Tarihi 11 Haziran 2020

Çile

3 ŞUBAT 1932... O gece bir gariplik vardı. Her taraf polisjandarma müfrezesi kaynıyordu. Hele Ayasofya'nın balkonlarına dizilmiş fötr şapkalı, puro tüttüren yabancı tipler kimsenin aklını almıyordu. Üst kat tamamen ecnebiler tarafından işgal edilmişti. Avrupalı büyükelçiler, memurlar, eşler, çocuklar hatta papazlar... Biraz sonra Ayasofya'nın bütün minarelerinden garip naralar yükselmeye başlamıştı.
"Tanrı uludur, Tanrı uluduuuur!!!" Balkondaki ecnebiler alkışlıyor, binlerce Türk buz kesmiş şok geçiriyordu. Kadir Gecesi Ayasofya'da Avrupalılara Türkçe ezan gösterisini bu satırlarla anlatıyordu sevgili Nuh Albayrak. Ne çile çekmişti Ayasofya... Sonrasında da kapatılmıştı. Onun çektiği çileyi en güzel şu satırlar anlatıyordu;
Ey İslâm'ın nuru, Türklüğün gururu Ayasofya. Şerefelerinde fethin, Fâtihi'n şerefi ışıl ışıl yanan muhteşem mabet...
Neden böyle bir hoşsun? Hani minarelerinden göklere yükselen, ta...
Maveradan gelen ezanlar?..
Ayasofya ses vermiyor. Ayasofya bir hoş, Ayasofya bomboş...
Şu muhteşem minberde binlerce erin, binlerce gazinin baş koyduğu o temiz yerde, şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor?
Ayasofya, Ayasofya seni bu hâle koyan kim?..
Seni çırılçıplak soyan kim?
Hani gönüllerden kubbelere, kubbelerden gönüllere, gürül gürül akan, sineler yakan Kur'ân sesleri?..
Kur'ân sesleri dindirilmiş, Müslümanlar sindirilmiş...
Allah, Muhammed, Hülafaî Raşidinin isimleri, kubbelerden yerlere indirilmiş.
Fethin, Fâtih'in mabedinden kitabı mübîni, bu ulu dini kaldıran kim?..
Asırlık surların arkasından, köhne Bizans'ı hortlatmak isteyen el kimin eli.
Bunu söyleyen kimin dili?
Ayasofya'yı puthane yapan hangi deli?
Elleri kurusun dilleri kurusun!
Ayasofya Ayasofya seni bu hale koyan kim? Seni çırılçıplak soyan kim?..
Ayasofya ey muhteşem mabet, merak etme! Fâtih'in torunları bütün putları devirip seni camiye çevirecekler.
Gözyaşlarıyla abdest alarak secdelere kapanacaklar...
Tehlil, tekbir sâdâları yeniden kubbeleri dolduracak...
İkinci bir fetih olacak.
Ozanlar bunun destanını yazacaklar, ezanlar bunun ilanını yapacaklar.
Sessiz ve öksüz minarelerden yükselen tekbir sesleri fezaları yeniden inletecek...
Şerefelerin yine Allah'ın ve onun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed'in şerefine ışıl ışıl yanacak... Bütün dünya Fâtih dirildi sanacak...
Bu olacak Ayasofya bu olacak...
İkinci bir fetih, yeni bir basübadel mevt...
Bu muhakkak olacak… Bu günler yakın, belki yarın belki yarından da yakın...
1952 yılında patrik ATENEGORAS, Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a başvurarak Ayasofya'nın kiliseye çevrilerek kendilerine verilmesini istemişti.
Bu haberi duyunca çılgına dönen gazeteci-şair rahmetli OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ yukarıdaki gözyaşlarını akıttığı makaleyi yazdı.
Ortalık ayağa kalktı... OSMAN YÜKSEL'in aleyhine "Millî direnişi kırdığı, Türk-Yunan dostluğunu bozduğu" iddiasıyla Ankara Ağır Ceza Mahkemesi'nde "İDAM talebiyle" dava açıldı. Hazırlanan iddianamede: "ASLINDA KİLİSE OLAN AYASOFYA'NIN evvela cami yapılması, sonra da müze haline konulması idarî bir iştir." denilmekte idi... Bu ülkede ittihatçı kafaların din düşmanlığından dolayı Ayasofya çok çile çekti... Ayasofya'nın çilesine göz dökenler de...
O çile bitecek inşallah...