Mehmet Akif'i Anma Günleri kapsamında tertiplenecek etkinliklerin, milli şairin mirasının daha iyi anlaşılmasına vesile olacağına inandığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Akif, bir şair olmanın yanında kendi döneminin bütün sosyal meselelerine kafa yormuş, tembellikle, yoksulluk ve yoksunlukla, ümitsizlikle sonuna kadar mücadele etmiş bir fikir ve dava adamıdır. Onu iyi tanımadan hangi badireleri atlattığımızı, hangi uçurumların kıyısından döndüğümüzü anlayamayız, kavrayamayız, idrak edemeyiz. Onun yazdıklarını kıssa olarak görüp hissemizi çıkarmak gibi bir mesuliyetimiz var. Şiirlerini, çevirilerini okumak yanında ona dair Süleyman Nazif'in, Mithat Cemal'in, Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu'nun biyografi ve monografilerini de tetkik etmeliyiz. Ne diyor Mehmet Akif? 'Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar. İbret alınsaydı tekerrür mü ederdi?' Tarihten ibret alacaksak, özellikle yakın tarihimizden ibret alacaksak Safahat'ı tekrar tekrar, adeta ezberlercesine okumak, sindirmek, Akif'in hassasiyetine katılmak durumundayız.
Özellikle her gün bir yenisine şahitlik ettiğimiz zulüm karşısında susan dilsiz şeytanlardan olmayacağız. Dün Akif'in yaşayıp gördüklerini haykırdığı gibi biz de bugün Gazze başta olmak üzere katledilen, sömürülen, zulmedilen insanlar için Akif'in diliyle haykırmaya, haktan ve haklıdan yana olmaya devam edeceğiz. Zulmü alkışlamayacak, zalimi asla sevmeyeceğiz. Gelenin keyfi için şanlı geçmişimize dil uzatmayacağız. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapmayacağız. Hele hak namına haksızlığa ölsek dahi tapmayacağız. 7 Ekim'den beri Gazze'de devam eden İsrail vahşetine 'Say Stop' diyerek tepkisini gösteren AK Gençliği bir kez daha tebrik ediyorum."
"TARİH DE GÖSTERİYOR Kİ TÜRK, İSTİKLALSİZ YAŞAYAMAZ"
Erdoğan, merhum Akif'in yaklaşık bir asır evvel yaptığı tespitlerin isabetini bugün çok daha iyi anladıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Türk için istiklalsiz hayat imkansızdır. Tarih de gösteriyor ki Türk, istiklalsiz yaşayamaz. Türk milleti olarak esaret altında, yabancı bir gücün boyunduruğu altında yaşayamayacağımızı bin yıllık tarihimizde defalarca gösterdik. Bunu, Çanakkale'yi geçilmez yaparak gösterdik. Bunu, tüm imkansızlıklara rağmen İstiklal Harbimizi zafere ulaştırarak gösterdik. Bunu, hala bedelini ödediğimiz Kıbrıs Barış Harekatı ile gösterdik. Bunu, 15 Temmuz gecesi çıplak ellerimizle tanklara, uçaklara, ölüm kusan silahlara meydan okuyarak gösterdik. Bunu, emperyalist güçlere tetikçilik yapan teröristlerle mücadelemizde binlerce canımızı feda ederek gösterdik. Bunu, FETÖ'den DEAŞ'ına, DHKP/C'sinden PKK'sına eli kanlı canilere karşı yürüttüğümüz çok yönlü mücadeleyle gösterdik. Şundan herkes emin olsun, istiklalimize yönelik saldırılar devam ettikçe biz de istikbalimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz."
Son günlerde bu iradelerinin içeride ve dışarıda test edildiğini belirten Erdoğan, "Irak'ın kuzeyinde Mehmetçiğimize yönelik kalleş saldırıların gerisinde milletimizin istiklal aşkını sınama teşebbüsleri vardır. Dikkat ederseniz hepimizin yüreğini dağlayan saldırılardan sonra birlik ve beraberliğimizi hedef alan çeşitli provokasyonlar yaşanıyor. Toplumun farklı kesimlerini düşmanlaştıran beşinci kol faaliyetlerini, terör saldırılarının bir devamı olarak değerlendiriyoruz. İç kaleyi sarsmayı, bizi içeriden zayıflatmayı amaçlayan bu sosyal terör eylemleri, bütün bunlar karşısında hep birlikte daha net bir duruş sergilemeliyiz." diye konuştu.
