Bilal Erdoğan A Haber'de Etnospor'u anlattı: Kültürel sporları yaşatmak için uğraşıyoruz | Fenerbahçe başkan adayı olacak mı?

Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, 7. Etnospor Kültür Festivali'ne ilişkin detayları A Haber canlı yayınında aktardı. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlenecek festivalin tamamen ücretsiz olacağını belirten Bilal Erdoğan, Etnospor'un 27 ülkede 42 üyesinin olduğunu açıkladı. Bilal Erdoğan, "Kültürel sporları yaşatmak için uğraşıyoruz. Batı ülkeleri de aslında buna çok saygı gösteriyor. Dünya barışına da katkı sağlayacak bir şey." ifadelerini kullandı. Öte yandan Bilal Erdoğan Fenerbahçe başkan adaylığı hakkında çıkan iddialara da net cevap verdi.

Giriş Tarihi: Güncelleme Tarihi:
Bilal Erdoğan A Haber'de Etnospor'u anlattı: Kültürel sporları yaşatmak için uğraşıyoruz | Fenerbahçe başkan adayı olacak mı?

7. Etnospor Kültür Festivali, 22-25 Mayıs tarihlerinde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlenecek.

35 ülkeden katılım sağlanacak festivalde, geleneksel sporlar ve oyunlar, geleneksel sanatlar, gastronomi ile sahne sanatları gibi birçok başlıkta etkinlikler düzenlenecek.

Ziyaretçiler, etkinliklere ücretsiz olarak katılım sağlayabilecek.

7. Etnospor Kültür Festivali İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlenecek (Takvim.com.tr)7. Etnospor Kültür Festivali İstanbul Atatürk Havalimanı'nda düzenlenecek (Takvim.com.tr)


BİLAL ERDOĞAN A HABER'DE MERAK EDİLEN SORULARI YANITLADI

Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, festivale dair merak edilenleri, etnosporun amacı, misyonu ve vizyonunu A Haber canlı yayınında açıkladı.

Bilal Erdoğan A Haber'de 'Etnospor'u anlattı

(A Haber ekran görüntüsü)(A Haber ekran görüntüsü)

İşte Bilal Erdoğan'ın o açıklamaları...

Biz bunu 2015'te Kırgızistan'da kurduk. Dünya göçebe oyunlarının partner organizatörü olarak da görev yaptık. O günden bugüne bütün dünya göçebe oyunlarını organizasyonunda da görev aldık ama tabii ki biz bunu büyütmeye devam ettik.

"27 ÜLKEDEN 42 ÜYEMİZ VAR"

Çünkü geleneksel sporlar dediğimiz zaman sadece Anadolu'dan veya Türk dünyasından ibaret bir meseleden bahsetmiyoruz. Gerçekten bütün dünyanın kültürel renkliliği aslında geleneksel sporlarda karşılığını buluyor. Dolayısıyla şu anda bizim 27 ülkeden 42 üyemiz var. Bunlar federasyon olanlar var, dernek olanlar var. Vesaire hedefimiz aslında 50-60 ülkeye önümüzdeki 35 yıl içerisinde ulaşıp ulaşmak. Zaten bizim her yıl düzenlediğimiz Etnospor forumlarımıza 60 ülkenin üzerinde katılım oluyor.

Meksika'nın bin yıllık sporunu yaşatmak için de biz uğraşıyoruz, ciritin unutulmasını istemiyorsak bunları yapmak zorundayız. Kültürel sporları yaşatmak için uğraşıyoruz. Batı ülkeleri de aslında buna çok saygı gösteriyor. Dünya barışına da katkı sağlayacak bir şey.

Bilal Erdoğan: "Etnospor'un 27 ülkede 42 üyesi var"

"SADECE GEÇMİŞİN PEŞİNDE DEĞİLİZ GELECEK DE ÖNEMLİ"

Dünya göçebe oyunlarına yüzün üzerinde ülkeden sporcu katılıyor. Dolayısıyla dünya geleneksel sporları dediğimiz zaman gerçekten 100 ülkenin üzerinde bir dünyadan bahsediyoruz. Şimdi işin felsefesi aslında dünyanın bu kültürel renkliliğini yaşatmaya devam etmek neden? Yani 200 yılı aşkın bir batı medeniyetin hegemonyası var.

