Tarihi 10 Kasım 2017

Ne?.. Ne?.. Ne?..

DEAŞ 2014'den itibaren Türkiye'de 3 silahlı, 1 bombalı ve 10 canlı bomba saldırısı olmak üzere ölümle sonuçlanan toplam 14 eylem gerçekleştirdi. Ankara Garı, Atatürk Havalimanı, Sultanahmet, İstiklal Caddesi, Reina, Gaziantep'teki düğün ve HDP'nin Diyarbakır Mitingi DEAŞ'ın akıllarda kalan eylemleriydi.
Bu saldırılarda 11'i polis, 1'i asker olmak üzere 293 kişi hayatını kaybetti, 1.338 kişi yaralandı. Terör örgütlerinin komutanları ve yöneticilerinin Batılı ülkeler ve istihbarat örgütleri olduğunu artık bilmeyen yok.
Bazen DEAŞ'ı, bazen PKK'yı üzerimize sürerek bize diz çöktürmek, "Başüstüne" dedirtmek, ekonomik anlamda uçuşa geçip daha da büyümemizi, bölgemizde oyun kurmamızı engellemek istiyorlar.
Bir DEAŞ'ı, bir PKK'yı sahaya sürüyorlar, yetmiyor, FETÖ ile darbe kalkışmasına bile giriyorlar. Son 11 ayda büyük bölümü PKK'lı 2 bin 304 terörist öldürüldü.
Rakamları Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli açıkladı dün. Aslında terörle mücadelede kahramanlarımızın büyük başarısını ortaya koyan bir göstergeydi bu. PKK tarihinin en büyük darbesini yiyordu. DEAŞ'ın kafasına da İçişleri Bakanlığı verilerine göre müthiş bir sopa iniyordu. Güvenlik güçlerimiz 2016 yılında 2.200 kişiyi DEAŞ üyesini gözaltına aldı..
2017 yılında ise 9 ayda DEAŞ'a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan kişi sayısı 3.708. Rakamlar korkunç ve istihbarat örgütlerinin içimize ne kadar "Uyuyan Hücre" soktuğunun göstergesi. İki yılda neredeyse bize sızdırılan 6 bin DEAŞ üyesini yakalamak büyük başarı. Gece gündüz uyumadan çalışan terörle mücadele aslanları sayesinde Türkiye'yi kan gölüne çevirmek isteyen istihbarat örgütlerinin hedeflerine büyük darbe vuruldu, çok sayıda oyun bozuldu...

HÜCRESEL YAPILANMA
İstihbaratımızın başarılı operasyonları sayesinde DEAŞ, 2017 yılında toplam iki terör eylemi gerçekleştirebildi. Bu sayı 2016 yılında 9'du. CIA güdümündeki DEAŞ'ın Türkiye'ye gönderdiği örgüt üyeleri Hücresel yapılanma ile kendini gizlemeye çalışıyor. Hücreler birbirini tanımıyor. Hatta aynı hücre içinde olup birbirlerinden haberi olmayanlar var.
Telegram aracılığı ile haberleşiyorlar.
Her teröristin içinde yer aldığı örgüt hücresinin bağlı olduğu abileri de farklı kişiler oluyor. Terör uzmanları buna "Kompartmantasyon yönetimi" diyor.
Bu nedenle irtibat kurdukları üst düzeylere ulaşmak zor oluyor. Terör uzmanlarının anlattığı bu yapı bize hiç yabancı gelmiyor değil mi? DEAŞ hücre yapılanması neyse FETÖ de o... Bu da normal çünkü ikisi de aynı istihbarat örgütü tarafından yönetiliyor sonuçta. Türkiye bağımsız hareket ettikçe kuduruyorlar. Üç terör örgütü ile saldırıyorlar. Biz Batı'ya selam çakmadıkça, Eski Türkiye'de olduğu gibi hazırola geçmedikçe durmayacaklar.
Yaz-Boz bu akşam Erbil'de Osman Öcalan ile yaptığı röportajı yayınlayacak.
Malum YPG'nin kurucusu. "ABD ve NATO 4 bin TIR silah gönderdi.
250 bin kişilik bir orduyu donatacak miktarda" diyor. YPG'ye gönderilen silahları PKK'nın da mutlaka kullanacağını açıklıyor.
Amerikalılar da "Asla bu olmayacak" diye söz vermişti. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli dün Hakkari'deki terör saldırısında Amerika'nın YPG'ye gönderdiği tanksavar silahı AT-4'ün kullanıldığını ve ele geçirildiğini açıkladı.
Washington DC'de bir konferans vardı önceki gün. Orada Eski ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Mark Kimmitt "Türkler bize karşı sabır göstermeli. ABD'nin ilişkilerimizin altını oyacak yekpare bir komplonun parçası olmadığı konusunda sözümüze inanın" diyordu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Albay Richard Outzen de "İki ülke basınında da çok negatif bir algı olduğu ortada. Ortak çıkarlarımız çok. Türkiye'nin istikrarı bizim için önemli " diye konuşup Türk basınını suçluyordu. Sevgili Kimmitt ve sevgili Albay Richard... "AT-4 tanksavar silahı" diyoruz boru değil... "Sabredin, inanın, güvenin" dediğiniz ABD YPG'ye giden silahların kullanılmayacağına dair söz vermişti. Şimdi Askerlerimiz, Mehmetlerimiz öldürülüyor o silahlarla?
PKK'nın YPG'sine 250 bin kişilik orduyu donatacak silah!... Ne sabrı...
Ne güveni? Ne inanması?... Ne diyorsunuz? Ne?