İngiliz devlet kanalı araştırmayı tüm dünyaya duyururken, Ankara'da hareketli saatler yaşanıyor. ABD Avrupa Kuvvetler Komutanı Orgeneral Scaparrotti ve Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Votel yarın Türkiye'ye geliyor. İki Amerikalı komutanın uzmanlık alanı askeri planlama... Ziyaret öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ile 7. kez bir araya geliyor. Suriye'de akan kanın durması için önemli adımlar atılıyor. Erdoğan "S-400 füze sistemleri anlaşması bir hafta içinde neticelenecek" diyor. Rus basını Erdoğan-Putin buluşmasında imza için masa kurulduğunu ancak son anda S-400 anlaşmasının ertelendiğini duyuruyor.
İmzalar atılacak mı? Washington bu soruyu ve "Nasıl engelleriz"i tartışıyor. Trump'ın danışmanlarından ve Pentagon'daki etkili isimlerden General McMaster bir rapor hazırlıyor. Amerika'nın şu anda "Reagan dönemi"ne girdiğini söylüyor. Reagan'ın başkan olduğu dönemde Amerika silahlanmaya daha fazla bütçe ayırmış, Beyaz Saray üzerinde Pentagon'un daha ağırlık bastığı bir dönemden geçilmişti.
"Yeniden Büyük Amerika" hayalini satarak kampanya yürüten Trump'ı da iktidara Pentagon getirmişti. Peki Büyük Amerika hayali kolay mı? Haydi gelin General McMaster'in hazırladığı rapora gidelim. Amerika'nın üç büyük tehdit ile karşı karşıya olduğunu söylüyor. Bunlardan birincisi dünya ekonomisi ve siyasetinde artan Rusya-Çin ağırlığı... İkincisi "Kuzey Kore-İran" ikilisi... Üçüncüsü ise dünyada hızla yayılan DEAŞ tarzı "Vehhabi-Selefi tandanslı sürekli savaş" ideolojisi...
Nitekim sadece Almanya'da "Savaş" diyen Vehabilerin sayısının 10 bini geçtiğini Alman istihbaratı açıkladı dün.
General McMaster'in çizdiği tabloda Türkiye, "Rusya-Çin" ikilisiyle ilişkilerini hızla zirveye taşıyor. Suriye'de barış için "İran ve Rusya Cumhurbaşkanları" ile Soçi zirvesinde aynı karede poz veriyor. Bu tablo Pentagon'u ürkütüyor.
Tehdit olarak algılanan Rusya Türkiye'nin hemen kuzeyinde... İran ise doğusunda ve sınır komşusu. General McMaster'in ortaya koyduğu tehdit fotoğrafındaki ülkelerle başarıyla mücadele edebilecek Büyük Amerika'yı kurmak mümkün görünmüyor.
ABD tehdit gördüğü bu ülkelerle tek başına asla başa çıkamaz. O yüzden Türkiye'nin nerede olduğu Pentagon için hayal bile edemeyeceğiniz ölçüde BÜYÜK ÖNEM arz ediyor. Ergenekon soruşturması ile orduda oluşan milliyetçilik rüzgarlarını kırarak donanma dahil büyük bir tasfiye başlattılar. FETÖ, darbe dahil bu noktada Pentagon'un uzun vadeli planlarının maşası olarak kullanıldı. Hedef tamamen Türkiye'yi kullanışlı eleman olarak Atlantik Paktı yörüngesine oturtmaktı. Dün sohbet ettiğimiz Emekli General Nejat Eslen "Reza Zarrab davası da Türkiye'yi Atlantik Paktı'na tamamen bağlamak için Türkiye üzerinde kullanılan bir sopa. Türkiye denge politikasını nereye kadar sürdürecek? Tarihi bir dönemeçten geçiyoruz. İçeride birlik olma zamanı" diyor. Binlerce TIR silah gönderilen Suriye PKK'sı da tıpkı Zarrab ve FETÖ gibi aynı amacın bir başka taşeronu.
Amerika'da son dönemde tüm başkanları perde arkasından yöneten stratejistlerin tamamı "Yeni savaş Avrasya'ya egemen olmak için yaşanacak" diyordu. Atlantik mi Avrasya mı? Türkiye'nin vereceği kararı bekleyenlerin uykuları kaçıyor. Bizi kaybedenin tüm planları alt üst olacak, savaşta ve hayallerinde yenilecek. O yüzden Ankara'ya biri gidiyor, diğeri geliyor. Ankara geçmişte olduğu gibi bir süt tozuna artık ülkeyi teslim etmiyor.
Bağımsız, ülke ve Ortadoğu halklarının çıkarları için ter döküyor. O yüzden içerideki siyasi ayaklarından tutun, aydın görünen karanlıklara kadar herkesi kürsülere ve köşelere sürüyorlar. Bakın daha bir hafta önce gündem yoğunluğundan kimsenin farkedemediği bir konuşma yaptı Alman Dışişleri Bakanı Gabriel... "Dünyada güç dengeleri değişiyor...Avrupa ve ABD zayıflarken Rusya, İran ve Türkiye eski İmparatorluklarını canlandırma çabası içinde. Bölgesel güçler dengesi bu ülkelere kayıyor" dedi. Bizde devleti ile uğraşan siyasiler ve karanlıklar bunu göremeyecek kadar gözleri prangalıdır.
Başlarına GABRİEL de düşse farketmez.
Çünkü onlar Garbın ELİ olmayı seçmiş...
Yapacak bir şey yok!
