a destek veriyor, Türkiye'nin Akdeniz'de durdurulmasını istiyordu. Çünkü Ankara dünya enerji devi hanedan ile Akdeniz'de ortaklık yapıp Yunanistan gibi "Yüzde 73" vermiyor, "Doğalgaz varsa tamamını devlet olarak ben çıkaracağım" diyordu. O yüzden hanedanın kredi derecelendirme kuruluşları sürekli Türkiye'nin notunu düşürerek ayar vermeye çalışıyo, birileri de dolara saldırıyordu. O nedenle Doğu Akdeniz'de piyon Macron öne sürülüyor. Dağlık Karabağ'da hanedana ait 155 madende savaş nedeniyle üretim durduğu için tetikçi eleman Fransa Ermenistan'a ağzına kadar silah doldurulmuş uçaklar kaldırıyordu.

Hanedan hem Fransız elemanını alkışlıyor hem de Türkiye'de erken seçim yapılmasını istiyor. "Sorunumuz" dedirttiği Erdoğan'ın indirilip, kullanışlı ve "Yüzde 73" verecek bir elemanın bu ülkede Cumhurbaşkanı olması için. O yüzden Devlet Bahçeli'nin dün sarfettiği "CHP Genel Başkanının erken seçim isteği sipariştir. Buna karşıyken kim aklına girdi. Kimin dolduruşuna girdi" sözleri manidardır.

Sahi kim? Ben de merak ettim...