Tarihi 21 Ağustos 2020

Patada kütede

Yıllar önce spor servisinde çalışıyordum. Galatasaray ve Fenerbahçe arasında önemli bir basketbol maçı vardı. Oyunculardan Pete Williams, rakibine tekme tokat girmişti. Tam sayfa haber yapacaktık. Sayfa toplantısında bir araya geldik. Başlık ne olacaktı? Her kafadan bir ses çıkıyordu. Ben bir başlık önerdim. O kabul gördü. Ertesi gün sayfa manşetinde şu başlık vardı; "Potada Pete de Patada Kütede"

Son yıllarda yaşanan gelişmelere bakınca hep bu başlık gelir aklıma. Gülümserim. Zira nerdeyse 100 yıldır dünya siyasi potasında ne zaman kafamızı kaldırmaya teşebbüs etsek Elizabeth de, Hans da Pete de bize patada kütede dalıyordu. O yüzden müstemleke gibi büyükelçilerin vali olduğu sistemlerle yönetiliyorduk. Başbakanlarımız, Cumhurbaşkanlarımız, siyasilerimiz, sindirilmiş, korkularla yaşayan "Önce Türkiye" değil "Önce Batı ne der" desturuyla hareket eden kişilerden seçiliyordu. Başkan Bush'tan Beyazsaray'da "patada kütede" dayak yedikten sonra geldiği otelde "Yahu masaya artık yumruğu vuralım" diyorlardı Cumhurbaşkanı Demirel'e. "Amerika'dan korkmadan ben yönetirim diyorsanız buyurun siz oturun koltuğa" cevabını veriyordu Demirel çalışma arkadaşlarına. Bu olayın en yakın şahidi ve en yakın arkadaşı ahaber'de Yazboz'da anlatıyordu o gün bizzat tanık olduğu bu sindirilmiş muhabbeti. Bush'un o gün hangi cümlelerle patada kütede daldığını anlatmaya burada dilim varmıyor.

Son 15 yıldır Yeni Türkiye bambaşka bir noktaya geldi. Artık oyun ve masa kuruyor, ABD ve Rusya ile o masalara oturuyor, Alman'ı, İngiliz'i, Fransız'ı kapıdan sokmuyordu. Artık tüm dünyada konuşulan bir konu vardı. Türkiye bölgesinde en güçlü, dünya arenasında söz sahibi bir ülkeydi. ABD Başkanı "Zehir gibi Erdoğan ile ancak ben başedebilirim" diyerek oy istiyor, rakibi Joe Biden "Muhalefeti açıkça destekleyerek Erdoğan'ı indireceğim" diye seçim vaadinde bulunacak hale geliyordu.

Başkan Erdoğan dünya gündemini belirleyen birkaç liderden biriydi. "Cuma günü büyük müjde açıklayacağım" diyerek bir kez daha dünyayı sarstı. İngiliz Financial Times dün "Türkiye risk almaya hazır ve sahada eli çok güçlü. Herkes Türkiye ile iyi ilişkiler kurmaya yönelmeli" çağrısı yapıyordu.

Reuters "Türkiye, Karadeniz'de önemli bir enerji kaynağı buldu." haberini abonelerine geçiyor, Bloomberg de ona katılıyordu. "Türkiye için yeni dönem. Karadeniz'de bir enerji kaynağı bulundu." diyerek… İngiliz Guardian ise "Cuma günü Türkiye enerji konusunda çok farklı bir gün yaşayabilir." derken New York Times'tan "Türkiye'nin Karadeniz'de enerji yatağı bulduğu iddia ediliyor. Bu bölgede yeni bir dönemi başlatır." uyarısı geliyordu. Alman Die Welt "Türkiye, enerjide yeni bir oyuncu mu oluyor?" diye soruyor, Yunan kanallarından "Hem yenildik hem de kaybolduk" diye ağıtlar yükseliyordu.

Amerika'da Dışişleri bakanlığına yakınlığı ile tanınan NATOCU Atlantic Council ise hazırladığı bir raporu önemli senatörlere ve enerji alanında faaliyet gösteren dev şirketlerle paylaşıyordu.

ABD'nin en derin düşünce kuruluşlarından biri olan Atlantic Council, o raporda Türkiye'nin Akdeniz'de güçlü olması halinde enerji sorununu çözeceğini ön görüyordu. Enerji sorununu çözen Türkiye'nin ise dünyanın en önemli birkaç ülkesinden biri olacağına dikkat çekiyordu. Atlantic Council'a göre enerji sorununu çözen Türkiye'nin geleceği bakın nasıl olacaktı;

"Türkiye artık uluslar liginde yer alan 5 ülkeden biri olur. Avrupa Birliği, Türkiye'yi koşulsuz davet eder. Türk halkının refahı, yüzde 40 artar. Türk savunma sanayi yüzde 95'in üzerinde yerli olur. Dünyanın en büyük 500 şirketinde en az 30 Türk şirketi yer alır. Türkiye'nin ithalatı yüzde 23 azalır, ihracatı yüzde 39 artar. Türkiye, teknoloji devriminde ilk 10 ülke arasına girer."

Sık sık burada dünyadaki "Yumuşak Gücümüzü" gündeme getiriyor, Türkiye'nin önümüzdeki yıllarda uçacağını söylüyordum. Gülenler, dalga geçenler oluyordu. Bu memlekette kendi ülkesine inanmayanlar, Batı'dan medet umanlar çoktu. Milli-Yerli ve Birlik içinde olmak, savunma sanayiinde dev adımlar atmak Büyük Türkiye için elzemdi. 2000 yıllarının başında dünyada 500 büyük savunma şirketi içinde Türk şirketi sayısı sıfırdı. Enerji sorununu çözmeden bugün 100 dev savunma firması içine 7 Türk şirketini göstere göstere soktuk.

Bir de Enerji sorunumuzu çözdüğümüzü düşünün… O yüzden Atlantic Counsil'in raporu "Boş" değil. İçimizdeki "Ekonomi batsın" diye hayal eden kuklalara rağmen Yeni Türkiye artık dayak yiyen değil "Siyasi Dış Potada Pete de dahil herkese Patada kütede dalan" bir noktaya gelecek inşallah. Atlantic Counsil "Uluslar liginde ilk 5'e girer" diye bağırıyor.

Kulakları sağır olanlara rağmen Hayırlı haberi… Müjdeyi bekliyoruz…