2023 vizyonu için Turkuvaz'da dev zirve! Başkan Erdoğan, Bakanlar Kirişçi, Karaismailoğlu, Kurum ve Dönmez'den önemli açıklamalar

Türkiye'nin 2023 vizyonu Turkuvaz Medya'da masaya yatırıldı. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın mesajıyla başlayan zirvede savunmadan enerjiye, gıdadan ulaştırma ve finansa kadar her sektör hedeflerini paylaştı. Erdoğan'ın ardından konuşan Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, "Tarım ürünleri ihracatı 25 milyar dolara ulaştı" ifadelerini kullandı. İstanbul'daki metro yatırımlarına değinen Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, kısa süre içerisinde İstanbul Havalimanı-Kağıthane ile Başakşehir Çam ve Sakura Hastanesi-Kayaşehir metro hatlarının hizmete açılacağını duyurdu. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, faizle mücadelede önemli bir mesafe katedildiğini vurgulayarak, "Enflasyonda önemli bir gerileme bekliyoruz" değerlendirmesinde bulundu. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, "Sıfır enerjili binalar uygulamasını da yılbaşı itibarıyla 81 ilde uygulamaya geçiriyoruz" dedi.

Giriş Tarihi 08 Aralık 2022, 10:20 Güncelleme 08 Aralık 2022, 20:21
2023 vizyonu için Turkuvaz’da dev zirve! Başkan Erdoğan, Bakanlar Kirişçi, Karaismailoğlu, Kurum ve Dönmez’den önemli açıklamalar

İÇİNDEKİLER

Turkuvaz Medya Grubu çatısı altında Sabah gazetesi ve ekonomi kanalı A Para tarafından düzenlenen 'Türkiye 2023 Zirvesi & A Para Sohbetleri' bugün Turkuvaz Medya Center'da yapıldı.

Zirve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın video mesajı ile başladı.

BAŞKAN ERDOĞAN'DAN VİDEO MESAJ
Zirvenin hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Turkuvaz Medya Grubu'nu pek çok saygın ismin katılımıyla gerçekleştirdiği bu etkinlik dolayısıyla kutladı ve fikirleri, sunumları, değerlendirmeleriyle programın içeriğini zenginleştiren tüm katılımcılara teşekkür etti.

Dünyanın son 3 yıldır salgınla başlayan, ardından sıcak çatışmalar ve bölgesel gerilimlerle daha da çetrefilleşen sancılı bir süreçten geçtiğini belirten Erdoğan, son yılların en yüksek rakamlarına ulaşan enerji, gıda ve ham madde fiyatlarıyla buna bağlı olarak ortaya çıkan enflasyon sorununun hiçbir ayrım gözetmeden tüm ekonomileri zorladığını söyledi.

Öte yandan faizleri artırarak enflasyonu düşürme üzerine kurulu klasik yöntemlerin şimdiye kadar beklentileri karşılamadığının görüldüğünü aktaran Erdoğan, bu tarz politikalarla enflasyonu dizginlemeye çalışan pek çok ekonominin bugün hayat pahalılığı yanında istihdam kayıplarıyla da mücadele ettiğini dile getirdi.

Türkiye'nin son 20 yılda hayata geçirdiği sağlam altyapıyla birlikte üretimi, istihdamı, ihracatı ve cari fazla yoluyla büyümeyi esas alan ekonomi modeli sayesinde bu sıkıntılı dönemi nispeten rahat geçiren ülkelerden olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İhracatımız her ay rekor kırarak 300 milyar dolar eşiğine yaklaşıyor. Organize sanayi bölgelerimiz, fabrikalarımız, imalat tesislerimiz harıl harıl çalışıyor. Yollarımız ve otobanlarımız ülkemizden Avrupa, Asya ve Ortadoğu'ya yük taşıyan tırlar ve kamyonlarla dolu." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin, salgının en çok vurduğu turizm sektöründe zararları telafi etmenin ötesine geçerek farklı bir ivme yakaladığını, istihdamda ilk kez 31 milyon sınırını aşma başarısı gösterdiğini de kaydetti.

Yerli ve milli elektrikli otomobil Togg'un üretim tesisi açılışının Cumhuriyet'in 99. yılında büyük bir gururla gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, dünyanın en büyük 5. barajı olan Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santrali'nin açılışıyla enerji hamlesini bir adım öteye taşıdıklarını bildirdi.

"ADIM ADIM ÇÖZÜME KAVUŞTURUYORUZ"
Karadeniz'de keşfedilen 540 milyar metreküplük doğal gazı vatandaşların emrine verme çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Avrupa ve Amerika dahil herkesin gündemini meşgul eden hayat pahalılığı ve enflasyon meselesini de adım adım çözüme kavuşturuyoruz. Aldığımız tedbirlerin etkisiyle inşallah önümüzdeki yılbaşından itibaren enflasyonun boynunu kırmış olacağız." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin savunma sanayisi alanında kısa sürede ulaştığı seviyenin, milletin gurur kaynaklarından biri haline geldiğini ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2002 yılında sadece 248 milyon dolar savunma sanayisi ihracatı varken, geçen sene 3 milyar 224 milyon dolar ile rekor kırdık. Bu yıl 4 milyar doların üzerinde bir ihracat rakamı bekliyoruz. Silah ve mühimmatlardan füzelere, insansız hava, kara, deniz araçlarından helikopterlere ve gemilere kadar çok geniş bir yelpazede ihtiyacımız olan sistemleri yerli ve milli olarak tasarlıyor, üretiyor ve geliştiriyoruz. 2023 senesini ekonomi ve enerjide olduğu gibi savunma sanayisinde de pek çok ilkin yaşandığı bir milat yapmakta kararlıyız. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu tüm unsurlarıyla hayata geçirene kadar durmayacak, mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdüreceğiz. Bu kritik süreçte ne terör örgütlerinin ne küresel ayak oyunlarının ne de mandacı ekonomistlerin, bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi'nin bizlere bu çabalarımızda katkı sunacağına inanıyorum."



81 İLE SIFIR ENERJİLİ BİNA
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, 'Türkiye 2023 Zirvesi & A Para Sohbetleri' kapsamında önemli açıklamalarda bulundu.

Bakan Kurum'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle;

Sektörümüzün önemli temsilcileriyle bizleri buluşturan A Para televizyonu ve Turkuvaz medyanın değerli yöneticilerine teşekkür ediyorum. Dünyamız son yıllarda etkisi derinleşen, salgın, kıtlık, savaş, ülkelerin iç savaşları ve en önemlisi de iklim değişikliğinden kaynaklı doğal afetler ve küresel ekonomik krizle mücadele etmekte. Küresel enflasyonun yükseldiğini, arz talep dengesinin bozulduğunu ve maliyetlerin arttığını görüyoruz. Maliyetlerdeki bu artış inşaat ve alt sektörleri etkilemiştir. Dünyada inşaat sektöründe ikinci sıradayız. En iyi müteahhitler sıralamasında 44 müteahhitimizi bu sıralamanın içinde yer alıyor. Şirketlerimiz dünyanın pek çok noktasında inşalar etmekte. Ürettiğimiz malzemeler, bilgi birikimimiz, yurt dışına verimli bir şekilde aktarılmasını sağlıyoruz.

