ALİ RIZA DEMİRCAN

ALİ RIZA DEMİRCAN

Sakal bırakmak kültürel cihaddır

Eklenme Tarihi 28 Eylül 2012
(Bu yazı, başta sakalsız olan İslâm alimlerine, İlâhiyat akademisyenlerine, Müftülere, Vaizlere, İmam Hatiplere ve İslâmcı yazarlar olmak üzere bütün Müslüman erkeklere ithaf ! olunur.)
Erkeğin erkekçe, kadının da kadınca görünüm ve tavırlar içinde olması yaratılışın ve yaratılışla örtüşen İslâm'ın gereğidir. Eşler arasında da cinsel arzuları geliştiren ve tatmine ulaştıran sebeplerdendir.[1] Bunun içindir ki İslâm Dîni, saçlı olmasını onayladığı Müslüman erkeğe sakal-bıyık, kadına da saçlarını bırakmasını emir buyurmuştur.

BIYIK VE SAKALIN HÜKMÜ
Yüce Rabbimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed'e, Fıtrat/yaratılış yasalarını ve kendisinden önceki Peygamberlerin bu yasalarla örtüşen yolunu izlemesini emretmiştir.[2] Allah'ın Elçisi Peygamberimiz aldığı bu emirlerin gereğini "Rabbim bana sakalımı uzatmamı ve bıyıklarım kısaltmamı emretti." buyurarak ömrü boyunca sakal ve bıyık bırakmıştır. Sakal ve bıyığın önceki peygamberler tarafından tebliğ olunan bütün şerîatlerde yer almış ve uygulanmış bir görev olduğunu da şöylece açıklamıştır:
"Sakal bırakmak-uzatmak ve bıyığı kısaltmak da fıtrattan; bütün Peygamberlerin uygulamalarındandır."
(Kur'ân Hz. Harûn'u sakallı olarak tanıtırken (Taha 94) arkeolojik bulgular ve İslâmî kaynaklar da Hz. İbrahim ve Hz.Muhammed'i sakallı olarak tanıtmaktadır.
Hz. Îsa'yı sakallı olarak tasvir eden kilise ikonları da değinilen hakikati doğrulamaktadır. Bu bilgiler yanı sıra, sakalı bütün Peygamberlerin şerîatlerinde yer alan uygulama olarak açıklayan değindiğimiz fıtrat hadîsi ışığında bütün Peygamberlerin sakallı olduğunu söyleyebiliriz.)

ALLAH ŞANINI ARTIRSIN
Peygamberimiz Hz.Muhammed, mü'minlere bıyık ve sakal bırakmalarını şöylece emir buyurmuştur:
["Bıyığı iyice kısaltınız, sakalı uzatınız." ["Bıyığı iyice kısaltınız, sakalı uzatınız, Yahûdilere benzemeyiniz." "Putperest-materyalistlere aykırı davranınız. Bıyığı kısaltınız, sakalı uzatınız."] [3] O'nun bu emirlerini , sahâbîler ve çok büyük çoğunluğu ile müctehid bilginler tatbik edilmesi gerekli buyruklar olarak değerlendirmişler ve tatbik etmişlerdir.
Sakal kesmeyi ise yaratılış düzenini değiştirme, gayr-ı müslimlere ve kadınlara benzeme ve Hz. Peygamber'in emirlerine aykırılık olarak vasıflandırmışlardır.
(
Görüşlerine katılmadığımız bazı İslâm bilgileri, sakal - bıyık ikilisini Hz. Peygamber döneminin bağlayıcı niteliği olmayan örfü olarak değerlendirmektedirler. Sakal bırakılmasını örf diyerek basite indirgerken bir ömür boyu sakal kesilmesini onaylayan kişilere ait bu gibi gayr-ı ilmî ve tutarsız görüşlere gerekli cevaplar bir numaralı notta açıkladığımız eserimizde verilmiştir.)

