15 Temmuz gecesi mavi binada ne oldu? İşte FETÖ'cülerin yalanlarına karşı gerçekler

15 Temmuz hain darbe girişiminin failleri sosyal medyada dezenformasyon ve karalama kampanyalarına son günlerde daha da hız verdi. Özellikle 15 Temmuz ile ilgili örgüt üyelerinin bile inanmadığı Mavi Otobüs isimli belgesel üzerinden önemli bilgiler veren itirafçıların ifadeleri manipüle edilmeye çalışılıyor. Ancak gerçekler bambaşka.

Giriş Tarihi 03 Ağustos 2022, 09:09 Güncelleme 03 Ağustos 2022, 09:16
15 Temmuz gecesi mavi binada ne oldu? İşte FETÖ’cülerin yalanlarına karşı gerçekler

İÇİNDEKİLER

Türkiye'nin en karanlık gecesi 15 Temmuz 2016. Hain FETÖ'cüler ülkemizi kaosa sürükleyip darbe adı altında bir kalkışmaya giriştiler. Gerek hükümet gerekse halkımız hainlere fırsat vermeyerek kalkışmayı durdurdu. Ancak kaçak FETÖ'cüler o günden bu yana özellikle sosyal medya üzerinden bir takım algı operasyonlarına devam ediyor. Yalan yanlış bilgileri sosyal medyadan yayan FETÖ'cülerin son günlerde kullandıkları yeni malzemeleri ise kendilerinin bile inanmadıkları Mavi Otobüs isimli belgesel. Söz konusu belgeselde önemli bilgiler veren itirafçıların ifadeleri ile ilgili dezenformasyona başlandı. Konuyu köşesine taşıyan Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, 15 Temmuz gezesi mavi binada olan biteni anlattı.

İşte o yazı:

15 Temmuz gecesi Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı'nı teslim almaya giden FETÖ mensuplarından Gürsel Aktepe'nin itiraflarıyla ilgili kampanya bunlardan birisi.

Defalarca verdiği ifadelerde, FETÖ'cü Emniyetçiler olarak darbe gecesi ne yaptıklarını itiraf eden Gürsel Aktepe, mahkemede ifadesinin "ilaç içirilerek" alındığını söyleyip kurtulmaya çalıştı. FETÖ'cüler de bunun üzerinden hem darbe ile ilgili gerçekleri terse çevirmeye hem de darbeye direnenlere iftira atmaya başladılar.

YALANLARA KARŞI GERÇEKLER

Neyse biz dönelim gerçeklere:

Bilindiği gibi, 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü polisler Recep Güven, Ayhan Falakalı, Lokman Kırcılı, Zeki Taşkın, Gürsel Aktepe "mavi bina" olarak adlandırılan Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanlığı'na el koymak için giriş kapısının yanına gidip beklemeye başladılar. O sırada İstihbarat Daire Başkanlığı'nda görevli tüm personel daireye çağrılmış, tedbirler alınmıştı. Personelin dikkati sayesinde, İstihbaratta başkan yardımcılığı yapan başbakanlık ve usulsüz dinlemelerin başında bulunan Gürsel Aktepe, Ergenekon operasyonlarının başındaki isimlerden Lokman Kırcılı ile saklandıkları gaybubet evinden (hücre evi) devreleri Zeki Taşkın yakalandı, Recep Güven ve Ayhan Falakalı kaçtı.

TALİMAT MAHREM İMAMDAN

Yakalanıp elleri kelepçelenen üç FETÖ'cü polis, "Biz emniyet müdürüyüz, bize bu şekilde davranamazsınız" diye bağırıyorlardı. Gürsel Aktepe'ye ait telefonun ön incelemesinde FETÖ örgütü tarafından kullanılan Eagle iletişim uygulaması tespit edildi. Yazışmalara bakıldığında "Harun" kod isimli mahrem abisi tarafından "herkesin yanına silah alarak eski çalıştıkları birime gitmesi gerektiği, direnen olursa indirin talimatı verildiği" ve 15 Temmuz darbe bildirisini hazırlayan Tuğgeneral Mehmet Partigöç ile görüşme yaptığı belirlendi.