İNŞAAT SEKTÖRÜNDE 2 MİLYONDAN FAZLA KİŞİYE İSTİHDAM
Attığımız her hamle, 250 alt sektörü etkiliyor. İstihdama katkı sağlıyoruz. Sektör 2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlıyor. İnşaat ve gayrimenkul sektörü ülke ekonomisinin lokomotifi olmuştur. Oluşan küresel daralmayı, sebep olduğu artışı önlemek adına, sektörümüzün yanında olduk. Bugün inşaat sektörümüzü yakından ilgilendiren düzenlemeleri kararlılıkla hayata geçirmeye devam ediyoruz. 125 bin müteaahitimizi sınıflandırdık. Yıkımdan çıkan malzemelerin geri dönüşümde kullanılması amacıyla yönetmeliğimizi değiştirdik Kaynaklarımız sınırsız değil. Sürdürülebilir ekonomiye dikkat etmek zorundayız.

81 İLDE BAŞLIYOR! YAKLAŞIK SIFIR ENERJİLİ BİNALAR
Çevreye saygılı iklim dostu şehirler anlayışıyla yeni bir sayfa açtık. Model bir çalışmayı hayata geçiriyoruz. Yaklaşık sıfır enerjili binalar uygulamasının da yıl başı itibariyle 81 şehrimizde uygulamaya geçiriyoruz. Bin metrekareden büyük olan binalarımızı enerji sınıfı b olacak. Tükettikleri enerjinin yüzde 5'i de yenilenebilir enerji sistemlerinden karşılamasını zorunlu hale getirdik. Enerjiden yüzde 25 tasarruf yapmayı hedefliyoruz. Kendi kendine yeten ülkeler güçlü ülkeler. İthalatımızın büyük kısmını enerji üzerine yaptığımızı görüyoruz. Her projede kendi kendine yeten binalara geçmek zorundayız. Ülkemizin enerji ithalatı faturasını da yıllık 5 milyar lira azaltmak hedefindeyiz.

İklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir fırsat var. Yeni yapacağımız yatırımlar iklim değişikliğiyle mücadeleyi örneklendirmemiz gerekiyor. İklim değişikliğiyle mücadele kapsamında boşa akan sularımız var. 2 bin metrekareden büyük parsellerde yağmur suyu depolamasını zorunlu hale getirdik. Konut arzını artırmak amacıyla, iskan almış ya da inşaa aşamasında olan 50 bin ofisin 2023 yılı itibariyle temmuz ayına kadar konuta dönmesine imkan sağladık.

3.2 MİLYON KONUT DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Türkiye bir deprem ülkesi. Kentsel dönüşüm meselesinde elimizi taşın altına koymak zorundayız. Bizim bu memlekete karşı sorumluluklarımız var. Deprem nedeniyle bir tek canımızı dahi kaybetmek istemiyoruz. Düzce'deki depremde kardeşlerimizin yanındaydık. Hızlı bir aksiyon aldık. 99 sonrası yapılan yapılarda herhangi bir hasarın olmadığını gördük. Ağır bir yıkım yaşanmamasının sebebi de sektörümüzle birlikte yapılan çalışmalardır. Aldığımız tedbirlerdir. Bu şuurla birlikte, ülkemizi depreme karşı sizlerle birlikte daha güvenli hale getireceğiz. 3.2 milyon konut dönüştürüldü bu kapsamda. 13 milyon vatandaşımızı güvenli konutlara yerleştirdik. Yunanistan Portekiz, İsveç nüfuslarına denk geliyor bu rakam. 780 bin vatan toprağının her yerinde adımlarımızı atacağız. 250 bin konutun dönüşümü devam ediyor.

İstanbul dönüşümün merkezidir. 39 ilçesinde bizim projemizi görürsünüz. Kağıthane'de önemli bir dönüşüm projesi yaptık. Bugüne kadar 695 bin konutun dönüşümünü tamamladık. 93 bin konutun dönüşümü de İstanbul'da fiilen devam etmektedir. 6 milyon sağlıksız yapı stoğu ülke genelinde bulunuyor. 2035 yılına kadar bu yapı stoğuyla ilgili dönüşümü başlatmaktır. Bu bir siyaset üstü meseledir. Belediyeler bütçesini buna ayırmak zorundadır. Algıdan, reklamdan uzak durarak. Bunu milletimizle birlikte başaracağız. Deprem dönüşümünü de hep birlikte yapacağız.

TOKİ 1 MİLYON 170 BİN KONUT ÜRETTİ
Dünyada sosyal konut üretiminde lider ve örnek bir Türkiye var. TOKİ eliyle son 20 yılda, 26 bin donatısıyla birlikte 1 milyon 170 bin konut ürettik. 81 ilimizde 750 şantiyemiz var. Sahada 138 bin konutu inşaası devam etmektedir. Tüm dünya sosyal devlet anlayışını rafa kaldırmışken biz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde elimizi taşın altına koyduk. Hazine arazilerimizi de milletimizin hizmetine sunduk. 8milyonnu aşan başvuru oldu ilk evim ilk işyerim kampanyasına. Milletimizin devletine olan güvenini ortaya koymuştur. 30 ilimizde 63 bin konutumuzun hak sahiplerini şeffaf bir şekilde kuralarını belirledik. Mart ayına kadar kuraları çekip, inşaatlarımızı yapacağız. İki yıl içinde 250 bin konutu vatandaşlarımıza teslim edeceğiz. 22 bin 500 konutu ihale etmiş durumdayız. Ülkemizin vizyonuna yakışır bir şekilde çevre ve insan odaklı şehircilik kültürünü 81 ilimize yansıtacağız. 200 bin kardeşimizi bu projelerde istihdam etmiş olacağız.

