Evet, yoğun bir sezon geçti. 'Acı Tatlı Ekşi'yle başlayıp sonra 'Cebimdeki Yabancı'yla devam eden süreçten sonra şimdi yeni bir heyecan yaşıyorum. Aslında 'Mahalle' filmi hepsinden önce çektiğimiz bir işti. Filmlerin ardından dizi heyecanı da başladı.
Ben 'Aşk Yeniden'den sonra dizi çekmedim. İki sene film işlerine ağırlık verdim. Ama '8. Gün' içime çok sindi. Senaryosunu, klişeleri kırmasını ve değişik yapısını sevdim. Ay Yapım'a geri döndüm; yine Kerem Çatay'la çalıştığım için mutluyum. Eski aileme geri dönmüşüm gibi hissediyorum. Karakter de çok hoşuma gitti.
Ben 'Ozan' karakterini oynuyorum. Dizide şöyle bir cümle var: 'Yalnız büyüdüm, korkuyla büyüdüm ama bir süre sonra korku salan ben oldum. Ta ki 8. Gün'e kadar.' Dizimizin de adı; yeni bir gün, yeni bir hayat anlamını taşıyor.
Evet, çok iyi oyuncular var. Burcu (Biricik) oyunculuğunu çok beğendiğim biri, çok gerçek ve çok doğal. Burcu'nun projede yer alması diziyi kabul etme sebeplerimden biri. Musa (Uzunlar) Abi'yle de yeniden aynı projede yer alıyoruz.
Evet, aksiyonlu bir karakter. Özel eğitmenlerden dövüş dersleri aldım, hatta Musa Abi de aldı. Özellikle ikinci bölümden sonra büyük bir aksiyonun içindeyim.
TİYATRO OYUNU FİLM OLDU
Serhat Teoman, Emre Erkan ve Mert Öner'le birlikte hem sinema filmi, hem tiyatro oyunu yapmak için kurduğumuz GET Yapım diye bir yapım şirketimiz var. İlk yapımımız, 'Pragma' adlı tiyatro oyunuydu. Suçlu psikolojisinin en uç örneklerini bir seri katil hikayesiyle anlatmıştık. Oyun, iki sene kapalı gişe oynadı. Yazdığımız 'Mahalle' de aslında bir tiyatro oyunuydu. Uzun toplantılar sonrası film yapmaya karar verdik. Filmin ilk gösterimi İstanbul Film Festivali'nde gerçekleşti.
Suça hiç bulaşmamış insanların psikolojisini işlemek istedik. Çıkış noktamız, önyargıların insanları ne hale getireceğiydi. Filmimizin 'Herkes günahını gölgesinde taşır' diye bir lafı var. Mahalle, evrensel bir yer. Mutlu gibi görünen üç esnaf arkadaşın depoya indiklerinde hem gerçeklerle, hem kendileriyle yüzleşmelerini anlatıyoruz.
İnsan psikolojisini demek daha doğru olur. O dünyaları seviyorum. Yapım şirketini kurduktan sonra hepimizin aynı pencereden baktığını keşfettik. Bu film için, hiç cinayet işlemeyen insanların hangi durumlarda cinayet işlediğini araştırdık.
Serhat'la birlikte ilk kez yönetmenlik tecrübesi yaşadık bu filmde. Kafamızda aslında başka birinin yönetmesi fikri vardı. Sonra kendi kurduğumuz dünyayı kendimiz daha iyi yansıtabiliriz diye düşündük. Taşın altına elimizi sokmak istedik. Yönetmen olmaya karar verdikten sonra gerçekten keyif almaya başladık. Serhat'la aramızda büyük bir denge ve uyum var.
Oyunculuğu ölene kadar yapmaya devam edeceğim çünkü çok zevk aldığım bir meslek. Oyunculuğu bırakmadan yazmaya ve yönetmeye de devam etmek istiyorum. Yazdığım şeyi beyazperdede izliyor olmak çok güzel bir duygu. Hepsinin ayrı bir tatmini var. Yazmayı, bir dünya yaratmayı da seviyorum.
GİŞE MATEMATİĞİYLE YOLA ÇIKMADIK
Biz bu filmi yaparken gişe matematiğiyle yola çıkmadık. Tabii ki izlensin diye çekiyoruz ama filmimiz; insanı sıkmayan, kara komedisi, ciddi bir mizahı olan ve bunu tip komedisiyle değil, durum komedisiyle yapan, ters köşeleri olan bir yapım. Seyirciyi sıkmadan istediğimizi anlattığımız bir film yaptık.
Tabii ki, benim öyle bir ayrımım yok. Bundan sonra da içinde yer almaktan memnun olacağım işlerde olacağım.
'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisi. 'Fatmagül'den önce Derviş Zaim'in 'Gölgeler ve Suretler' filminde oynamıştım. O filmin yeri benim için ayrı. Derviş Abi'yi çok severim. Bana rolü teklif ettiğinde, senaryoyu bile okumadan kabul ettim. O benim için uğur oldu. TV seyircisini de 'Fatmagül'le çekmeyi başardım.
ÇİRKİNİ OYNAMAK HOŞUMA GİDİ YOR
Şu an kendimi hazır hissetmesem de tabii ki baba olmak istiyorum.
Teşekkür ederim. 'Cebimdeki Yabancı'da da aile babasıydım. Bazı karakterler vardır; karizmatik, cool olman gerekir ama özellikle bu filmdeki 'Sabri' karakterini, ilk kez nasıl göründüğümü takmadan oynadım. Bundan çok da keyif aldım. Çirkini, nasıl gözüktüğünü düşünmeyen adamları oynamayı seviyorum.
Evcimen bir adamım mahallemden pek çıkmam
Kafamı şöhrete vermiyorum; kendi işlerimizi yapmaya çalışıyoruz. Benim için önemli olan şöhret değil; üretmek. Bizim işimiz egolarla ilgili; onu nerede dengeleyeceğini bilmek gerekiyor. Ben evcimen bir adamım. Mahallemden pek çıkmam.
Evet ve çok mutluyum ki bunun son nesliydim. Uçurtma yapardık, misket oynardık, torpil patlatırdık. Şimdi çocuklar tabletlerde, telefonlarda; çok üzülüyorum.
Yapılaşma buna imkan vermiyor ki. Hayatımızda teknoloji diye de bir şey var. Bunu doğru kullanmalıyız. Ama çocuğumun parkta oynamak yerine telefonla oynamasını istemem.
GORAN BREGOVİÇ 'E FENER TUTTUM
Mimarlık okuduktan sonra Kıbrıs'ta Türk Devlet Tiyatroları'nda oynuyordum. Uluslararası bir sanat festivali vardı, oraya Goran Bregoviç gelmişti, konseri vardı. Onun fenerini ben tutmuştum. O karanlıkta karavanından indirip sahneye kadar eşlik ettiğim o anları unutamam.
MEHMETÇİK SAĞ SALİM DÖNSÜN!
Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. En kısa zamanda bu sürecin kazasız belasız tamamlanmasını istiyorum. Daha fazla şehit vermeden sağ salim yurda dönsünler inşallah. Bu zor zamanlar da geçecek diye düşünüyorum.
SABAH
RÖPORTAJ: İLKER GEZİCİ