Bunun üzerine bildiklerini anlatan Aktepe, mahrem abisinin kendisini arayarak Mehmet Partigöç'ün numarasını gönderdiğini ve görüşmesini söylediğini anlattı.

Eagle'dan, kendilerine askerin müdahale olacağı, bu yüzden daha önce çalıştıkları kurumlara gidilmesi, yanlarına silahlarını almaları ve direnen olursa silah kullanmaları gerektiği talimatlarının geldiğini söyledi.

'DİRENMESEYDİNİZ BÖYLE OLMAZDI'

Özel birliklerin gelerek kurumları teslim alacağını anlatan Göktepe, Partigöç ile yaptığı görüşmede İstihbarat Daire'yi teslim aldığında kendisine bilgi verilmesi talimatını aldığını da itiraf etti. Daha ilk anda bildiklerini anlatan Aktepe, ilerleyen saatlerde darbeciler tarafından Özel Harekât Dairesi'nin uçaklarla bombalandığı, 51 polisin şehit edildiği söylendiğinde inanmadı. Görüntüler izlettirilince sessizliğe bürünürken görevlilere, "Bu sizin suçunuz, bu kadar direnmesiydiniz bunların hiçbiri olmayacaktı" dedi.

Emniyet'te, Aktepe'ye, mahrem abisinin direnen olursa indirin talimatı soruldu. "Daha önceki kadrolarda ve başkanlıkta birlikte çalıştığın müdürler vardı, onlara karşı da silah kullanacak mıydınız?" diye sorulduğunda başını öne eğerek "Talimat buydu, gereği yapılacaktı" şeklinde cevap vermişti.

Aynı gece birlikte yakalanan Lokman Kırcılı ise gezmeye geldiklerinden başka bir şey söylemiyordu. Yanında bulunan Samsung marka tabletin ise kendisine ait olduğunu ancak şifresini hatırlamadığını söyledi. Öyle ki, neredeyse birlikte aynı araçta yakalandıkları Gürsel Aktepe ve Zeki Taşkın'ı bile tanımayacaktı.

Neyse ki Aktepe ve Taşkın, bildikleri her şeyi anlatıyordu. Hatta Gürsel Aktepe'ye Lokman Kırcılı'nın niye böyle davrandığı sorulduğunda "Eğer tabletin şifresini verir de konuşursa 15 Temmuz'daki rolü ortaya çıkar, bir daha güneş yüzü göremez" demişti.

Lokman ise kendisinin ne kadar önemli bir adam olduğunu, görevdeyken Başbakan Davutoğlu ve birçok bakan ile görüştüğünü söyleyerek dokunulmaz olduğu algısını oluşturmaya çalışıyordu.

TAŞKIN DA İTİRAF ETTİ

Zeki Taşkın da verdiği ifadelerde aynı gaybubet evinde kaldıklarını, Lokman ile Gürsel'in birileriyle konuşup yazıştıktan sonra kendisine hitaben askerdeki arkadaşlarının darbe yapacaklarını, kendilerinin de daha önceki çalıştıkları yerlere giderek darbeci askerlere yardımcı olacaklarını ve İstihbarat Daire'yi darbeci askerlerden teslim alacaklarını söyleyerek yola çıktıkları ve İstihbarat Daire Başkanlığı'na yakın bir yerde haber bekledikleri sırada yakalanarak daireye getirildiklerini söylemişti.

FETÖ'cü mahrem imamların talimatlarını içeren WhatsApp, darbeci Partigöç ile görüşme kayıtları, kendi ve beraber yakalanan FETÖ mensubu polislerin itirafları, saklandıkları yer belirlenmiş, yakalandıkları yer ortadayken Aktepe, şimdi çıkmış "Bana ilaç verdiler" yalanına sığınıyor. Firari FETÖ'cüler de bunu kampanya yapıyor.