Sözcü yazarı Yılmaz Özdil'den "keriz silkeleme" dersleri! Villayı yürüttü, kaçak yapıları ekledi

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum'daki 7 milyon dolarlık villasında birçok kaçak bölüm olduğu tespit edildi. Türlü işlemlerle önce ticaret alanı sınırları içerisinden çıkarılan villa alanı, daha sonra da parsel kaydırma ile deniz kenarına yürütüldü. Daha sonra birçok kaçak bölüm eklenen villanın alanı 142,5 metrekareden, 310 metrekareye çıkarıldığı tespit edildi. Köşesinde yazdığı yazılarda "imar affına" tepki gösteren Özdil'in imar affından yararlanmak için başvuruda bulunduğu, ancak başvuru sonrasında da kaçak yapılaşmaya devam ettiği belirlendi. Sabah Gazetesi yazarı Mevlüt Tezel, bugün köşesinde yazdığı "Yürüyedur yüce Kemalist yazar" başlıklı yazısında konuyu kaleme aldı. İşte Tezel'in yazısı...

Giriş Tarihi 05 Mayıs 2020, 10:49 Güncelleme 05 Mayıs 2020, 11:03
Sözcü yazarı Yılmaz Özdil’den keriz silkeleme dersleri! Villayı yürüttü, kaçak yapıları ekledi

İÇİNDEKİLER

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in, Bodrum Bitez'de eşi adına satın aldığı villaya, ruhsata aykırı birçok kaçak bölüm yaptığı belirlendi.
Yılmaz Özdil, Bodrum Bitez Mahallesi'ndeki villayı 2 Mayıs 2017'de eşi adına Aktur A.Ş.'den 4.6 milyon liraya satın aldı. Elbette yıllarca medyada müdürlük, yazarlık yapmış birinin belli bir birikimi olabilir ama Özdil'in Bodrum'daki yapısı, yürürlükte olan imar planında, 'ticaret alanı' sınırları içinde kalıyordu.


Bodrum Belediyesi yapıya ilk olarak Hülya Özdil adına 'ofis ve işyeri- iki bağımsız bölüm-142.5 metrekare' olmak üzere yapı ruhsatı tanzim etti ve bir süre sonra yapı kullanım izin belgesi verdi. Böylece imar planlarında ticari alan vasfı olan yapıyı, Özdil ailesi villaya çevirdi.

Yapı ruhsatının tek katlı iki adet bitişik ofis ünitesi için düzenlendiği, ancak 142.5 metrekare iskânlı yapıya; depo, jeneratör odası, bodrum kat ilavesi yapıldığı anlaşıldı. Böylece 310 metrekare haline gelen villa için Özdil ailesi, 31 Aralık 2017 tarihine kadar olan yapıları kapsayan İmar Barışı'na başvurdu. Ancak İmar Barışı sonrasında da kaçak yapılaşmaya devam edildi. 2018 yılında 45 metrekarelik teras ve müştemilat yapıldı.
Vay anam vay neler dönmüş öyle! Bu Yılmaz Özdil, halkçı, yüce Kemalist köşe yazarı değil miydi?



İMAR AFFINA KIZDI
Hem imar affına kız, "Deprem ülkesinde imar affı olur mu birader?" diye yazı yaz, hem de imar affından faydalan! Daha sonra da imar affını ihlal et, villanı yavaş yavaş büyüt, denize doğru yürüt.

Ee ülkedeki Kemalistleri nasıl kandıracağını bilen zeki bir yazar, parsel kaydırmayı, ticari alanı yapıya dönüştürüp, büyütüp, kıyıya doğru yürütüp, denize sıfır 7 milyon dolarlık villa yapmayı da bilir elbette.

Yılmaz Özdil, Türkiye'de tarafsız gazeteci olunamayacağının en net örneği aslında! Önemli gerçek de tuttuğun tarafı saklamaktır bu ülkede! Bir gazeteci olarak tarafsız basın diye yakınıp, takunyacı dinciler, yandaşlar diye dalga geçip, büyük servet yapmak ayrı bir hüner gerektirir. İşte o hüner Yılmaz Özdil'de fazlasıyla vardır. Çünkü o, bu ülkedeki büyük Kemalist potansiyeli çok önceden keşfedip voliyi vuranlardandır!



Ne de olsa o Atatürk aşığıdır, her resmi bayramda bir Atatürk yazısı patlatır! "Beyaz leblebi sever onu havaya atıp ağzıyla tutarak yer" diye yazdığı Atatürk kitabını 2.500 TL'ye satmasını bilir!

Yürüyedur halkçı yüce Kemalist yazar! Bakalım 'villa yürütücü' diyenlere cevap verecek misin, yoksa ölü taklidi mi yapacaksın?