2053 NET SIFIR EMİSYON HEDEFİ
2. Etabımızı da vatandaşımıza armağan edeceğiz. İklim krizinin ağır sonuçlarıyla dünya karşı karşıya. Akdeniz ülkesiyiz. Kapalı bir havzada yer alıyoruz. İklim değişikliğini etkilerinden etkilenecek ülkeler arasındayız. Yapmış olduğumuz düzenlemelerle birlikte, Türkiye'nin 50 yılını, bir asrını da planlıyoruz. 2053 net sıfır emisyon hedefimizi gerçekleştirmektir. Emisyon salınımında binalarımız ilk sırada yer alıyor. Bölgenin kültürel ve mimari yapısını koruyan, çevreci, kendi enerjisini üreten yapılar inşaa edeceğiz. Sektör temsilcilerine tavsiyem, yeşil bina konseptine tüm arkadaşlarımızın girmesidir. Bu artık tercih değil zorunluluktur. Talebimiz, bütün yeni yapıların bizim yaptığımız düzenlemelerin de çok ötesine geçmesini talep ediyoruz. İklim kanunu hazırlıyoruz. Emisyonu çok üretenlerin cezalandırıldığı, az olanların ödüllendirildiği bir sisteme geçiyoruz. 500 milyon ton emisyonu azaltmış olacağız. Sıfır atık projemiz beş yaşında. Saygıdeğer Emine Erdoğan hanımefendinin himayelerinde bugün 150 bin kamu kurum ve kuruluş binasında uygulamaya geçti. 81 ilimizde yeşil alanlarımızı artırıyoruz. 468 millet bahçesine ulaştık. 304'ünün çalışmaları sürüyor. Türkiye'nin en büyük milleti bahçesi olacak Atatürk millet bahçesi 2023 yılında milletimize armağan edeceğiz. Türkiye Yüzyılı vizyonuna hizmetkar olmaya devam edeceğiz.

KAVCIOĞLU: ENFLASYONDA ÖNEMLİ GERİLEME BEKLİYORUZ
Zirvede önemli açıklamalarda bulunan isimlerden biri de Merkez Bakanı Şahap Kavcıoğlu oldu.

Merkez Bankası (MB) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, "Enflasyonun baz etkisi dışında da geriye geleceğini ön görüyoruz. Bu ay beklediğimiz gibi kısmi olarak gerileme oldu. Aralık, Ocak'ta da baz etkisiyle beraber önemli bir gerileme bekliyoruz, ön görüyoruz. Asgari ücretin enflasyon üzerinde, fiyatlar üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyorum" dedi.

Merkez Bankası Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Eyüpsultan'da düzenlenen Türkiye 2023 Zirvesi ve Para Sohbetleri programına katıldı. Kavcıoğlu, burada enflasyona ilişkin açıklamalarda bulundu.



MERKEZ BANKASI BAŞKANI KAVCIOĞLU'NDAN FLAŞ ENFLASYON AÇIKLAMASI | VİDEO İZLE

ENFLASYONUN BAZ ETKİSİ DIŞINDA DA GERİYE GELECEĞİNİ ÖN GÖRÜYORUZ
Kavcıoğlu, "Zor bir süreci geçirdik. Geldiğimiz nokta itibariyle enflasyonu yükselten tüm sebepler, geride kaldı diye düşünüyorum. Kurun bir dengede gitmesi, faiz maliyetlerinin önemli miktarda aşağıya gelmesi, uluslararası boyuta baktığımızda ham madde fiyatlarının aşağıya gelmesi, tedarik zincirindeki fiyatların aşağıya gelmesi, bu süreç içerisinde enflasyonu besleyen önemli maliyetler. Bunu aldığımız tedbirlerle uyguladığımız politikalarla, bu dengeyi bundan sonra koruyarak gittiğimiz sürece, enflasyonun baz etkisi dışında da geriye geleceğini ön görüyoruz. Bu ay beklediğimiz gibi kısmi olarak gerileme oldu. Aralık, Ocak'ta da baz etkisiyle beraber önemli bir gerileme bekliyoruz, ön görüyoruz. Kasım ayı enflasyonuna baktığımızda da hem enerji fiyatlarında, hem ulaşım fiyatlarında temel mal ve hizmetlerde önemli düşüşün olduğunu görüyoruz" dedi.

GIDADA DA AŞAĞIYA DOĞRU FİYATLARIN BAŞLAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Kavcıoğlu, "Gıda fiyatlarının bizim öngörümüz dışında bir durum söz konusu. Bu fiyat oynaklıklarının da alınan tedbirlerle, gıdada da aşağıya doğru fiyat artışlarının başlayacağını düşünüyorum. Önemli nokta, kur hareketlerinin dengede olması, ikincisi de finansman maliyetlerinin Temmuz'dan bu tarafa KOBİ'lerde yaklaşık 20-25 puan orta ölçekli ve onun üzerindeki firmalarda 15 puanın üzerinde faiz maliyetlerinde iniş söz konusu. Liralaşma stratejilerimizle beraber Türkiye'nin yıllardır ne zaman yükselme ya da gelişme olduğunda hep döviz kuru üzerinden spekülasyonlarla oluşan bir çarpık yapılaşma var. Liralaşma stratejisiyle bunun önüne geçmeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.

ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYON ÜZERİNDE ETKİSİ OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Kavcıoğlu, "Asgari ücretle ilgili şu çok önemli. Bizim çalışmalarımızda farklı düşünceler de olmakla beraber zaten bir kısmı şu an giydirilmiş durumda fiyatlara. Ocak'tan sonra gelecek enflasyonun içerisinde asgari ücretle ilgili bizim beklentimiz şöyle. Geçmiş dönemlerde de asgari ücret artışı direkt enflasyonu çok yüksek bazda etkileyen bir yapı söz konusu değil. Geriden gelerek, giydirilerek fiyatlara yansıtılarak gelen bir asgari ücretin enflasyon üzerinde, fiyatlar üzerinde çok etkisi olacağını düşünmüyorum. Geçmiş yıllarda bunun örneği var. Farklı yıllarda, asgari ücretin yüksek olmasına rağmen enflasyonun düşük olduğu dönemler var" diye konuştu.

HEDEF 2053 KAYNAK 198 MİLYAR DOLAR
T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, 100 yılda yapılacak projeleri 20 yıla sığdırmanın kolay olmadığını vurgulayarak "O yüzden Türkiye bu kadar büyük... Bu güçlü altyapı sayesinde oluyor. Yaptıklarımızla gurur duyuyoruz, ama yetinmiyoruz, 2053 hedeflerimiz için çalışıyoruz" dedi.

Bakan Karaismailoğlu, bir birim ulaştırma yatırımının üretime 10 birim, milli gelire 6 katı etkisi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Son 20 yıldır yapılan yatırımlar sayesinde ihracat ve büyüme rekorları kazanmamız tesadüf olmadı. Bunun arkasında çok büyük bir devlet yatırımı var, bu yatırımlar planlı şekilde büyüme devam edecek ve sonrasında 2053 planlarını yapan Türkiye olarak da altyapıyı oluşturduk. Yapacağımız işler var, nerede, ne yapacağız, karşılığından ne elde edeceğimiz belli."

183 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPTIK
Karaismailoğlu, lojistik süper güç olmak için Türkiye'nin konumunun çok uygun olduğunu belirterek bunun yanı sıra Türkiye'nin en büyük Ar-Ge'si Türksat 6A'yı önümüzdeki yıl uzaya fırlatacağımızın müjdesini verdi. Böylece yerli 5G ve 6G teknolojisinin hazır olacağını dile getiren Bakan Karaismailoğlu, 20 yılda Türkiye'nin ulaştırmaya 183 milyar dolar yatırım yaptığını bunun yüzde 65'inin karayollara ve ağırlıklı olarak demiryolu yatırımlarıyla devam edildiğini kaydetti.