Dünyada ve kültürel bir benzeşme yani globalleşme de diyorlar. Küreselleşme diyorlar. Dünya büyük bir köye dönüyor diyorlar ama bu olurken görüyoruz ki insanların daha çok birbirine benzemesini hedefleyen sanki bir akıl işliyor. Bu kimi yerde kapitalist ekonominin insanları biraz böyle müşteri gözüyle bakması ve egemen toplulukların kendi ürünlerini bütün dünyaya satmaya çalışması gayesinden de kaynaklanıyor ama öbür taraftan da tabii ki batı kültürünün kendini başka kültürlerden daha üstün gördüğü bir yaklaşımın da buna sebep olduğunu söyleyebiliriz.

Burada diyoruz ki dünyanın bütün kültürleri, saygın bütün kültürleri. Kendi toplumlarında kendi coğrafyalarında, ülkelerinde yaşamayı, öz güvenle yaşamayı hak ediyor ve bu çok saygın bir şey. Onu sağlamamız için insanların kendine ait olanı komplekssiz bir şekilde sunabilmesini de sağlamamız gerekiyor. Bunun ortamında hazırlamamız gerekiyor. Sporlar böyle bir alan.

Gerçekten yediden yetmişe herkese hitap eden bir festival. Yani burada yaşı ileri olan insanlar nostalji yapma fırsatı bulmuş oluyor.

Ne zamandır görmemiştim, ne zamandır at binmemiştim, ne zamandır bu el sanatları nasıl yapıldığını görmemiştim. Bunu işte benim filanca dedem anlatırdı. Yapardı falan gibi böyle mirası ait çok fazla ögenin olduğunu görecekler ama çocuklar için de çok fazla eğlencenin olduğu bir mekandan bahsediyoruz. Hanımlar için çok fazla eğlencenin el sanatlarının bir çok yeme içme alanlarının olduğu. Mesela Özbek pilavını milletin gözünün önünde büyük tencerelerde yapıyorlar. Hanımlar bakıyor, ne koydun onu ne de 10'a çıkarttın falan böyle sorular gerçekten çok keyifli bir alan.

Tabii bu sene aile yılı. Aile yılı olmasını ben özellikle çok çeşitli vesilelerle vurguluyorum. Aile yılı olduğu için de gelenek ailede başlar temasıyla organize ediyorsunuz.

2025 Cumhurbaşkanımız tarafından aile yılı ilan edildi. Bunun bir çok sebebi var aslında. Onları da ayrıca belki konuşmak lazım ama aile yılı vesilesiyle biz buna gelenek ailede başlar dedik. Çünkü gerçekten gelenek hani biz sonuçta ne diyoruz? Bir milletin kimliğinin korunmaya ihtiyacı var. Kültürünün korunmaya ihtiyacı var.

Bilal Erdoğan: "Gelenek ailede başlar ve yaşar"

Biz Türkiye açısından konuşacak olursak kendi kimliğimizi yani bizi biz yapan neler varsa yani kendimize ait hasletlerimiz, huylarımız var. Gelenek göreneklerimiz var, adetlerimiz var, bunları yeni nesillerimizi aktarmamız az önce bahsettiğim o felsefenin parçası olarak ülkemiz için kıymetli değerli. Kimliğimizi kaybederek kendimize ait bir gelecek kuracağımızı nasıl düşünebiliriz? Evet yani biz mesela ok atıyoruz değil mi? Ok atarken nasıl ki çekmeniz gerekiyor, kiriş diyoruz biz ona. Çekiyorsunuz geri ondan sonra ileri güçlü bir şekilde gidebiliyor. Yani geçmişinden cesaret almayan, geçmişinden ilham almayan, geçmişinden güç almayan herhangi bir geleceğe yürüyüşün olamayacağını ben düşünüyorum.

Bunu anlattığımız zaman insanlar takdir ediyor. Bu bölgede de İstanbul Havalimanındaki alanda çok geniş bir alanda geleneksel sporlarımız elbette olacak. Bizim yağlı güreşimiz, ciritimiz, kuşak güreşimiz aba güreşimiz, atlı okçuluğumuz hedef okçuluğumuz, menzil okçuluğumuz bunların hepsi olacak.

