Tarihi 18 Kasım 2016

Geçmiş olsun

Musul meselesi Lozan'da çözülememişti. Taraflar, konunun İstanbul'da Haliç Konferansı'nda ele alınmasına karar vermişti.
Eğer Haliç Konferansı da Musul'un kimde kalacağını belirleyemezse, sorun Cemiyeti Akvam'a götürülecekti. Nitekim Haliç Konferansı'nda da İngilizler çirkeflik yapınca konu Cemiyeti Akvam'a taşındı.
Hristiyan üyelerden oluşan Cemiyeti Akvam doğal olarak Musul'u İngilizler'e verdi.
O gün kararın altına şöyle bir not düşüldü.
"Toprak sahipleri Musul'un Ankara'ya bırakılmasını isterse şehir Türkiye'ye bağlanır." Musul topraklarının tapusu 63 aşiretin elindeydi. Özal, 63 aşiret ile anlaşıp, Cemiyeti Akvam kararını hayata geçirmek istedi. Orduya "Musul'a girin" dedi. O dönemin Genelkurmay Başkanı, olayı anlayamadığı için istifa etti, o konjoktürde Özal'ın eli kolu bağlandı. Aradan yıllar geçti, Musul'a bir büyükelçi atandı. DEAŞ Musul'a girdiğinde büyükelçiyi rehin aldı. Ankara bir operasyonla kurtardı. O büyükelçi, Ankara'ya indiğinde "Türk Devleti çok büyük" diyordu. Ardından siyasete atılan büyükelçi CHP'ye katılıp milletvekili seçildi.
CHP'nin Dış İlişkilerden sorumlu Genel başkan Yardımcılığı'na getirildi. Yani, Kemal Kılıçdaroğlu'nun DIŞ POLİTİKASI'nı belirleyecek en UZMAN isim seçildi. İlk açıklamasında ülkesini dünyaya nasıl şikayet etti; "Ben Musul'da büyükelçiyken Devletimizin şehirdeki AŞİRETLERİ YEMEKLERDE AĞIRLADIĞINI gördüm. Türkiye DEAŞ'a yardım ediyor, yemeklerle besliyor." İşte CHP kafasının DIŞ POLİTİKA VİZYONU ancak bu kadar olabiliyor. Adam yıllarca Musul'da büyükelçilik yapıyor, o aşiretlerin ne anlama geldiğini çözemiyor, gidip iktidar isteyen partinin DIŞ politikasını belirleme apoletlerini omuzlarına takabiliyordu. Hapşırsak sesimizin duyulacağı burnumuzun dibindeki adalar da bu zihniyetle gitmişti. Londra büyükelçisi "Müjde İngilizler adaları bize veriyor" diye telgraf geçiyor, CHP lideri İnönü "Ne yapacağız alıp da... Başımıza bela mı?" diyordu. Günümüzün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da HDP'li belediyelere kayyum atanmasını "FACİA" olarak yorumluyordu. O belediye araçları ile kazılan hendekler, Kandil'e taşınan silah, para ve teröristler CHP'nin hiç gündeminde yoktu. Derik'e kayyum olarak atanan Muhammed Fatih Safitürk'ü makam odasında öldüren bomba dağdan gelmemişti. İçeriden, belediyede çalışan 8 kişi tarafından planlı bir şekilde yerleştirilmişti.
CHP, o belediye kadrolarının terör yuvasına döndüğünü göremeyecek kadar kör, bu konuda tek kelime edemeyecek dilsizdi. HDP milletvekilleri cezaevine gönderilirken tepki gösteren yine CHP'ydi. "Sırtımızı Kandil'e dayadık", "PKK terör örgütü değildir" diye bağıran milletvekillerine tek harf bile edemeyen de CHP'ydi. Arabalarında silah ve terörist yakalan HDP milletvekillerine "GIK"ı çıkmayan da Atatürk'ün partisi olduğunu söyleyen CHP'ydi. Aynı CHP'nin lideri ayda bir Almanya'ya gidiyor, milletvekilleri ile oralarda dolaşıyor, sürekli ülkesini şikayet ediyor. O Almanya'ya "PKK ofislerinin, tescillenmiş 14 bin teröristin, Meclisimizi bombalayan FETÖCÜ hain katillerin, onları destekleyenlerin burada ne işi var? Siz neden Türkiye düşmanlığı yapıyorsunuz" asla diyemiyor.
Sadece Berlin mi?.. Paris'te, Londra'da, Brüksel'de "Katillere kucak açacak kadar insanlıktan çıkmışsınız" diyecek cesaretin gramı yok bu partide. Tam aksine oralardan gelip, Türk Halk'ına Berlin, Paris, Londra, Brüksel ağzıyla konuşarak projeye hizmet ediyor, HDP'lileşiyorlar. Katillerin sığınağı Avrupa ne derse, CHP aynını konuşuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Pakistan meclisinde tarihi bir konuşma yapıp "İslam coğrafyasını parçalayan bölen silahların BATI'dan geldiği artık belgelendi. Birlik olalım, bizleri taşeron örgütlerle bölmek isteyenlere karşı birleşelim" diyordu. Bize saldıran taşeron örgütlerin tamamı Avrupa başkentlerinde ağırlanıyor, Erdoğan hepsine rest çekiyordu. Peki CHP ne yapıyordu? Hadi gelin ortaya yeni çıkan bir CHP milletvekiline gidelim... Bakın ne diyor? "Cumhurbaşkanı, Başbakan kafa tutuyor, Dışişleri 57 yıl kapısında beklediğimiz AB'ye kafa tutuyor. Biz Avrupalı olmaya hazırız.
Hele İzmirliler bu işe çok hazırlar. Biz bazen diyoruz ki 'Gerekirse de İzmir ayrılsın' yani biz istemeyiz, bu şartlarda bunlarla yaşamayı. Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz." İşte CHP kafası bu... Avrupa Terörist Birliği aşkına "İzmir ayrılsın" diyecek kadar Avrupalılar! Bu kafa asla iktidara gelemez. Bitti... Geçmiş olsun!