Öfkenin, insan aklının önüne geçtiği bu hassas dönemlerde bilhassa gençlerden daha soğukkanlı hareket etmelerini beklediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gençler, şunu lütfen unutmayın. Türkiye bizim ortak vatanımızdır, ortak çatımız, ortak yuvamızdır. Gençler, bu topraklar üzerinde bin yıldır yan yana yaşayan, kanı kanına karışmış insanlar olarak hepimiz biriz, beraberiz, kardeşiz. Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle, Arap'ıyla, Sünni'si ve Alevi'si ile 85 milyon olarak hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Tüm genç kardeşlerime sesleniyorum, acımız ve öfkemiz ne kadar büyük olursa olsun bu çizginin kaybolmasına asla müsaade etmeyin. Sizi kardeşlerinize karşı kışkırtanlara karşı dikkatli olun. Bu alçakların kendi zehirlerini size de enjekte etmesine asla izin vermeyiz.
Kardeşlerim, bir milyonu aşan üye sayısıyla Türkiye'nin en büyük gençlik hareketi olan AK Gençliğin bu konuda tüm gençlere örnek olacağına inanıyorum. Sizlerden kardeşliğinize sıkı sıkıya sarılmanızı bekliyorum. Sevgili gençler, yaşadığımız her hadise 'Önce milletim ve memleketim.' diyenlerle, 'Önce çıkarım ve ideolojim.' diyenler arasındaki farkı biraz daha netleştiriyor. Bu dönemlerde Türkiye ortak paydasında buluşmaya daha fazla ihtiyaç duyuyoruz."
"BUNLAR BİZİM GÖZÜMÜZDE KENDİ ÖZGÜR İRADELERİ OLMAYAN SİYASİ KUKLALARDIR"
Başkan Erdoğan, Meclis'te 4 siyasi parti grubunun bir araya gelip PKK'yı lanetleyen "ortak bildiri"ye imza atmasını çok önemsediklerini belirterek, siyaset kurumunun, milli meseleler ve acılar karşısında kendisinden beklenen olgun tavrı açıkça gösterdiğini söyledi.
Siyasi rekabetin yeri geldiğinde birleşmeye engel teşkil etmediğinin böylece bir kez daha ortaya çıktığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ortak hareket etmek suretiyle, bu zor günlerde milletimize umut aşılayan, 85 milyonun yıkılmaz bir kale olduğunu tüm dünyaya gösteren siyasi partilere ve milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum. Dörtlü bildiriye desteğini açıklayan siyasi aktörlere de teşekkür ediyorum. Milletin temsilcisi olmak yerine bölücü örgütün siyasi uzantısı gibi davrananları zaten muhatap almıyoruz. Bunlar bizim gözümüzde, kendi özgür iradeleri olmayan siyasi kuklalardır. Kimi Kandil'den, kimi Silivri'den, kimi yer altından, kimi yurt dışından uzaktan kumandayla yönetilen bu şahısların irapta mahalli yoktur.
Tabii bunların terörü öven, şiddeti meşrulaştıran beyanatlarını da göz ardı edemeyiz. Şunu çok açık ve net ifade etmek isterim, teröristle aynı dili konuşan, terörist gibi muamele görmekten kaçamaz. Demokrasimizin imkanlarını kullanarak devlete, millete ve milli iradeye pusu kurulmasına asla müsaade etmeyiz. Milletvekilliği dokunulmazlığı zırhına bürünerek teröre destek verenlerle mücadelemizi siyaset ve hukuk zemininde sürdürmekte kararlıyız. Kardeşlerim katranı kaynatmakla nasıl şeker olmazsa, Kandil güdümlü kuklalardan da asgari düzeyde de olsa insani bir duruş beklenemez."
"ALNINIZA YAPIŞAN UTANÇ LEKESİNİ ÇIKARAMAZSINIZ"
Erdoğan, burada asıl sorgulanması gerekenin CHP'nin hali olduğunu belirtti. Gençlerden ellerini vicdanlarına koymalarını ve şu tabloyu objektif olarak değerlendirmelerini isteyen Erdoğan, milletçe herkesin yüreğinin yandığını, siyasi partilerin görüş ayrılıklarını bir tarafa bırakıp ortaklaştığını ancak "Atatürk'ün partisiyiz." diyen CHP'nin, utanmadan, sıkılmadan bölücü terör örgütünün uzantılarının yanında konumlandığını söyledi.