Biz sadece nostalji peşinde değiliz. Sadece geçmişin peşinde değiliz. Biz nesillerimizin geleceğe bu ilhamla bu renklerle, bu karakteristikle yürüyebileceğini daha güçlü bir şekilde yürüyebileceğine inanıyoruz. Yani bir insan benim ne kadar şanlı bir tarihim var, ne kadar derin köklerim, ne kadar zengin bir kültürüm var diye düşünse bu o insanı güçlü yapmaz mı? Tabi ki bunu sağlamaya çalışıyoruz.

Anadolu'nun önemli ustaları orada işte bakır işçiliğini veyahut da ebru ustaları... Orada yaparken gösterebilecek bazılarını deneyimleme fırsatı bulabilecek isteyenler alıp evine götürebilecek. Onun dışında mutfağımızdan bahsediyoruz. Özbek pilavının yanında keşkeğimiz, mantımız özellikle yaygın bir şekilde.

(A Haber ekran görüntüsü)(A Haber ekran görüntüsü)

"GELENEKSEL SPORLA ARALADIĞIMIZ PENCERE YENİ BİR FIRSAT SUNUYOR"

Biz sporlarda yeni bir paradigma oluşturmaya çalışıyoruz. Çünkü yaptığımız araştırmalar şunu gösteriyor, toplumun yarısından fazlası sporları ne yapıyor, ne takip ediyor yani biz hani sanıyoruz ki herkes futbol seyreder, herkes futbol oynar falan gibi bir şey değil. Özellikle gençlerde aslında ciddi bir miktarda toplumun özellikle hanımlarda daha yüksek bir kesim. Spordan mesafeli spora uzak. Şimdi geleneksel sporlarla araladığımız bu pencere aslında spordan uzak insanların sporu hem takip etmesi hem icra etmesi için yeni bir fırsat sunuyor.

Biz gerçekten okullara gidiyoruz, at bindiriyoruz, ok attırıyoruz, kuşak güreşi oynatıyoruz veyahut da işte bir de geleneksel oyunlar var. Tabii mangala gibi vesaire 19 taş gibi onları oynatıyoruz. Çocuklar şimdi işte diyoruz ya ekran bağımlılığından bu çocukları nasıl kopartacağız, bu çocukları nasıl dışarı çekeceğiz? Onun için yeni bir fırsat, yeni bir konsept, yeni bir kültürel teması olan bir renklilik. Bunun da bir fırsat olduğunu ve sadece bizim için değil bütün dünya için bir fırsat olduğunu düşünüyoruz.

(A Haber ekran görüntüsü)(A Haber ekran görüntüsü)

Katılımda her geçen yıl artışımız var. Elbette daha da önemlisi biz her sene etkinlik bittikten sonra katılımcılara soruyoruz, nasıl diye eksiklerimizi gidermeye çalışıyoruz. Onlardan yeni ipuçları almaya çalışıyoruz. Gelecek sene bu işi daha iyi yapalım diye bunları planlıyoruz. Onun dışında da kamuoyuna da soruyoruz. Mesela Etnospor'u biliyor musunuz diye soruyoruz.

Herkesin aklında da hemen festival geliyor İstanbul'da. Dolayısıyla artık Etnospor'un ve Etnospor festivalinin bilinirliği de artıyor, insanlar geldikleri zaman da keyif alıyor. Alanı daha kompak hale getirmeye çalışıyoruz. Daha rahat gezilir hale getirmeye çalışıyoruz. İnsanlar işte metrodan veya otobüsten çok fazla yürümesin. Çok fazla yorulmasın. Hani bütün gününü rahatça geçirebilsin diye hedefliyoruz. Bu 4 gün çok perşembe pazar çok havanın açık olacağı güzel günler olarak gözüküyor. Çok gölgelik alanlar oluşturmaya çalışıyoruz, insanların susuz kalmaması için bol miktarda su ikram etmeyi planlıyoruz. Yani perşembe cuma 300-400 bin okul öğrencisinin geldiği bir alanda hafta sonu teveccühü ile biz genelde hani 700, 800 bin, 1 milyon gibi oralarda bir kalabalık bekliyoruz doğrusu.

