Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'da giriştiği hain darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti.
O karanlık gecede milletin tankıyla, uçağıyla millete saldıran FETÖ'cü alçakların ilk hedefinde Başkan Recep Tayyip Erdoğan vardı.
MİLLET DARBEYİ PÜSKÜRTTÜ
Erdoğan, "Milletimizi meydanlara davet ediyorum" sözleriyle halkı demokrasiye sahip çıkmaya çağırdı. Bu çağrının ardından milyonlar sokaklara döküldü, hain kalkışma püskürtüldü. O gece 252 kahraman şehit olurken, Türk milleti destansı bir direnişe imza attı.
EFKAN ALA'DAN ONE MINUTE HATIRLATMASI
AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala A Haber'in konuğu olarak 15 Temmuz'a ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Efkan Ala, Başkan Erdoğan'ın 2009 yılında Davos'ta İsrail eski Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e karşı yaptığı tarihi "One Minute" çıkışının ardından Türkiye'ye karşı örgütlenildiğine dikkat çekerek, "Başarsalardı Türkiye, Suriye olurdu" dedi.
"BAŞARSALARDI TÜRKİYE SURİYE GİBİ OLURDU"
Ala'nın açıklamaları şu şekilde:
"Eğer ki darbe girişimini başarsalardı Türkiye, Suriye ve Irak gibi olurdu. Çünkü Türkiye'de kimse FETÖ gibi bir organizasyonun bir terör örgütünün Türkiye'yi yönetmesine rıza göstermezdi. Dolayısıyla iç kargaşa ve ayaklanma ve çatışmalar başlayacaktı.
Zaten bunlar bir maşadır. Bunları kullanan asıl istihbarat örgütlerinin temel amacı da Türkiye'yi Suriyelileştirmekti. Onun için bunları organize edip Türkiye'nin üzerine saldılar. Bu vatan hainlerinin yaptıkları tam olarak vatana ihanet suçudur. Bu örgütün hükümete karşı geçtiği tarih One Minute hadisesinden hemen sonrasıdır. Biz bunları yaptığımız soruşturmalarda gördük. Bunların harekete geçme zamanı o dönemde başladı. Tüm birimlere karşı operasyon harekatları yürütmüşler. Bunların nihai hedefleri Türkiye'yi Suriye haline getirmekti.
"ONE MINUTE SONRASI HAREKETE GEÇTİLER"
Bunlar 1970 yılında beri örgütleniyordu. 80 ve 90'lı yıllarda bunlar hareketleniyor. Yani o zamandan beri planları var. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz… Hepsi hükümete darbe yapmak. Kendi uydurdukları delillerle bunu yapmaya kalktılar. Nasıl organize oldukları ve nasıl harekete geçtikleri çok açık ortadır. Bunlar 1970'lı yıllardan beri ordunun içine yuvalanmaya başlamışlar. Belli bir aşamaya gelmişler ancak One Minute sonrası harekete geçtiler.
O zaman Cumhurbaşkanımızın hem ikametinde hem de çalışma ofisinde dinleme cihazları bulduk. Soruşturmalar açıldı. Cihazları bulan MİT'e karşı harekete geçtiler. 7 Şubat'ta MİT Müsteşarı olan akan Fidan'ı ifadeye çağırmaya kalktılar. O zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan buna izin vermedi ve bundan sonra süreç gelişti.
Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi başarı olamayınca 15 Temmuz'da harekete kalktılar.
"GECENİN DÖNÜM NOKTASI CUMHURBAŞKANIMIZIN ÇAĞRISIYDI"
O gecenin dönüm noktası Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın halkımızı sokağa çağırmasıdır. Cumhurbaşkanımız Erdoğan o gece milletimizin önünde durdu. Milletimiz onun arkasında durdu ve saf tuttu. İşte bu irada o gecenin dönüm noktası oldu."
"TÜRKİYE UÇURUMUN KENARINDAN ALINDI"
Çünkü o gece işler başladığında yani bunlar faaliyete başladığında tabii bir takım devlet kurumlarını da ele geçirmişlerdi. O devlet kurumlarının kurtarılması için o zaman Jandarma General Arif Paşa beni arayarak 'Efendim özel harekattan bir tim belirleyebilirsek bu jandarmaya gidip jandarmanın karargah olarak kurtarılmasını sağlayabilirim' deyince biz Emniyet Genel Müdürümüze talimat verdik. Emniyet Genel Müdürümüz burada olan yani Ankara'da olan Özel Harekat mensuplarını organize etmeye başladı. Çünkü özel harekat polislerimiz o zaman aynı dönemde çukur olayları vardı. Teröristlerle orada mücadele ediyorlardı Güneydoğu'da ve bazı il ve ilçelerimizde çukurlar kazılmıştı. O çukurlarla mücadele çukur hareketiyle o terör örgütü faaliyetlerine karşı mücadele içerisindeydiler.