Yapılan yatırımlarla turizm, üretim, istihdam ve tarımdaki artışların geldiğini dile getirerek bu yaz bazı günler Osmangazi Köprüsü'nden 80 bin aracın geçtiğini olmaması durumunda yaşanılacak sıkıntıların büyük olduğunu ifade etti. Son 1 yılda yaptıkları yatırımları örnekleriyle anlatan Bakan Karaismailoğlu Çanakkale Köprüsü'ne özel bir önem verirken yıl bitmeden önümüzdeki günlerde de yeni açılışlarını yapacakları yatırımlar bulunduğunu dile getirdi.



Büyük yatırımlı ve ihtiyaç olan işleri devletin kasasından 1 kuruş çıkarmadan YİD projeleriyle yapılmasını sağladıklarını böylece kendilerinin de Anadolu'da ihtiyaç olan yatırımları tamamlayabildiklerini vurgulayan Karaismailoğlu, önümüzdeki dönemde de YİD projelerinin devam edeceğini ifade etti.

Kamu özel işbirliği projeleri eleştirildiğini hatırlatarak Bolu Dağı tünelinin 17 yılda tamamlandığı örneğini veren Bakan Karaismailoğlu şöyle devam etti:

"Kuzey Marmara Otoyolu'na bakalım. İhtiyaç var ve 8 milyar dolar bedeli var projenin. Bunu Bolu Dağı tüneli gibi 17 senede yapmanız memleketin işine gelir yoksa 3-4 yılda finansal problem olmadan bitirmek mi işinize gelir. Tabii ki 8 milyar doları ülke bütçesinden veremeyeceğim finansman modelini hazırlıyorum bunu da uzman bürokratlarımız hazırlıyor. 8 milyar doları yatırımcı Türkiye'ye getirecek ve proje tamamlanınca işletme süreci içinde finansal dönüşüm alacak, kullandığı finansmanı alacak. Garanti ise yıllık geri ödeme şeklinde alamıyorsa biz taahhüt veriyoruz. Ve bu şartlarda ihaleye çıkıyoruz. Bu işi yapabilecek kabiliyetteki firmalar gelir, teklifleri verir, biz de en uygunu seçip sözleşme yaparız. Kuzey Marmara Otoyolu'nda 1000 kişi çalışıyor, 250 milyon dolar işletme maliyeti ve biz bunlara karışmıyoruz. Biz kendi otoyollarımızdaki işletme maliyeti biliyoruz. Ayrıca finansman maliyeti de var. Krediyle ev alacaksınız 1 milyon lira, 1 milyonunuz yok aylık 10 bin vererek ev almak istiyorsanız finansman alırken evin başlangıç tarihi ile bittiği tarih farklı maliyette olduğu için bu finansman da öyle. Bunlar Türkiye'ye nefes aldırmış projeler. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden 130 bin araç geçiyor yapılmasaydı kilitlenecekti trafik ve hareket edemeyecektik. Projeler ise yapıldığı yerdeki turizm ve üretimi artırıyor."

"2023 SONUNDA AVRASYA TÜNELİ ARTIYA GEÇİYOR"
Osmangazi ve devamındaki OSB'lerde üretimin kat ve kat arttığını güvenli otoyollar sayesinde 13 bin 100 vatandaşın trafik kazalarından hayatlarını kurtardıklarını söyleyen Karaismailoğlu, şunları söyledi:

"Projeleri sadece karayolu olarak düşünmemek lazım. İstanbul Havalimanı 10 milyar Euro'luk bir yatırım. Devletin kasasından 1 kuruş çıkmadan yatırımcıya yaptırıyorsunuz, 25 yıllık işletme ile 26 milyar Euro'luk kira geliri toplayacaksınız. Kiranın dışında da garanti edilen yolcu sayısını sağladığı için 25 milyon Euro da ilave getiri sağlandı. Karayollarında bazı destekler vermemiz lazım havayollarından gelir artışı sağlıyoruz. Antalya havalimanına 765 milyon Euro'luk yatırım yapmamız lazımdı yatırımı yapmadık 25 yıllık işletmesi için de 8.5 milyar Euro kira geliri alacağız. 2.38 milyar Euro'yu da kasamıza koyduk. Karayollarına yaptığımız katkılar o kadar değil. 3-5 yıllık değil uzun soluklu yatırım bunlar ve belli aşamadan sonra geri dönüşü oluyor. Avrasya Tüneli 1.250 milyar dolar yatırım, 40 milyon dolar işletme maliyeti var. Geçen yıl 500 milyon lira katkı verdik garanti karşılanmadığı için ama devlet olarak yapsaydık 1.250 milyar dolar yatırıma para harcayıp her yıl da 40 milyon dolar işletme maliyeti harcayacaktık. 25 yıl sonra bittiğinde ülkemizin projesi olacak. Avrasya Tüneli'nde 2023 sonu artıya geçiyoruz kovid olmasaydı çok daha önce geçerdik."




"DEV PROJELERİ AVRUPALILAR YAPSA TAKDİR EDİLİRDİ"
'Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri' kapsamında Türkiye'nin dev projeleri de masaya yatırıldı. Türkiye'nin Vizyon Projeleri Paneli, Inbusiness Dergisi Genel Yayın Yönetmeni ve Sabah Gazetesi Köşe Yazarı Hülya Güler moderatörlüğünde Kuzey Marmara Otoyolu Genel Müdürü Aynur Uluğtekin, IC Holding İcra Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Bayar ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir'in katılımıyla düzenlendi.

Türkiye'nin son dönemde çok önemli projelere imza attığını hatırlatan Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, "İstanbul Havalimanı, Kuzey Marmara Otoyolu, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve otoyolu, Çanakkale Köprüsü 4 yıl gibi bir zamanda tamamlandı. Bu projeler dünyanın dev projeleridir. Bu projeleri, bu kadar kısa sürede bir Avrupa ülkesi yapsaydı bütün dünya bu dev projelerden takdirle bahsederdi. Biz bu projelerin hemen hemen yüzde 90'ını yap-işlet-devret modeliyle yaptık" dedi. Türkiye'nin çok büyük vizyonlu projeleri bitirdiğini vurgulayan Özdemir, "Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlılığıyla bu projeler bu noktaya geldi" ifadelerini kullandı. "Allah bana hep en yüksekleri nasip etti" diyen Özdemir, şöyle devam etti: "En yüksek baraj, köprü ve şimdi de en yüksek merkez bankasını bitirmek üzereyiz. Şubat ayı itibarıyla Merkez Bankası taşınacak. Bu projeler bizim dünyada önümüzü açtı. Bu projeler sayesinde dünyada tanınır marka olduk. Önümüzdeki 10-20 yıl içinde Türk firmaları artık Japonlarla, İspanyollarla, İtalyanlarla bu büyük projelerde birebir yarışacak."