TEZEL'İN YAZISININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN

Akşam Gazetesi yazarlarından Ahmet Kekeç de bugün köşesinde kaleme aldığı yazıda Yılmaz Özdil'in villa skandalını yazdı. Kekeç, "TC Yılmaz'dan keriz silkeleme dersleri" başlıklı yazısında Özdil'in Atatürk istismarıyla milyonlarca lirayı cebe koyduğu, Bodrum'da aldığı villayı türlü oyunlarla denize sıfır hale getirip kaçak şekilde yapılaştırdığını söyledi.

İşte Kekeç'in o yazısı...

Önce, özel (!) bir "Atatürk" kitabı yazıp parsayı topladı.

Kitabın özelliği şuymuş:

Bazı anekdotları ilk kez okuyacakmışız.

Baktık... Öyle "ilk kez" parantezine alacağımız bir anekdot ya da tespit bulamadık.

Ezberlenmiş "hatıralar", anlatıla anlatıla suyu çıkmış bilgiler.

Haa... Atatürk leblebiyi havaya atıp ağzıyla tutarmış. Farklı olarak bu "faydalı" bilgi vardı.

Bir de Sultan Abdülhamit anekdotu...

Mustafa Kemal Atatürk sadece Türklerin değil, bütün dünyanın hayranlığını kazanmış... Sultan Abdülhamit bile dayanamamış, hatıra kitabında uzunca bir "Atatürk övgüsü" yazmış.

Şimdi burada duralım...

Bu Yılmaz Özdil, dünyanın en cahil adamı...

Sultan Abdülhamit hatıralarını yazmadı. Yıllar sonra, güya bir gazeteci tarafında ortaya çıkarılan "Sultan Abdülhamit'in Hatıra Defteri" isimli kitap ise, şair ve yazar Süleyman Nazif'e aittir.

Keşke Sultan Abdülhamit tarafından da övülmüş olsaydı ama kitaptaki Atatürk övgüsü ne yazık ki sahte...

Bir, TC Yılmaz Özdil Atatürk'ü tanımıyor...

İki, Süleyman Nazif'ten haberi yok.

Üç, Sultan Abdülhamit'i bilmiyor.

Dört, bilmediğini de bilmiyor... Ama müşteri tokatlamakta oldukça mahir...

Bitti mi?

Bu kez, mevcut "Atatürk" kitabını parçalayarak, çocuklara kakaladı. Böylece bir tek kitaptan "sürüyle" kitap elde etmiş oldu.

Kitaplardan bazılarının ismi aşağıdaki gibidir:

Mustafa Kemal Atatürk ve Sofra...

Mustafa Kemal Atatürk ve Sanat...

Mustafa Kemal Atatürk ve Kitap...

Mustafa Kemal Atatürk ve Hayvan Sevgisi...

Mustafa Kemal Atatürk ve Spor...

Mustafa Kemal Atatürk ve Doğa...

Uzatılabilir ama burada kesiyorum.

Fakat "silkeleme" olayı bitmedi.

Bu defa, "parçaladığı" kitabı birleştirip elde ciltleterek 2.500 TL'ye, isminin başında TC ibaresi bulunan saf Kemalist'lere sattı.

Kitabın maliyeti taş çatlasın 20 TL...

1881 adet basıldı.

23 Ocak'ta saat 9'u 5 geçe satışa sunuldu...

Kitabı elde edemeyecek fukara Kemalistler için de, Beşiktaş'ta bir kitabevinde, fanuslar içinde teşhir edildi. Bir anlamda "ziyarete açıldı....

O zaman da yazmıştım. Şimdi de yazıyorum:

Madem Çiftlikbank tosununa dava açılıyor. 20 TL'lik kitabı 2.500 TL'ye kakalayan Yılmaz Özdil ve yayıncısına da "saf duyguları sömürmekten" dava açılmalıdır.

Peki, TC Yılmaz burada durdu mu?

Durmadı.

Parayı bastırıp Bodrum'da bir arsa aldı ve üzerine bugünkü değeri 45 milyon lira olan bir villa kondurdu.

Helal hoş olsun.

Meşru çerçevede, vergisini ödeyerek aldıysa sorun yok. İsterse 100 milyonluk villada otursun.

Bana ne, size ne, kime ne?

Fakat müşteri tokatlamayı huy edinmiş TC Yılmaz'ımızın satın aldığı araziye ev kondurulamıyor. Çünkü burası "ticari arazi..."

Peki ne yapıyor TC Yılmaz'mız?

Bodrum Belediyesi'nde işi çözüyor.

Daha sonra "beklenmedik" bir şey oluyor... İmarda tepede görünen villa ufak afak yürüyor ve denize sıfır hale geliyor...

Fatih Sultan Mehmet gemileri yürütmüştü.

Bu villa yürütüyor.

Bu "yürüme" ve "yürütme" olayı sırasında ortada bir para döndü mü?

Daha doğrusu kim kimi tokatladı?

Bilmiyoruz.

Şimdi Canan Kaftancıoğlu'ndan Bodrum'a "röntgenci" gönderip işin aslını ortaya çıkarmasını bekliyoruz.