Ama bizim için önemli olan ne kadar kalabalık geldiğinden ziyade ne kadar insan bu etkinlikleri yaptı. Mesela kaç kişiyi ata bindirdi, kaç kişiye Özbek pilavı yedirdik. Ben onları daha çok merak ediyorum. Çünkü gerçekten önemli olan o hissi yaşamak ne bileyim. O çocuk kaç çocuk acaba buraya geldiğinde ilk defa bir atı görüyor, dokunuyor. Ben orasına çok gerçekten heyecan duyuyorum. Yani İstanbul'daki kültürsever, çoluk çocuk yediden yetmişe insanlar Azerbaycan'ı öğrenecek. Türkmenistan'ı, Kazakistan'ı, Kırgızistan'ı bizim kardeş topluluklarımızın orada varlığını görecek. Bunun da Türkiye için çok büyük bir kazanım olduğunu düşünüyorum.

Bilal Erdoğan Fenerbahçe Başkanlığı'na aday olacak mı?

Bu festival her zaman aile festivaliydi ama bu sene aile yılı meselesini de insanlara daha fazla farkındalık oluşturmak için Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığımızın da burada aile yılı ile ilgili çalışmalarını paylaştığı ayrıca bir alan da olacak. Yani devletin aile yılından maksadı nedir? Aile yılında nelerin farkında olmamız gerekiyor? Bunlarla ilgili de bir orada çalışmamız olacak ama zaten dediğim gibi buraya biz istiyoruz ki şimdi mesela biz perşembe cuma günü 400 bin öğrenciyi buraya taşımayı planlıyoruz. Yani yaptığımız geçen sene 300 binin üzerinde çocuğu getirdik okullarından.

Çocuklar perşembe cuma gelince zaten hafta sonu anne babaların dedelerinin elinden tutup beni götürün diyorlar. Çünkü hakikaten oradaki eğlenceli ortam onlar için çok keyifli ve İstanbul'da aileler de zaten acaba çocuklarla bu hafta sonu ne yaparız diye devamlı düşünüyorlar. Bu çocukları nereye götürelim bu hafta sonu ne yapalım, nereye gitsek hoşlarına gider.

Gelenek ailede başlar temasından maksadımız nedir? Hani aile yılında belki konuşulması gereken bir mesele de şu, evde yaşatıyorsanız bir adeti bir geleneği göreneği o çocuğunuzun ailesine sirayet edebiliyor. Yani okulda bir öğretmenin çocuklara çocuklar bakın bizim böyle böyle bir gelenek göreneğimiz. Biz böyle imece varmış köy yerinde mesela biz imeceyi öğrendiğimizi hatırlıyorum, ilkokulda imece varmış. Köy bana ne köy yerinde varmış. Eskiden varmış ama yapıldığını ev içinde de yapıldığını mesela bir ailenin bir akrabasının bir komşusunun başına bir şey geldiği zaman kendi eşyasını o komşusuyla paylaştığını çocuk görmedikten sonra imece adetinden ona ne.

Onun evde yaşatıldığını gördüğü zaman o da ya ben küçükken böyle bir şey başımıza gelmişti. Böyle paylaşmıştık. Onu benim de yaşatmam gerekiyor. Bu çok güzel bir şeydi. Gerçekten veya veya bizle paylaşılmıştı. O sayede hayatımıza devam etmiştik dediği zaman çocuk onu kendi ailesinde de yaşatabilecek ama ya işte köyde imece diye bir şey varmış. Biz şehirde yaşıyoruz o zaman imece diye bir şey artık yok. Dolayısıyla gelenek ailede başlar, gelenek ailede yaşar, aile adeta geleneği geleceğe taşıyan kültürü şekillendirip geleceğe taşıyan ve muhafaza eden bir şey gibi sırlı bir konteyner gibi yani tutuyor aile onu ve bir sonraki nesle aktarıyor.