OTOYOLLARA 102 ŞARJ İSTASYONU
Karayollarındaki gelişime ilişkin bilgi veren Kuzey Marmara Otoyolu Genel Müdürü Aynur Uluğtekin, geçmişte projelerin 5-10 hatta 20 yıla kadar sarktığını gördüklerini, şimdi ise büyük otoyolların bile 3 yılda tamamlanabildiğini söyledi. Uluğtekin, akıllı yollara ilişkin de, yeni akıllı projelerle kazaların önüne geçmeye çalıştıklarını belirterek, TÜBİTAK'la çalıştıkları bir akıllı yol projesine işaret etti. Uluğtekin ayrıca, şu anda otoyol hizmet tesislerinde toplam 102 tane elektrikli şarj istasyonu planlandığını, 18 tanesini açtıklarını, 84'ünün de yolda olduğunu kaydetti.

'"YAP-İŞLET-DEVRET'E BÜTÜN OLARAK BAKMAK GEREK"
IC Holding İcra Kurulu Başkanı ve CEO'su Murat Bayar da, yap-işlet-devret modeline ilişkin, "Bu modelde biz yap tarafına fazla odaklanıyoruz. Bu sistemin bir süreci var. Otoyol işletmeciliği bunun sadece işletilmesi değil bakımı onarımı. Büyük yatırımın güncel tutulması. Siz o tesisi canlı, yaşar şekilde devlete geri veriyorsunuz. Buna bir bütün olarak bakmak gerek" dedi. Bayar, şöyle devam etti: "Yatırımcının üzerinde çok büyük bir teşvik var, yatırımcı bir an önce bitirip yeni projeye geçmek istiyor. Bu ekonomiye bir katkı. Yurtdışında da şartnameler, bizim buradaki deneyimimizle çok kolay cevaplanır bir hale geldi." dedi.

İSMAİL DEMİR: YERLİ VE MİLLİ İMKANLARLA ÜRETİYORUZ
Savunma Sanayi Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, zirve konuşmasına Savunma Sanayii Başkanlığı'nın ana amacının güvenlik güçlerimizin ihtiyacı olan sistemleri azami oranda yerli ve milli imkânlarla sağlamak olduğunu belirterek başladı.

Demir, "Bunu yaparken güvenlik güçlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için yürüttüğümüz projelerde bir yandan teknolojik ilerlemeleri yakından takip ediyor, diğer yandan da geleceğin teknolojileri için Ar-Ge faaliyetlerini sürdürüyoruz. Bütün bu faaliyetleri yerli ve milli firmalarımız, kobilerimiz, araştırma merkezlerimiz, teknoparklarımız ve üniversitelerimizle iş birliği içerisinde yürütmekteyiz" dedi.

75 MİLYAR DOLARLIK PROJE HACMİNE ULAŞILDI
Prof. Dr. İsmail Demir, savunma sanayiinin son 20 yıllık gelişim sürecini şu ifadelerle anlattı:
Son yıllarda yapılan atılımlar, milli ve yerli üretimin desteklenmesi ve savunma sanayiinde tam bağımsız Türkiye olabilme hedefine inanan bir ekosistemle birlikte yol yürümenin sağlamış olduğu güç bizi bugüne geldiğimizde farklı bir boyuta taşımıştır. Türkiye artık savunma sanayii alanında bir pazar değil, aktör olmuş durumdadır. Kendi kendine yetebilen, bunun yanında dost ve müttefiklerin ihtiyaçlarını karşılayabilen sektörümüz artık dünyada adından söz ettirir hale gelmiştir.

Bu gelişimi anlatmak için 2000'li yılların başından itibaren gittikçe yükselen ve son yıllarda ivme kazanan bir süreci baz almak gerekir. Bu açıdan bakıldığında 2002 yılında sadece 62 savunma projesi yürütülürken, bugün bu sayı 750'nin üzerine çıkmıştır. 2002 yılında yaklaşık 5 milyar dolar bütçeli savunma projeleri yürütülürken geldiğimiz noktada yaklaşık 11 katlık bir artışla 60 milyar dolarlık bir proje hacmine ulaşıldı. İhale süreci devam eden ve planlanan projeler de göz önüne alındığında bu rakam 75 milyar dolar seviyesine çıkmıştır. Aynı yıllarda firma sayımız 56 iken, bugün 2000'in üzerinde firma sektörde faaliyet göstermektedir.

EN GELİŞMİŞ 10 ÜLKE ARASINA GİRME HEDEFİMİZE YAKLAŞIYORUZ
Bundan 20 yıl öncesine kadar savunma sanayiinde büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde oluşturulan sinerji ile kendi helikopterini, insansız hava aracını, füzesini, gemisini ve uçağını yapma potansiyeline kavuştuğunu belirten Demir, "Ülkemizin dünyada savunma sanayii alanında en gelişmiş 10 ülke arasına girme hedefine her geçen gün daha da yaklaşmaktayız. 20 yıl öncesine göre bugün çok ileri bir noktaya geldiğimizi memnuniyetle görüyoruz ancak hala kat etmemiz gereken çok yol olduğunu da biliyoruz, farkındayız. Türkiye yüzyılının itici gücü olacağına inandığımız savunma sanayiimizin ilerleyişi her alanda büyüyen ve gelişen Türkiye'ye önemli katkılar sağlayacaktır ve sunmaya da devam edecektir" şeklinde konuştu.

Prof. Dr. İsmail Demir konuşmasını şu ifadelerle sürdürdü: "Yaptığımız her işte güçlü bir iradenin yanımızda olduğunu bilmek bizleri daha da cesaretlendirmektedir. Bizler hedeflerimizi doğru koyarsak ve doğru stratejiler üretebilirsek aşamayacağımız hiçbir engel kalmayacaktır. Aslında hedeflerimizin ve stratejilerimizin ne denli doğru olduğunu gösteren en önemli parametrelerden biri de bizlere gizli ve açık şekilde konulmaya çalışan ambargolar vasıtasıyla engellenmeye çalışılmamızdır. Ancak bütün bu girişimler bizim kendi gücümüzü ve birikimimizi keşfimiz konusunda bizleri motive ediyor ve yeni stratejiler üretebilme konusunda katkı sağlıyor. Bu tür girişimler kısa vadede bizi biraz daha uğraştırabilir. Ancak uzun vadede daha da kuvvetlendirip bağımlılıktan kurtulmamızı, özgüvenimizin artmasını sağlıyor."