KİŞİSEL VE SOSYAL ÖNEMİ
Ölçülere uygun olarak; kişinin vücut yapısıyla uyumlu olması [4] ve çokça kısa tutulması emredilen bıyığa nazaran da uzunca bırakılması gereken Sakal müminleri tanıştıran, kaynaştıran, toplumun fert üzerindeki olumlu kontrol ve baskısına vesîle olan bir kılık-kıyafet unsurudur.
Sakal- bıyık, özellikle devrimizde İslâmî kimliğin oluşmasına katkı sunan bir uygulamadır. Yabancı kültür emperyalizmine bir tür başkaldırıdır.
Sakalın Cinsellikle İlgisi
Erkek olarak yaratılışın yansıması olan bıyık-sakal, fizyolojik olarak ergenliğin belirtisi, erkekçe gelişimin belgesidir.
Bunun içindir ki bütün kültürler gibi seküler/laik batı kültüründe de varlığını korumaktadır.
Erkek vücudunda cinsel hormonların gereğince faâliyet gösterdiğini belgeleyen bıyık-sakal, erkekçe mesajlar vermek için yaratılmış bulunan ve de cinsel etkiyi artıran erkeklik değerlerinden biridir.
Burada sözü ikinci Darwin olarak nitelen maddeci bir bilim adamına bırakalım: "Bu gün çenemizin çıkık yapısının tek bir işlevi olduğu, çıkık sakallı çenenin erkeklere özgü kendini çevresine kabul ettiren bir cinsel işaret görevini yüklendiği kabul edilmektedir...
Traş olmak yüzün alt yarısında her zaman erkekçe maviye çalan bir gölge bırakır ki, bu bölge orada sakal bulunduğunun kanıtıdır. Eğer yepyeni bir yöntemle yetişkin erkeklerin sakalı tümüyle ortadan kaldırılsaydı dolayısıyla o maviye çalan gölge yok olsaydı bu yüzün sahibi aynadaki kadınsı görünümünden hiç de hoşnut kalmayacaktı sanırız."[5] Bıyık-sakal aleyhine şartlandırıcı kültür erozyonuna uğramamış kişilerce, sakal ve bıyıkla cinsellik arasındaki ilişki, bilinen ve dile getirilen bir gerçektir.
Burada sakal ve bıyığın cinsel pratiğe yansıyan olumlu ve olumsuz yönüne de işaret etmekte yarar vardır.
Sakal ve bıyık veya sakaldan bağımsız olarak yalnızca bıyık bırakacak mümin, şekle ve temizliğe son derece önem vermek mecburiyetindedir. Zira ağıza sarkan bıyık, hele hele iyice de yıkanıp ilişki öncesinde güzelce kokulandırılmazsa, cinsel nefrete ortam hazırlayabilir. Çünkü dudaklar, sevişmenin ana unsurlarıdır.
Bunun içindir ki Allah'ın Resûlü "Bıyığını kısaltmayan bizim çizgimiz üzerinde olanlardan değildir."[6] buyurmuşlardır.
Bir tesbit
Yazımızı "Benzeşmelerden Korunarak İslâmî Kimliğimizi Korumak" isimli kitabımızdan aldığımız bir tespitimizle bitirelim:
Sakal-bıyık özellikle kültür emperyalizminin egemen olduğu dönemlerde, bir ölçüde İslâm kadınının örtüsü gibidir.
Örtü, bilinçli olarak "İslâmî îman ve hayatı sembolize eden" Libasüt
-Tekva üzerine giyildiği zaman ahlâkî amacına ulaşabileceği gibi sakal
-bıyık da amacına ancak Libasüt-Tekva ile birleştiği zaman ulaşabilir. Bu sebeple sakal ve bıyık bırakılmalı, ama İslâmî Kimliği temsil edebilir bir olgunluğa ulaşmaya da çalışılmalıdır. Aksi takdirde sevap-fayda yerine, günah-zarar devşirilebilir. Bunun üzücü örneklerini de görüyoruz.