Dolayısıyla inşallah ailece gelinen bu festival de belki orada yaptıkları bazı şeyleri artık evde de yapmayı düşünürler. Ya bunu bak evde de yapalım. Çünkü mesela orada bizim çocuk oyunları bölümümüz var. Ankara Hacı bayram Veli Üniversitesinde bu işin uzmanı olan akademisyen arkadaşlarımızın yıllardır yaptığı. Çocuklara oyunları öğretiyorlar. O oyunların hepsinin aslında kültürel bir barındırdığı bir mesaj var, bir teması var, bir geleneği göreneği içinde barındırıyor. Onu anlatıyorlar mesela anne babaları çocuk onu yaparken eğer bu böyle yapılırmış. Mesela bizim motiflerimiz var ya. Mesela kilimlerdeki veyahut da el sanatlarımızdaki o motiflerin mesajları var ya işte eli belinde mesela güçlü anayı işaret ediyor. Mesela işte ne bileyim koç başı işte hayvanlara gösterecek saygıyı gösteriyor. Mesela bunların anlatılması ondan sonra ailede yaşatılması ve böylelikle de o çocuk da ailesinin kurduğu zaman onları devam ettirmesi, bunu başarmak.

(A Haber ekran görüntüsü)(A Haber ekran görüntüsü)

FENERBAHÇE BAŞKAN ADAYI OLACAK MI?

İnanın ben Fenerbahçe'ye başkanlık meselesinin nereden çıktığını hiç bilmiyorum. Hatta yapay zekayla bir fotoğraf falan yapmışlar. Yani futbolda spor yöneticiliğini yani hayalimden geçirmedim geçirmem de. Çünkü ben bir alternatif paradigma üzerinde çalışıyorum. Yani bir kimlik kültür inşası üzerinde çalışıyorum. Yani zamanımın çoğunu eğitimle ilgili faaliyetlere veriyorum. Yani Türkiye'nin geleceğinin teminatının eğitimle ilgili yapacağımız işler olduğuna inanan birisiyim. Ben zamanımı futbol yöneticiliğinde harcarsam bu önemli işleri ihmal etmek bana hiç yakışmaz diye düşünüyorum. Yanikendi oğullarımı Fenerbahçe'de tutmak için kıyasıya bir mücadele veriyorum.

Okulda öğrencilerle konuşuyorum. Galatasaray formaları Galatasaraylıyım demeler falan siz tabi diyorum. Galatasaraylı tutmak kolay gelin falan Fenerbahçe'yi tutun diyorum. Şu anda başarılı oluyorum, ikinci üçüncü takımlar tutarak idare ediyoruz. Ama Fenerbahçe tabii benim tuttuğum takım Cumhurbaşkanımızın takımı tabii ki başarıya aç bir taraftar haline geldik. Ben tabii kalkıp tartışma açacak yorumlar yapmak istemem. Türkiye'de spor yöneticiliğinin böyle bir sağduyuyla serinkanlılıkla böyle. Sadece tarafgirlik için değil, oturup konuşulması lazım. Spor yöneticiliğinde sorun var. Bunların düzeltilmesi, daha kalıcı işlerin yapılmasının övülüp teşvik edilmesi lazım. Yani spor seyircisinin de belki böyle işleri spor yöneticisinden istemesi lazım. Spor medyasının da hani skor yorumculuğu değil gerçekten yani mesela hangi kulüp daha fazla altyapı yatırımı yapıyor, hangi kulüp daha fazla genci yetiştiriyor? Mesela bunların övülmesine ihtiyacımız var. Çünkü eğitimde buna odaklanıyorum. Yani eğitimde ne kadar çok çocuğumuza ne kadar çok gencimize dokunabiliriz, ne kadar çok çocuğumuzun içinde bir şeyleri uyandırabiliriz işte bir tane öğretmeni böyle biraz pes etmiş, biraz yılgın bir öğretmen arkadaşımızı yeniden heyecanlandırabilsem kaç çocuğu acaba kazanmış olurum? Benim hayallerim bu minvalde buralarda dönüyor işte İlim Yayma Cemiyeti ödüllerini yapıyoruz. Bir akademisyenin yaptığı iyi işleri topluma mal edebilsek acaba nasıl bir gelecek tahayyülü oradan ortaya çıkabilir. Çünkü bir çok şey moral motivasyonlu oluyor.