DÜNYA PAZARINDA TALEP EDİLEN KONUMA GELDİK
Savunma sanayiinde gerçekleşen büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamanın en temel şartlarından birisinin ihracat olduğunun altını çizen Demir konuşmasına şöyle devam etti: "Sadece kendi kendine yetebilen değil, ürettiğimiz platformların ve ürünlerin dünya pazarlarında daha fazla rağbet görmesini sağlayabildiğimiz zaman dünyada adından daha da fazla söz ettiren bir Türkiye konumuna geleceğiz inşallah. Bugün geldiğimiz noktada platformlarımız dünya pazarında rağbet gören ve talep edilen bir konuma gelmiştir. 2002 yılında sadece 248 milyon dolar olan savunma ve havacılık ihracatımız yıldan yıla katlanarak artmış ve yıl sonu itibarıyla 4 milyar doların üzerine çıkacaktır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın özellikle vurguladığı ihracat politikasının savunma ve havacılık sanayi olarak her zaman en büyük destekçisi olmaya devam edeceğiz. Sürdürülebilirliğin, kalkınmanın, istikrarın, istikbalin, iletişimin, gücün, değerlerin, başarının, dijitalin, bilimin, verimliliğin, üretimin yüzyılı olacak Türkiye yüzyılına savunma sanayii sektörümüzün en güçlü desteği sağlayacağına yürekten inanıyorum."

MİLLİ UÇAK 18 MART 2023'TE HANGARDAN ÇIKIYOR
'Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri' kapsamında düzenlenen Türkiye Yüzyılının Savunma Projeleri Paneli, Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Panele Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş Başkanı Prof. Dr. Temel Kotil, HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Karakaş ve STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz katıldı.

Okan Müderrisoğlu'nun özellikle Milli Muharip Uçak projesine yönelik son gelişmeleri sorduğu Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş Başkanı Prof. Dr. Temel Kotil, uçağın 18 Mart 2023'te hangardan çıkacağını söyledi. Kotil, "Milli Uçak 2017 itibarıyla başladı. 5 yıllık geçmişi var, çok hızlı yol aldı. Büyük teknoloji şirketleri şaşırıyor. İniş takımları takılmak üzere şu anda. 18 Mart'a gün sayıyoruz. Şu an teknisyen odaklı çalışma devam ediyor. 7/24 çalışıyorlar" dedi.

Teknisyenlerin uçağa matkapla tam 170 bin delik açtığını anlatan Kotil, "Motoru da yerli olarak yapacağız, başladı çalışmalar. İlk uçaklarda F16 motoru olacak. Uçağın motoru 2028'de yerli olacak. İşin rengi şu, biz gelişmiş dünya ülkelerinin savunma şirketlerini örnek almayalım. Biz hızlı yapacağız. Onların Soğuk Savaş zamanlarını örnek alalım" diye konuştu.

Türkiye'nin savunma sanayiinde treni yakaladığını da vurgulayan Temel Kotil, ayrıca şu bilgileri paylaştı: "Yılda 1000-1200 mühendis alıyoruz. Şu an mühendis sayımız 6 bine ulaştı. Daha mezun olmadan son senelerinde işe alıyoruz. Yarı zamanlı çalışıyorlar. Gelecek yıl sonunda 16 bin kişi olacağız. Gençlerin önünü açarsanız, imkan verirseniz on numara iş çıkıyor."

AMBARGOLAR YAVAŞLATIR AMA GÜÇLENDİRİR
HAVELSAN Yönetim Kurulu Başkan Vekili Sedat Karakaş da, şirketin 40 yıllık öyküsüne yönelik şunları anlattı: "Bazı ambargolar bizi yavaşlatır ama aynı zamanda güçlendirir. Havelsan'ın hikayesi de Kıbrıs Harekatı sonrası uygulanan ambargoyla başlıyor. Askeri yazılımlarla başlayan, daha sonra simülatör ihtiyaçlarına yönelik çalışan bir şirketiz. Simülatörde dünya çapında bilinen bir firmayız. Bu sektörde ihracat yapan bir firma olmayı başardık. Biz platform geliştirici olmak istemiyoruz, biz savunma sanayii firmalarının yazılım ve donanımlarına akıl katmak istiyoruz."

Karakaş, konuşmasında ayrıca içinde yer aldıkları dijital para projesi ve milli parmak izi sistemine de dikkat çekti.

MİLLİ FIRKATEYN İSTANBUL GÜN SAYIYOR
STM Genel Müdürü Özgür Güleryüz de sektörün en eskilerinden ama tanınırlığı az bir firma olarak yüzde 75'i mühendis olmak üzere 800 kişiyle faaliyet gösterdiklerini anlattı. Savunmada içinde bulunmadıkları bir alan olmadığını vurgulayan Güleryüz, şunları söyledi: "Kazandığımızı yine Ar-Ge'ye harcıyoruz. Özellikle askeri denizcilik alanında... Dünyada 10-11 ülke kendi savaş gemisini üretebiliyor, Türkiye de bunlardan biri. İlk milli fırkateynimiz İstanbul hızlı bir şekilde devam ediyor. 2023'te bitecek. MİLGEM'in 5'inci projesi. Yerlilik yüzde 75'in üzerine çıktı. MİLGEM projeleri devam ediyor. 6,7 ve 8'inci gemiler için ihaleler yapılacak. Denizaltı konusu da çok kritik. Denizaltı yapan 5-6 ülke var. Bunlardan biri olmak istiyoruz. Gelecekte insansız sistemler çok artacak."


DÖNMEZ: HEDEF GÜNLÜK 100 BİN VARİL
Zirvede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez açıklamalarda bulundu. Dönmez, "Hedefimiz inşallah Türkiye Petrolleri'nin günlük yurt içi üretimini 1-2 yıl içerisinde 100 bin varil seviyelerine getirmek" dedi.

BAKAN DÖNMEZ AÇIKLADI: "HEDEF GÜNLÜK 100 BİN VARİL" | VİDEO İZLE

Bakan Dönmez, kendi yaptıkları işlerin yeni vizyon adı altında pazarlandığına şahit olduklarını belirtti.

TÜRKİYE'Yİ YENİ ENERJİ KAYNAĞIYLA TANIŞTIRMAYI HEDEFLİYORUZ
Bakan Dönmez, "Deniz altındaki boru hattını da geçtiğimiz haftalarda tamamladık. Sakarya Gaz Sahası keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz saha geliştirme projesi olacak. Türkiye ile aynı anda nükleer enerjiyi tartışmaya başlayan Güney Kore bugün elektrik ihtiyacının yüzde 27'sini nükleerden karşılıyor, başka ülkelere danışmanlık ihraç ediyor. Türkiye'nin nükleer enerjiye kavuşması Cumhurbaşkanımızın güçlü iradesi sayesinde oldu. Bugün Akkuyu'da Türkiye'nin ilk nükleer santrali yükseliyor. İnşallah Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında Türkiye'yi yeni enerji kaynağıyla tanıştırmayı hedefliyoruz. Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle yeni santraller yapmayı ilerleyen dönemlerde de tasarımından işletimine kadar yerli nükleer santralimizi hayata geçirmeyi arzu ediyoruz" ifadelerini kullandı.