* * *
1- Bıyık-Sakal mevzûu ile ilgili hâdîsleri, fıkhî içtihadları, ileri sürülmüş görüşler ve tenkidlerini ve bu mevzuda sorular gelmiş sualler ve cevaplarını bir arada okumak ve aydınlanmak isteyenlere yeni adıyla "Benzeşmelerden Korunarak İslâmî Kimliğimizi Korumak" isimli eserimizi tavsiye ederiz. Bu eserimiz sitemizden (alirizademircan.net) indirilebileceği
2- Rûm 30/30; Enâm 6/83-90
3- Hadisler için bak. Müslim Tahâret 56; Tirmizî Edeb 14; İbn Mace Tahâret 8; Buhârî K.
Libas Bab-u İ'fail-lihâ; el-Camiü-Sağîr 1/1, Nebhanî, Hüccetüllahi alel-Âlemîn... s.521,,Fıkhî görüşler için bak. el-Fıkhu alel-Mezahibil-Erba'a 2/45
4- Allah'ın Resûlü Peygamberimiz döneminde sakal erkek fıtratının bir gereği olarak putperestler tarafından da bırakılmaktaydı.
Bunun içindir ki -metinde sunulan hadislerde de görüldüğü gibi- Peygamberimiz bize özgü olarak şekil belirlemiştir. Buna göre sakalın uzunluğu, en boylu erkeklerde bile bir tutamı aşmayacak şekilde ve genelde kişinin vücûd yapısı ile uyumlu olmalıdır. Bıyığın ise üst dudak derisi görülecek şekilde kısa olması lâzımdır.
5- Bak. Desmond Morris Sevmek Dokunmaktır. Sander Yay.s.6
6- Tirmizi Edeb 16

* * *
SORU VE CEVAPLAR
* Sakal bırakmak neden çok önemlidir?
Müslüman için hayat îman ve cihâddır.
Cihâd ise ferdî ve sosyal hayatta İslâm'ı yaşama ve yaşatma mücadelesidir. Yapmakla mükellef olduğumuz cihâdın en önemli bölümü, şüphesiz kültür cihâdıdır. Sakal işte bu kültür cihâdının bir parçasıdır. Çünkü kültür bir hayat tarzıdır; inançlardan kılıkkıyafete kadar yaşanan bütün değerleri içine alır.
Sakal, kılık-kıyafetin ana unsurlarındandır. Bağlı olduğumuz kültürü yansıtır. Bunun içindir ki, Peygamberimizin belirlediği ölçülere göre sakal bırakmış mümin, insanlar tarafından İslâm kültürünün bağlısı kişi olarak görülür.
Sakal, hiç bir çalışmayı ve harcamayı gerektirmeksizin müminin girebildiği bütün kurumlarda İslâm'ı çağrıştırdığı içindir ki sakalla mücâdele edilmektedir.
İslâm ülkelerinde insan hakları ve özgürlüklerine saygıdan yoksun, ilkel bağnazların irtica unsuru görerek İslâm'a ve laikliğe aykırı genelgelerle ve baskılarla sakalı resmen mahkûm ettikleri ve bu uğurda hâlâ çırpındıkları bilinen bir gerçektir. Bu sebeple devrimizde sakal bırakmak kültür cihâdıdır.

* Sakalın kestirilmesi için baskı yapmak suç mudur?
Peygamberimiz sakal kestirtmeyi bir tür işkence olarak nitelediği için İslâm'a göre sakal kestirme bir günah ve suç olduğu gibi laiklik ilkesine göre de suçtur. ( el-Camiüs-Sağîr Men Messele...)
(Yargıtay karakolda bir vatandaşı döven, sakal ve bıyıklarını kesen jandarma komutanını, suçlu buldu ve işkence suçu işlediğine karar verdi. Habertürk 28 Ocak 2003)
T. C. Anayasası ve ceza kanunlarında açık bir tarifi olmamakla birlikte, laikliğin vicdan ve din hürriyetini içerdiği hususunda görüş birliği vardır.
Vicdan hürriyeti kişinin istediği dine, felsefi sistem ve doktrine inanma veya inanmama hürriyetidir. Din hürriyeti ise kişinin inandığı dinin kurallarına göre ferdî, ailevî ve içtimaî/sosyal hayatını yaşayabilme hürriyetidir.
İnandığı İslâm Dini'nin kılık kıyafetle ilgili sakal bırakma emrine uyarak sakal bırakmış kişi, din hürriyetinin cüzî bir bölümünü kullanmıştır. Laiklik adına kişinin bu en doğal dinî özgürlük hakkını kullanmasına karşı çıkmak, laiklik ilkesini çiğnemektir ve kanaatimizce değinilen Yargıtay kararında da örneklendiği üzere ülkemizdeki merî hukuk düzenine göre de suçtur.
Laiklik adına dindarlar üzerinde sürdürülen tarihi ve yasal yanılgıların dindarları zaafa uğratmadığı gibi laikliğe güç kazandırmadığı da kanıtlanmış bir gerçektir.