Erdoğan, "İçine düştükleri sefalet karşısında çıkıp milletten özür dilemek yerine bir de sağa sola saldırarak suçlarını bastırmaya çalışıyor. Bunun adı yüzsüzlüktür, utanmazlıktır, gaflet çukurunda debelenmektir." dedi.
Terörü adıyla ve sanıyla kınayamamanın adının hassasiyet değil, korkaklık olduğunu dile getiren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Daha düne kadar ağızlarını doldura doldura Hamas'a terör örgütü iftirası atanların bugün bölücü terör örgütü PKK'nın adını zikretmemek için kırk dereden su getirmeleri sadece korkaklığın, sadece teslimiyetin değil, kurnazlığın da daniskasıdır, riyakarlığın da daniskasıdır.
Buradan bu mürailere sesleniyorum. Madem teröre şaşı bakıyorsunuz en azından biraz dürüst olun. Madem terör örgütlerine gıkınızı çıkartamıyorsunuz bari biraz hasbi olun. Saçma sapan argümanlarla milletin aklıyla alay etmekten vazgeçin. Cumartesi günkü skandal sizin bölücülerle ne ilk ne son dayanışmanızdır. Biz sizin kapkara sicilinizi, televizyon ekranlarında PYD'nin avukatlığını yaptığınız günlerden çok iyi biliyoruz. Biz sizin sözde terör hassasiyetinizi, Irak, Suriye tezkeresine bölücü örgütün uzantılarıyla birlikte verdiğiniz ret oylarından çok iyi biliyoruz. Biz sizin terör konusundaki ilkesizliğinizi 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde Kandil'den gelen destek açıklamalarından çok iyi biliyoruz. Meydan meydan Selo'ya özgürlük çağrıları yapan siz değil miydiniz? Miting alanlarını PKK'nın sembolleriyle selamlayan siz değil miydiniz? Bölücü örgütün kurulduğu köyü seçim öncesinde ziyaretgaha çeviren siz değil miydiniz? Silivri'deki teröristin kapısında milletvekillerine sırayla nöbet tutturan siz değil miydiniz? Kurultay kürsüsünden hapisteki demokrasi düşmanlarına selam yollayan siz değil miydiniz? Bunların hepsini, katbekat fazlasıyla yaptınız ve ne olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Siyasi çıkarınız ve istikbaliniz için bölücü terörün meşruiyet kazanmasına rıza gösterdiniz. Dolayısıyla bağırarak, sağa sola hakaret ederek, milleti tehdit ederek bu kirli tarihinizi silemezsiniz. Alnınıza yapışan utanç lekesini çıkaramazsınız. CHP'nin terör örgütüne müzahir yapıyla kurduğu seçim ittifakı, menfaat birlikteliğinin ötesine geçerek ideolojik kaynaşmaya dönüştü. Her iki siyasi yapının da ruh ikizini bulduğu anlaşılıyor. CHP'nin her milli meselede bölücü örgütün uzantılarının stepnesi gibi davranmasının sebebi işte budur. Yakında bu benzeşme CHP'nin fiilen geçtiği eş başkanlık sistemine resmen de geçmesiyle birlikte iyice görünür olacaktır."
Bu ideolojik kaynaşmadan devletine sadık CHP'li vatandaşların da çok ciddi rahatsızlık duyduğunu belirten Erdoğan, "Gazi'nin hatırasına hürmetle destekledikleri partinin marjinalleşmesini, Kandil'in ve Silivri'nin dümen suyunda gitmesini onlar da istemiyor." diye konuştu.
Erdoğan, "Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız." ifadelerini kullanarak, salondakilere "31 Mart'ta tarih yazmaya var mıyız? 31 Mart'ta hep yeni, hep ileri diyerek koşmaya var mıyız? 31 Mart'ta belediyelerde de Türkiye Yüzyılı'nı başlatmaya var mıyız? 31 Mart'ta yeniden İstanbul diyor muyuz? 31 Mart'ta yeniden Ankara, yeniden Antalya diyor muyuz? Rabb'im sizlerden razı olsun." dedi.