Biz gece onları bu Ankara'ya taşımak durumunda kaldık. Yani karar verdik. Çünkü buradaki birimler işgal edilmiş ve bu işgal edilen birimlerin kurtarılması lazım. Onlar gelinceye kadar tabii burada çok az sayıda kardeşimiz vardı. Bu o gece de orada 51 şehidimiz oldu. Maalesef 41'i Özel Harekat diğerleri iki sivil imam dahil olmak üzere ve diğerleri de helikopter pilotları ve sivil polislerimiz olmak üzere. Onlar bir araya gelip helikopterle bu tarafa getirilecekken bu hain teröristler orayı bombaladılar. Bombaladılar uçaklarla ve kardeşlerimiz şehit oldu. Bu tabii bir psikolojik çöküntü ortaya çıkardı. Yani psikoloji dağıldı. Hemen Cumhurbaşkanımızın televizyondan çağrısı ve milletimizin de lider olarak o dirayetli liderin arkasında duruşuyla sokağa çıkmasıyla psikoloji tamamen değişti.
Tam bir dönüm noktasıydı ve sonunda bu ihanet şebekesinin Türkiye'yi götürmek istediği yer engellendi ve Türkiye uçurumun kenarından alındı. Neyle alındı? Gerçekten liderinin dirayetli duruşu ve milletinin de liderine güvenerek arkasında saf tutuşuyla onunla beraber hareket edişiyle inanılmaz bir tarihtir.
FETÖ DEVLET KURUMLARINI SABOTE EDİYORDU
Daha önce denemelerde Türkiye bunu başaramadı. Neden başaramadı? Çünkü bu tür organizasyonlar devletin içerisine yani terör örgütleri işte hükümete karşı iradeye karşı organizasyonlar, örgütler çeşitli devlet kurumlarına yuvalanmıştı ve sabote ediyorlardı. Şimdi 6-8 Ekim olaylarında hatırlarsanız Van'da 6-8 Ekim olayları sırasında sokakta araçlar yanıyor ve FETÖ örgütü mensupları da kendi araçlarını götürüyorlar. Polis bunlar. Yani polisin içerisine yuvalanmış polis üniforması giymiş FETÖ mensupları götürüyorlar ve devletin araçlarını, polislerin araçlarını o yanan araçların üzerine attılar ve o yine polisin içerisindeki memleketsever polislerimiz tarafından tespit edildi kayda alındı ve bizlere gönderildi.
Olayları büyütüyorlar. Önlemesi gereken polisler. Kim bu polisler? Bunu yapanlar? FETÖ mensupları. Yani şimdi böyle bir devlet aygıtıyla çalışmak başka burada tabii her an operasyon her an provokasyon yapılabiliyor ve yaptılar. Ama ondan sonra bunlarla mücadelede biz başarılı olunca ki halen devam ediyor.
"TÜRKİYE'DE İRADENİN İDAREYE HAKİMİYETİ YOKTU"
Önemli başarılar elde edince şimdi geldiğimiz noktada artık iradeyle idare arasında tam bir bütünlük var. Eskiden olmayan yeknesaklık var. Şimdi milletimiz adına, milletimizin yüzde 52,5 oyla seçip iş başına getirdiği Cumhurbaşkanımız istişarelerini yapıyor, değerlendirmelerini yapıyor, bir karara varıyor devlet adına. O karar talimata dönüşüyor. Devletin bütün kurumları da bu talimatları uyguluyor ve yerine getirmek için çalışıyor. Şimdi bu mekanizmanın olduğu yerde başarı olur. Yani daha önce Türkiye'de iradenin idareye hakimiyeti yoktu. Şimdi iradenin idareye hakimiyeti var ve bir bütün olarak çalışıyor.
FETÖ'CÜLERİ TEMİZLEDİK!
Yaptığımız reformlarla hem siyaset güçlendi hem de kurumlarımız güçlendi. Yani bugün TSK'mız, Savunma Sanayimiz, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız hepsi yani Türkiye'nin güvenlik sektörü, İHA'larımız, SİHA'larımız, ihracatta dünyanın üçüncüsü olmuş durumdayız. Daha önce bunları paramızla bile satın alamıyorduk İHA'ları, SİHA'ları. Savunma sanayinde elde ettiğimiz başarılar tarihi başarılardır. Bütün bunları bir araya koyunca bir de siyasetin güçlendiğini dikkate alalım. Yani önceden anayasal kurumlar ve statüko ve vesayet odakları siyasetten daha güçlüydü. Herkes bir şey konuşurdu, herkes değerlendirme yapardı. Son bir vesayet kurumunun başındaki kişi acaba ne diyecek diye merak edilirdi. Bugün kimi merak ediyor millet? Kendi seçtiği en son Cumhurbaşkanı ne diyecek diye. Değil mi? Yani en son Cumhurbaşkanı noktayı koyuyor.