Fenerbahçe başkanlığına hayır aday değilim zamanım yok, niyetimdir. Tabii ki daha iyi yönetilsin istiyorum. Fenerbahçe o günlerin hayalini kurmaya devam edeceğiz.

"O AYDIN SINIF ŞİMDİ TÜRKİYE'DE TASFİYE OLUYOR"

Bizim de Türkiye'de böyle nesillere sari işleri hedefleyen köklü kurumlar oluşturmaya girişmemiz lazım. Bazen hakikaten Fuat Sezgin gibi Aziz Sancar gibi isimler gelir kendi başına birer kurum olurlar elbette ve onlar gittikten sonra da o devam eder.

İbn-i Haldun'u ben çok geç öğrendim ya dedim ben Adam Smith'i Karl Marx'ı öğrenirken başında bana birisi bana İbni Haldun'u anlatsaymış ben bu işi daha iyi geliştirebilirmişim kendi kültür mirasımdan da bir not düşebilirmişim onunla kıyaslama imkanım da olurmuş diye düşündüm.

İbn-i Haldun Üniversitesi'nde şimdinin o parlak sosyal bilimcilerine İbn-i Haldun'u da öğreterek Adam Smith'i, Karl Marx'ı öğretmemiz gerektiğini yerleştiriyoruz. Yani İbn-i Haldun dediğiniz politik ekonominin de babası, sosyolojinin de babası, böyle bir insanı bilmeden sosyal bilimci niye mezun olsun. Mimar Sinan'ı tanımadan mimar niye mezun olsun? Düşünsenize oluyor mu oluyor. Dede Efendi'yi bilmeden güzel sanatlar okunur mu müzik okunur mu okunmaması lazım ama o hani kaybetmişliğin verdiği bir kompleksi yaşadı bizim entelektüel kesimimiz aydınımız. O aydın sınıf şimdi bence artık tasfiye oluyor.

Türkiye'nin yeni aydın sınıfının yerli milli mirasını geçmişini bilen bunun üzerine parlak bir geleceği inşa etme hedefi olan yani Mehmet Akif gibi veye Mahir İz'in, Nureddin Topçu'nun, Sezai Karakoç'un anlattığı gibi yine güçlü bir Türkiye dünya çapında işler yapan Türkiye dünya çapında işlere soyunan bir gençlik ama kendi köklerinden ilham alarak bunu tahayyül eden… işte Fatih Sultan Mehmet'i niye seviyor, Aziz Sancar zamanının en aydın insanı aynı zamanda da güçlü iradesiyle milletine o aydınlık geleceği vaat eden biri.

Dünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, Aile Obası'nın detaylarını Takvim'e anlattıDünya Etnospor Konfederasyonu Başkanı Bilal Erdoğan, Aile Obası'nın detaylarını Takvim'e anlattı



AİLE YILI'NA AİLE OBASI

Öte yandan Etnospor Kültür Festivali'nde bu yıl bir ilk yaşanacak. Başkan Recep Tayyip Erdoğan tarafından ilan edilen "Aile Yılı" kapsamında bu yılki festivalde Aile Obası'nın kurulması kararlaştırıldı.

"Gelenek Ailede Başlar" anlayışıyla şekillenen bu özel alan, aile olmanın birleştirici gücüne ve kültürel mirasın kuşaktan kuşağa aktarılmasındaki rolüne dikkat çekecek. 7. Etnospor Festivali’nde bir ilk! Bilal Erdoğan Takvim’e açıkladı: Aile Obası kurulacak!



BİLAL ERDOĞAN AİLE OBASI'NI TAKVİM'E ANLATTI

Geride bıraktığımız günlerde Takvim.com.tr'den Fatma Gül'e konuşan Bilal Erdoğan, Aile Obası ile ilgili "Aile yılı temasını biz de kendimiz benimsedik ve özellikle anne babaların çocuklarıyla beraber yapacakları şeyleri biraz daha ön plana çıkarmaya, biraz daha sayısını çoğaltmaya karar verdik" değerlendirmesinde bulundu.

Erdoğan, Aile Obası'nda Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın yaptığı çalışmalar ve aileye dönük teşviklerinin tanıtılacağını belirtti.