Bakan Dönmez, dünyanın en ileri sondaj deposunun kurulduğunu, Silivri Doğalgaz Depolama Tesisi'nin 4,6 milyar metreküplük genişletme fazının tamamlandığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katılımıyla açılışının gerçekleşeceğini vurguladı.

EN BÜYÜK GAYEMİZ ENERJİDE ÖZ YETERLİLİĞİNİ SAĞLAYAN BİR TÜRKİYE
Lityum üretecek iki fabrikanın temelinin de atılacağını belirten Bakan Dönmez, "Hedefimiz Türkiye petrollerinin günlük yurt içi üretimini 1-2 yıl içerisinde 100 bin varil seviyelerine getirmek. Kara ve denizlerde petrol arama ve sondajcılığından, madencilik faaliyetlerine, doğalgaz depolama tesislerinden yenilenebilir enerji üretimi ve teknolojilerinin geliştirilmesine kadar en büyük gayemiz enerjide kendi öz yeterliliğini sağlayan bir Türkiye. Enerjide ne kadar bağımsız olursak, ekonomide, diplomaside, güvenlik politikalarında derece bağımsız olacağız. Koşar adamlarla hedeflerine ilerleyen bir Türkiye için enerjide bağımsızlık en önemli konuların başında geliyor. Artık patinaj yapacak, duracak, bekleyecek zamanımız yok" dedi.

TÜRKİYE GAZ MERKEZİ OLMAK İÇİN GEREKEN BÜTÜN ENSTRÜMANLARA SAHİP
Bakan Dönmez, "Enerjide yerlilik oranımız arttıkça, enerji jeopolitiğinde meydana gelen gelişmelerin etkilerini de azaltmış olacağız. Her bir proje, her bir yatırım gelecek 50 yılın, 60 yılın enerjisini sağlamaya yönelik. Sadece kendimizin değil, bölgemizin de enerji güvenliği için gayret gösteriyoruz. Gündem de olan gaz merkezi tartışmalarını takip ediyorsunuz. Türkiye bir günde bu noktaya gelmedi. Türkiye'nin gaz merkezi olması yönünde görüş bildiren liderler bu noktaya bir anda buraya gelmedi. Türkiye'nin son 20 yılına baktığımızda Türkiye'nin gaz merkezi olmak için gereken bütün enstrümanlara sahip olduğunu göreceksiniz. Türkiye, doğalgazın üretilmesi, ithal edilmesi, ticaretinin yapılabilmesi ve ihraç edilebilmesi için yeterli alt yapıya teknik donanıma, uluslararası bilgi ve birikime sahiptir. Uzun süredir gaz merkezi tanımına uygun şekilde fiziki alt yapımızı geliştirecek adımlar attık. Piyasa tarafsızlığı, uygulama mevzuatı ihtiyacı, şeffaflık gibi parametrelerle iyileştirme yaptık. Amacımız bölgesinde ve dünyada referans gaz fiyatının belirlendiği gaz ticaret merkezi haline gelmek. Bu konudaki yol haritamızı yıl sonuna doğru netleştireceğiz" dedi.

YENİ VİZYON ADI ALTINDA PAZARLAYANLARA ŞAHİT OLUYORUZ
Bakan Dönmez, "Bizlerin hayata geçirdiği işleri yeni vizyon adı altında pazarlayanlara şahit oluyoruz. Türkiye'nin enerji dönüşümü dünyada takdirle izlenirken, ithal danışmanlarla Türkiye'nin enerjisini yönetmeye talip olmak enerji kapitülasyonlarına kapı aralamaktır. Türkiye'yi bugün Avrupa'nın düştüğü duruma düşürmektir. Bizler yerli enerji, milli enerji, yerli insan kaynağı diyoruz. Motivasyonumuzu büyümek üzerine inşa ediyoruz. Kendimize hep rehber ediniyoruz. Biz bize yeteriz diyoruz. Varlığımızı dışarıda değil kendi özümüzde arıyoruz. Milletimizin heyecanıyla daha büyük işlere talibiz. İnanıyorum ki Cumhuriyetimizin 100'üncü yılında yeni ligin kapılarını ağırlayacak" dedi.

"SÖZLEŞMELİ ÜRETİMİ GEREKİRSE STRATEJİK ÜRÜNLERDE ZORUNLU HALE GETİRECEĞİZ"
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, sözleşmeli üretimi zorunlu kılacaklarını belirterek, "Biz istiyoruz ki arz ve talep arasında bir dalgalanma olmasın. Bunlar arasında seviyeli bir düzey sürekli korunsun. Burada herhangi bir şekilde ne arz açığı ne de arz fazlası olsun. Dolayısıyla sözleşmeli üretimi gerekirse stratejik ürünlerde zorunlu hale getireceğiz." dedi.

Kirişci, Türkiye 2023 Zirvesi ve Para Sohbetleri başlıklı etkinlikte yaptığı konuşmada, şu anda dünyanın tarım ve gıda, su ve enerji konularına odaklandığını, bakanlığın da tüm bu konular ile ilgilenmek durumunda olduğunu söyledi.

Önce iklim değişikliği, sonrasında küresel salgın, ardından da Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle bu üç konunun da zirve yaptığını dile getiren Kirişci, "20 yıldan beri izlemiş olduğumuz doğru, yerinde ve dozunda politikalarla bu tür zamanlarda en temel kriter ve ölçüt olan bulunurluk konusunda Türkiye başarılı bir sınav vermiştir. Çünkü bulunmayan ürün en pahalı üründür. Bu tarım ürünü olabilir, tarımdan elde edilen gıda olabilir, su olabilir, enerji olabilir. Bulunurluğu sağlamış bir Türkiye var." diye konuştu.

Kirişci, son 20 yılda Türkiye'nin tarımsal üretimde elde ettiği artıştan ve bitkisel üretimin bu yıl 127 milyon tona ulaşacağından bahsederek, maliyetlerdeki ve kırsaldan kente göçte yaşanan artışa rağmen bu üretim rakamını yakalamanın başarı olduğunu anlattı.



BAKAN KİRİŞCİ'DEN TÜRKİYE 2023 ZİRVESİNDE ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR | VİDEO İZLE

Kirişci, tarım ve gıda ürünleri ihracatının yıl sonu itibarıyla 26-27 milyar dolara çıkmasını beklediklerini, bunun kendiliğinden olmadığını dile getirdi.

"TARIMSAL DESTEKLER 40 MİLYAR TL MERTEBESİNE ULAŞTI"
Bakan Kirişci, son 20 yılda tarımsal alanda üreticilere sunulan desteklerden bahsederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün itibarıyla, güncel rakamlar olarak ifade etmek gerekirse, 2002'de 1,8 milyar lira olan tarımsal destekler bu yılın sonu itibarıyla 40 milyar lira mertebesine ulaşmıştır. Bu tarımsal desteklerin içerisinde regülasyon kurumlarımızın üstlenmiş olduğu finansal yük buna dahil değildir. Ya da Ziraat Bankası'nın çiftçilerimize kullandırmış olduğu selektif ve sübvansiyonlu krediler buna dahil değil."