Şimdi bu yeknesaklığı sağladıktan sonraki bunu o örgüt mensuplarını, o FETÖ gibi ve benzeri örgüt mensuplarını temizlediğimiz için sağlayabildik. Bu insicamı sağlamış bir devletin elbette başaracaklarıyla daha önceki bir olmaz, olmuyor zaten."
TERÖRSÜZ TÜRKİYE MESELESİ
Fesih gerçekleşti ve bunun deklarasyonu yapıldı. Silah bırakmada başladı ve bunu biz şu ana kadar öngördüğümüz biçimde buraya kadar getirdik. Bundan sonra da olabildiğince hızlı yapmak için çalışmalarımızı yürütüyoruz. Başta Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade Devlet Bahçeli'nin yaptığı açıklamalar, Cumhurbaşkanımızın iç cepheyi güçlendirelim çağrısı ve bütün bunlar bir araya gelince çok ciddi ve bir ortam oluştu. Bir iklim oluştu. Bir irade bütünlüğü oluştu. Buradan hareketle bugüne kadar öngördüğümüz biçimde süreci getirdik.
Bundan sonra da hızlı bir biçimde bu silah bırakma sürecinin tamamlanması için çalışmalar yürütülüyor. Devlet mekanizmaları, devletin birimleri mekanizmaları oluşturdu. Bu mekanizmalar çalışıyor. Çünkü provokasyonlara böyle bir bölgede bu kadar büyük bir sorunu çözmek için harekete geçmişiz. Bu kadar büyük bir sorunu çözerken provokasyonlara karşı çok dikkatli olmamız gerektiğini başından beri söylüyoruz. Onlara müsaade etmemek için de hızlı bir biçimde bunu başarmayı düşünüyoruz. Bunun gayreti içerisindeyiz. Yani tam olarak bir tarih veremeyiz ama olabilecek en hızlı biçimde bunu gerçekleştirmeyi arzu ediyoruz
Adım adım ilerliyoruz ve şuna dikkat ediyoruz. Bir sonra atacağımız adımı daha önceki tecrübelerden yararlanarak diyoruz ki önceye çekmeyelim. Çünkü çektiğinizde iki adımı birden atamaz hale geliyorsunuz. Burada adım adım planladığımız şekilde devam ediyoruz ve bugüne kadarki başarılar da bu stratejinin doğru olduğunu gösteriyor. Kamuoyu desteği de çok yüksek. Bizim en son yaptırdığımız araştırmada ki bu silahların bırakılması görüntülerinden hemen önceydi, yüzde 75.9 destek var. Milletimiz bunu destekliyor. Yani bu süreci bir an önce bu terör bitsin, terör prangalarından Türkiye kurtulsun, Türkiye sorunlarına değil fırsatlarına odaklansın. Çünkü terörün kazandırdığı hiçbir şey yok hiç kimseye.
Ama terörün arkada bırakılması, bu prangaların çözülmesi 86 milyona kazandırır. 86 milyon fırsatlara odaklanır. Geleceğe doğru emin adımlarla yürür. Şehitlerimize Allah rahmet eylesin. Onların fedakarlıkları şehitlerimizin canlarını ortaya koyması, gazilerimizin mücadeleleri bugüne kadar ortaya konulan mücadeleleri Türkiye'yi parçalanmaktan kurtarmıştır. Türkiye'yi bir ve bütün olarak bugünlere taşımıştır. Ama artık gelinen bu noktada Türkiye güçlüdür ve bölgemizdeki gelişmeler de dikkate alınınca bu terör prangasından da kurtulduğunda Türkiye zaten her birimizin, 86 milyonun arzu ettiği şekilde yoluna devam edecektir. Bu çerçevede hareket ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL'E "ÜMMET" AYARI
Bunlar halen meseleyi 1940'lara kodlanmış zihinsel yapılarıyla değerlendirmeye çalışıyorlar. 1940'ların paradigmasıyla bugüne ilişkin bir politika üretmek mümkün değildir. Onlara günümüze gelmelerini, dünyaya bakmalarını tavsiye ederiz.
Bizim millet kavramına, ümmet kavramına, din kavramına, inanç özgürlüğüne dair duruşumuzu kimse sorgulayamaz. Cumhurbaşkanımız da bunun cevaplarını verdi. Bizim bu konuda bir tereddütümüz yok. Biz Türk milleti mensubuyuz. İslam ümmetinin bir parçasıyız. Bizim dünyaya geliş nedenimiz hizmettir. Siyaseti de biz bunun için yaparız. Ama bunu anlamak için de biraz entelektüel çaba sarf etmek gerekir.
Yani bu inanılmaz anlam yüklü kavramların ne ifade ettiğini demek ki herkes anlayamıyor. Bizim için son derece berraktır. Son derece açıktır. Biz zaten bunlar için siyaset yapıyoruz. Biz bunun için bu kadar çaba sarf ediyoruz. Gecemizi, gündüzümüze katıyoruz. Biz bütün insanlığın iyiliğini arzu ediyoruz. Erdemli bir dış politika bakın uyguluyor Cumhurbaşkanımız."