Kirişci, Türkiye'nin 112 milyar metreküp suyunun bulunduğunu, bunun 58 milyar metreküplük kısmının kullanılabildiğini kaydederek, "Türkiye olarak 85 milyon nüfusla 1.323 metreküp/yıl hesabıyla su tüketen bundan dolayı da su stresi yaşayan ülkeler statüsünde olduğumuzu biliyoruz. Nüfusumuzun 20 yılda 20 milyon artmasını ve bundan sonraki projeksiyonları dikkate aldığımızda suyu idareli kullanmamız, suyu düştüğü yerde tutmamız, her türlü taşkın ve sel felaketinden ülkemizi, vatandaşlarımızı ve topraklarımızı korumamız gerektiği açık ve aşikardır." şeklinde konuştu.

Suyu tutmaya ve depolamaya yönelik çalışmalardan ve bu süreçte hayata geçirilen projelerden bahseden Kirişci, depolanabilir su miktarının 183 milyar metreküpe çıktığını, elektrik üretiminin 1,6 kat artış sağlandığını anlattı.

"TARIMDA SALMA SULAMA YERİNE BASINÇLI SULAMAYA GEÇMELİYİZ"
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, suyun tarlada verimli kullanılması zorunda olduklarının altını çizerek, su tüketiminin yüzde 76-77'sinin tarımsal sulamada kullanıldığını söyledi.

Kirişci, "Dolayısıyla tarım sektöründe suyu verimli kullanma adına da öncelikle vahşi sulama adını verdiğimiz salma sulama yerine bunları basınçlı sulama sitemlerine dönüştürülmesi ve bütün yeni projelerde basınçlı sulamanın önceliklendirilmesi hususu yine hükümetimizin birinci gündemi olmuştur." ifadelerini kullandı.

Tarımsal sulamada verimliliği artırmaya yönelik çalışmalardan bahseden Kirişci, "Muradımız, yüzde 76-77 olan tarımsal sulamanın payını yüzde 70'lere, yüzde 60'lara kadar indirmek. Sulamadaki verimliliği yüzde 50-60 artırmak ve böylelikle tarımsal sulama başta olmak üzere suyu en verimli şekilde kullanmak." dedi.

Kirişci, içme suyunda yüzde 33,5 olan kayıp kaçak oranının aşağı çekilmesi ile alakalı kısa süre önce Türkiye Belediyeler Birliği ile yaptıkları toplantıyı anımsatarak, "Bu çerçevede suda tasarruf ve aynı Emine Erdoğan hanımefendinin Türkiye'de başlattığı, dünyaya mal olan ve BM tarafından da artık ilgi gören sıfır atık politikası ve uygulamasına benzer bir çalışmayı suda israfa son vermek adına başlatmış bulunuyoruz. Bu çerçevede hedefimiz öncelikle yüzde 25'e inmesi ama ideal olan yüzde 10'lara, yüzde 8'lere çekilmesidir." açıklamasında bulundu.

"SÖZLEŞMELİ ÜRETİMİ ZORUNLU KILACAĞIZ"
Bakan Kirişci, tarım ve orman konularında gelecek dönemde atacakları adımlardan bahsederek, gençlerin bu konulara ilgisini çekmek adına Tarım ve Orman Gençlik Konseyi'ni kuracaklarını söyledi.

Kırsalda üretimle ilgili nüfusu tutmak için kadınlara yönelik sosyal güvenlik ile ilgili destek sağlayacaklarını anlatan Kirişci, şu açıklamalarda bulundu:

"Bunların dışında başka ne tür çalışmalarımız var? Sözleşmeli üretimi zorunlu kılacağız. Şu anda sözleşmeli üretip ülkede yok denilebilecek düzeyde. Şeker pancarı üreticisi ile şeker şirketleri arasındaki ilişki aslında sözleşmeli üretim oluyor. Ama biz istiyoruz ki arz ve talep arasında bir dalgalanma olmasın. Bunlar arasında seviyeli bir düzey sürekli korunsun. Burada herhangi bir şekilde ne arz açığı ne de arz fazlası olsun. Dolayısıyla sözleşmeli üretimi gerekirse stratejik ürünlerde zorunlu hale getireceğiz. Bu da bizim için çok önemli bir konu."

Kirişci, tarımda gelirini garanti altına almak isteyen üretici için poliçe üretim konusuna ağırlık vereceklerini anlattı.

"BİR KARIŞ TOPRAĞIMIZI BOŞ BIRAKMAYACAĞIZ"
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, veraset yoluyla veya kırsaldan kente göç nedeniyle üretim yapılmayan alanların üretime kazandırılması için çalışmalar yapacaklarını belirterek, "Üreticilerimizin mülkiyet haklarına dokunmaksızın buradaki faaliyetlerin sürekliliğini sağlamak adına buraları kiralamak isteyen üreticilere kiralama ve elde edilen kira gelirini de mülk sahibinin hesabına transfer etme gibi bir uygulamayla bir karış toprağımızı boş bırakmayacağız." diye konuştu.

Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın açılışını yaptığı 2 Bin Köy Yaşam Merkezi projesinden bahseden Kirişci, büyük kentlere tarımsal ürün transferinde yaşanan ürün kayıplarını ve maliyetleri anlattı.

Kirişci, bakanlık olarak bu konudaki çalışmalarını büyük bir hızla ve titizlikle sürdürdüklerini kaydederek, "Türkiye sadece kendisi için üreten ve düşünen bir ülke değil, tüm dünya milletlerini ve mazlumlarını düşünen bir ülke. Tahıl koridoru da bunun en önemli göstergesi." diyerek sözlerini tamamladı.

TÜRKİYE 2023 ZİRVESİ & PARA SOHBETLERİ GÜÇLÜ SPONSOR DESTEĞİ
Türkiye 2023 Zirvesi & Para Sohbetleri Zirvesi'nin ana sponsorluğunu Borsa İstanbul Grubu, TOKİ, Emlak Konut, Halkbank, Koza Altın İşletmeleri, Vakıf Leasing, Turkish Airlines, Türk Telekom, Vakıf Yatırım, Ziraat Yatırım üstlenirken, destek sponsorları ise Artaş Grubu, Aydınlı, Bilişim Vadisi, Cengiz Holding, DAP, Ege Yapı, Kalyon Enerji, Kuzu Grup, Koleksiyon, Limak, Nef, Tarsim, Ant Yapı, Astaş Holding, Besa Holding, Cargill, Doğuş, EPİAŞ, Kargomsende, Kuzey Marmara Otoyolu, Papara, Philip Capital, Trendyol ve Türkiye Sigorta Birliği oldu.

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN